BAŞKENT
ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ
UYGULAMALI HUKUK DERSİ II (HUK 448)
·
14.05.2007
DERS GÜNÜ NOTLARI :
İDARİ YARGIYLA İLGİLİ ÖRNEK DAVA :
DİSİPLİN CEZASININ İPTALİ DAVASI
·
OLAY
Hac ve Umre seferlerini düzenlemeye yetkili makam Diyanet
İşleri Başkanlığıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca
ortaklaşa düzenlenen esaslar çerçevesinde gözetimi ve denetimi altında, TÜRSAB’a
bağlı acentalar aracılığıyla Hac seferlerini düzenlemektedir. Buna göre, Diyanet
İşleri Başkanlığının muhatabı TÜRSAB’a bağlı ve TÜRSAB’ın izin ve yetki verdiği
Şirket olan acentalardır.
Diyanet İşleri Başkanlığı, 2002 yılı Hac seferi ile ilgili olarak,
ilgili Yönetmelik hükümlerine aykırı davranma nedeniyle A Şirketine ve A
şirketinde çalışan Faruk Çalışan’a disiplin cezası vermiştir.
Faruk Çalışan, 2005 yılında hakkındaki disiplin kararının
hükümsüzlüğünün tespiti ile iptaline ilişkin Ankara İdare Mahkemesine dava
açmıştır.
·
FARUK ÇALIŞAN
HAKKINDAKİ DİSİPLİN CEZASINA AİT KARAR
Disiplin cezasına ilişkin Karar aşağıya aynen alınmıştır :
T.C.
BAŞBAKANLIK
DİYANETE İŞLERİ BAŞKANLIĞI
Hac Dairesi Başkanlığı
SAYI : 17
11.04.2002
KONU : Uygulanan Ceza
…….. TURİZM SEYAHAT ACENTASINA
İLGLİ:
Bakanlıklar arası Hac ve Umre Kurulu’nun 26/08/2002 tarih ve 2002/05 sayılı
kararı
Bilindiği üzere; 01/05/2001 tarih ve 24389 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe giren Seyahat Acentalarının Hac ve Umre Seferleri
Düzenlemelerine Dair Esasları Belirleyen Yönetmeliğin 6 ıncı maddesinin (a)
fıkrası gereğince “Acentaların Düzenledikleri hac ve umre seferlerinin denetimi
ile ilgili esasları belirlemek ve denetim sonuçlarını değerlendirerek gereğinde
karar verme” konusunda Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu yetkilidir.
Başkanlığımız ve Turizm Bakanlığınca müştereken belirlenen esaslar
çerçevesinde Başkanlığımızın denetim ve gözetimi altında, 2002 yılında hac
organizasyonu düzenleyen A grubu seyahat acenteları hakkında Başkanlığımız ve
Turizm Bakanlığı müfettiş ve denetçileri tarafından tanzim edilen inceleme
raporları Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulunun 12/03/2002 tarihli
değerlendirme toplantısında görüşülmüştür.
Buna göre acentanızın;
Hac sonrası döneminde Medine’de hacıların bir kısmını konaklattığı ve
kapasitesi 29 kişi olarak belirlenmiş olan Mescid-i Bilal civarında bulunan …
binasında; 36 kişinin konaklatıldığının, banyo ve mutfaklarda temizlik ve
bakımın yetersiz olduğunun, buzdolabı, ocak ve su soğutucularının ekonomik
ömrünü tamamladığının, boynalardaki fayans, armatür, şofben gibi tesisat ve
donanım ile kapı doğramaları ve odalardaki elbise askılarının işlevini ve
niteliklerini kaybettiği, her dairede, 2 masa, ve 8 sandalye, santralli telefon
sistemi, her dairede yarı otomatik çamaşır makinesi, su soğutucusu ve yangın
söndürme tüpünün bulunmadığının, binalardaki içme sularının içilebilir nitelikte
olmadığının ve genel olarak binanın son derece niteliksiz ve kullanım ömrünü
tamamlamış olduğunun tespit edilmesi sebebiyle, adı geçen acentenin bundan
sonra gerçekleştirdiği hac organizasyonlarında konuya gerekli dikkat ve özeni
göstermesi amacıyla, sözleşmenin 10 uncu maddesi gereğince yazılı olarak
uyarılmasına,
Ayrıca, acente yetkilisi Faruk
ÇALIŞAN’ın 2000 ve 2001 yıllarında … Turizm Seyahat Acentesi ile düzenlediği hac
organizasyonlarında da yukarıda belirtilen konulardan dolayı uyarı cezası aldığı
ve adı geçenin 2000 yılında Türkiye’de planlayarak hacılardan menfaat temini
maksadıyla özel kurban organizasyonu yaptığı tespit edildiğinden % 30 kontenjan
indirimi cezası aldığı ve 2002 yılında düzenlenene hac organizasyonundan da
sergilediği olumsuz tutum ve davranışları da göz önüne alınarak, bundan böyle
düzenlenecek hac organizasyonlarında kendisine hiçbir seyahat acentesince,
acente yetkilisi olarak görev verilmemesine, ayrıca sahibi ortağı veya yetkilisi
olduğu herhangi bir acenteye de hac seferi düzenleme izni verilmemesi,
Kararlaştırılmıştır.
Bu sebeple önümüzdeki yıllarda acentanızca yapılacak hac
organizasyonlarında Başkanlığımızla yapılan sözleşme hükümlerine uyulması
hususunda daha dikkatli davranılması gerekmektedir.
Bilgilerinizi ve konunun birliğinize dahil acentalara duyurulması
konusunda gereğini rica ederim.
…….
Başkan a.
Hac
Dairesi Başkan V.
·
DAVA
DİLEKÇESİ
Faruk
Çalışan, 2005 yılında, hakkındaki karar nedeniyle Av. Bekir Işık’a başvurmuştur.
Av.
Bekir Işık, Faruk Çalışan’a iptal davasının açılması için gerekli süre olan
altmış günlük sürenin kaçırılmış olduğunu, normal olarak, artık dava açmasının
mümkün olmadığını, ancak, burada, disiplin cezasının asıl muhatabının Acenta
olduğunu, kendisinin Acentanın çalışanı olarak disiplin cezasının muhatabı
olamayacağını, hakkındaki disiplin cezasının hükümsüz olması gerektiğini, buna
göre, istisnai olarak süreye bağlı olmaksızın dava açılabileceğini hukuki bilgi
olarak kendisine vermiştir.
Ayrıca,
Av. Bekir Işık, Faruk Çalışan’a böyle bir iptal davası açması için yazılı
talimat vermesi gerektiğini, konuyu düşünmesini, gerekirse, başka avukatlara ve
hukukçulara danışmasını, ondan sonra karar vermesini de söylemiştir.
Faruk
Çalışan, bir iki gün düşünmüş, bu arada, yaptığı araştırmada, kendisiyle aynı
durumda olan bir başka kişinin açtığı iptal davasının kararını bulmuştur.
Faruk
Çalışan, söz konusu iptal kararıyla birlikte, Av. Bekir Işık’a gitmiş ve iptal
davasını açması istemiştir. Av. Bekir Işık, Faruk Çalışan’la dava hakkında
gerekli hukuki bilgileri verdiğine ve iptal davası açılması konusunda Faruk
Çalışan tarafından iptal davası açılması talimatı verildiğine ilişkin “görüşme
tutanağını” düzenlemiş ve Faruk Çalışan’la birlikte imzalanmıştır.
Av. K. 53 : Görüşmelere Ait Tutanak :
“Avukat, iş için yaptığı görüşmelerden gerekli saydıklarını bir tutanakla tespit
eder. Tutanağın altı, görüşmede bulunanlar tarafından imzalanır”.
SORU
1 : FARUK ÇALIŞAN, AV. BEKİR IŞIK’IN KENDİSİNE İPTAL DAVASININ ALTMIŞ GÜNLÜK
SÜREDE DAVA AÇILMASI GEREKTİĞİ, BU SÜRENİN GEÇİRİLMESİNE KARŞIN, SADECE
KENDİSİNDEN AVUKATLIK ÜCRETİ ALMAK İÇİN DAVA AÇTIĞI İDDİASIYLA BARO’YA
BAŞVURMUŞTUR. BU DURUMDA, AV. BEKİR IŞIK’IN KENDİSİNİ SAVUNMASI İÇİN FARUK
ÇALIŞAN’LA YAPTIĞI GÖRÜŞME TUTANAĞININ BİR ÖNEMİ VE İŞLEVİ VAR MIDIR ?
Görüşme Tutanağı ve içeriği bilgiler, kayıtlar yazılı kanıt olarak, Faruk
Çalışan’ı bağlar. Faruk Çalışan, Görüşme Tutanağı ve içeriği bilgi ve kayıtlara
aykırı bir başvuru yapmıştır. Görüşme Tutanağının işlevi ve önemi, Av. Bekir
Işık’ı Faruk Çalışan’ın doğru ve geçerli olmayan maddi olgulara dayalı iddiasına
karşı korumasıdır.
SORU
2 : GÖRÜŞME TUTANAĞI OLMASAYDI, AV. BEKİR IŞIK’IN FARUK ÇALIŞAN’IN BU
BAŞVURUSUNA KARŞI KENDİSİNİ SAVUNMA OLANAĞI VAR MIYDI ?
Hayır, yoktu. Çünkü, iptal davasının açılmasında normal kanuni süre, İYUK 7/1’e
göre altmış gündür. Dolayısıyla, Av. Bekir Işık, kanunu bilmek ve doğru
uygulamak zorundadır.
Av.
Bekir Işık, dava dilekçesini hazırlamış ve Ankara İdare Mahkemesine iptal
davasını açmıştır. Dava dilekçesi aynen aşağıya alınmıştır :
ANKARA İDARE MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI’NA
Davacı
: Faruk Çalışan, … adres
Avukatı
: Av. Bekir Işık, ……. adres
Davalılar
: 1. Kültür
ve Turizm Bakanlığı - Ankara
2. Başbakanlık Diyanet
İşleri Başkanlığı - Ankara
Dava
: Davalı idare tarafından verilen usule ve
yasaya aykırı 11.04.2002 tarih 17 sayılı yazıdaki ceza kararının iptaline
karar verilmesidir.
Olaylar
: 1) Davamız süreye bağlı
değildir : İdarenin, davacı hakkında disiplin cezası uygulamak şeklinde bir
yetkisi yoktur (AY 6/III). Sözleşme ile sadece acentaya ceza uygulanabilir,
yoksa, davacıya ceza uygulanamaz
.
İdarenin yetkisiz bir şekilde davacıya disiplin cezası uygulaması “yetki gaspı”
şeklinde ağır bir hukuka aykırılıktır. Bu nedenle, idarenin yetki gaspıyla
davacı hakkındaki işlemine karşı açılacak iptal davası “süreye bağlı değildir”.
İdari işlem, yetkisizlik nedeniyle hukuken yok hükmündedir.
2)
Ayrıca, İşlem, disiplin hukukunun temel ilke ve kurallarına aykırıdır.
İlgili Kurulca, davacı hakkında disiplin soruşturması başlatıldığına ilişkin
herhangi bir bildirimde bulunulmamıştır (AY 36/I, AİHS 6).
İlgili
Kurulca, davacının savunması alınmamıştır. Savunma alınmaksızın karar
verilmesi de, usule ve yasaya aykırıdır. Örneğin, “Yüksek Disiplin Kurulunca
verilecek disiplin cezalarından ötürü, bu kurulca savunma alınması gerekir”
.
İlgili
Kurulun sadece müfettiş raporuna dayalı olarak karar verilmesi
ve
eylem ile ceza arasında adil bir dengenin olmaması usule ve yasaya aykırıdır
.
HUKUKSAL NEDENLER:
İYUK ve ilgili hukuk kuralları.
KANITLAR:
1. İptale konu 11.04.2002 tarih 17
sayılı yazıdaki ceza kararı (Ek-1),
2. İptale
konu işlem dosyasının ekleriyle birlikte davalı İdareden istenilmesi ve resen
istenilecek diğer kanıtlar ile sunulacak her türlü diğer kanıt.
YANIT
SÜRESİ :
30 gündür.
SON
İSTEM :
Sunulan nedenlerle, 1. Dava konusu
edilen kararın hükümsüzlüğünün tespiti ile iptaline,
2. Yargılama
giderleriyle avukatın ücretinin diğer yana yükletilmesine,
Karar
verilmesini saygı ile dilerim. 13.02.2005
Davacı Avukatı
Av. Bekir Işık
·
FARUK
ÇALIŞAN’IN AV. BEKİR IŞIK’A VERDİĞİ EMSAL KARAR
Av.
Bekir Işık, Faruk Çalışan’ın verdiği emsal kararı dava dilekçesinin dip notuna
almış ve dilekçesi ekinde mahkemeye vermiştir. Bu emsal karara konu dava
altmış günlük yasal süresinde açılmıştır. Emsal karar aşağıya aynen
alınmıştır :
T.C .
İKİNCİ
İDARE MAHKEMESİ
ESAS NO :
2002/1529
KARAR NO :
2003/602
DAVACI : ……….
VEKİLİ : Av. ……, adres
DAVALI : DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI/ANKARA
DAVANIN ÖZETİ
: Davacı; Hac organizasyonlarında kendisine hiçbir seyahat acentasında
acenta yetkili veya görevlisi olarak görev verilmemesi yolundaki Hac ve Umre
Kurulu’nun 26.8.2002 gün ve 7002/05 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu
gerekçesi ve iptalinin istemektedir.
SAVUNMANIN
ÖZETİ : Teftiş Kurulu Başkanlığınca yapılan Soruşturma sonucunda
tespit edilen hususlar nedeniyle tesis edilen işlemin hukuka ve mevzuata uygun
olduğu davanın reddi gerekeceği savunulmuştur.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Ankara 2
Nolu İdare Mahkemesince 17.4.2003 tarihinde yapılan duruşmaya davacı vekili ile
davalı idareyi temsilen Hukuk Müşaviri …’ın geldikleri görüldü; açık olarak
yapılan duruşmada taraflara usulüne uygun söz hakkı verilip dinlendikten sonra
duruşmaya son verilerek işin gereği görüşüldü:
Dava davacıya hac
organizasyonlarında hiçbir seyahat acentasında, acenta yetkili veya görevlisi
olarak görev verilmemesi yolundaki Hac ve Umre Kurulu’nun 267.8.2002 gün ve
7002/05 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
T.C.Anayasa’sının
Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti Başlıklı 48. maddesinde “Herkes, dilediği alanda
çalışma ve sözleşme ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir.” hükmü yer almakta olup
Suç ve Cezalara ilişkin Esaslar Başlıklı 38. maddesinde “Kimse, işlediği zaman
yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz;
kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır
bir ceza verilemez. Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları
konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır. Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik
tedbirleri ancak kanunla konulur. Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse
suçlu sayılamaz. Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan
bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz. Ceza
sorumluluğu şahsidir. Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak
kabul edilemez. Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine
getirmemesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz. Savaş, çok yakın savaş
tehdidi ve terör suçları halleri dışında ölüm cezası verilemez. Genel müsadere
cezası verilemez. İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir
müeyyide uygulayamaz. Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla
istisnalar getirebilir. Vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye geri
verilemez.” hükümlerine yer verilmiştir.
Dava dosyasının
incelenmesinden; 2002 yılı Hac ibadetini ifa etmek maksadıyla Suudi Arabistan’a
giden vatandaşlarımıza hac organizasyonu düzenlemeye yetkili A grubu seyahat
acentasınca verilmesi gereken hizmetleri yerinde denetlemek, aksaklıkları tespit
etmek, aksaklık varsa bu aksaklıkların gelecek yıllarda tekrar etmemesi amacıyla
Başbakanlık müfettişleri ile Turizm Bakanlığı müfettiş ve denetçileri tarafından
yapılan denetim ve incelemeler sonucu düzenlenen raporları incelemek ve
Bakanlıklar arası Hac ve Umre Kuruluna rapor vermek üzere Kurulun 8.4.2002
tarihli ve 2002/2 sayılı kararı ile görevlendirilen komisyonca düzenlenen
raporda;
2002 yılı hac organizasyonunun denetlenmesinde …. Turizm
Seyahat Acentası ve acenta yetkilisi
…. ile ilgili olarak;
Medine’de hac öncesi dönemde hacı adaylarını konaklattığı … Oteline 255
kişilik hacı adayı grubunu bir tam gün gecikmeli olarak intikal ettirdiği,
sözleşme gereği Medine’de 8 günlük konaklama imkanı sağlaması gerekirken, bu
yükümlülüğünü yerine getirmediği ve söz konusu grupta yer alan hacı adaylarının
mağdur olmasına sebebiyet verdiği, Sittin Caddesinde yer alan binasında, tefriş
ve dekorasyonun niteliksiz temizlik ve bakımının yetersiz olduğu, dairelerde
yeterli sayıda masa ve sandalye bulunmadığının ve iki kişilik yatağın
birleştirilerek üç kişinin kullanımına sunduğu, Mekke’de hacıların konaklattığı
Güney Aziziye Bölgesindeki Kureyşi Sağlık Ocağı arkasında yer alan binasında
kullanılan yatakların niteliğini kaybettiği, dairelerde yeterli sayıda ocak,
askı, masa ve sandalyenin bulunmadığı, bazı dairelerde telefonların çalışmadığı,
dairelerin bazı odalarında oda kapasitesinin üzerinde hacı adayının
konaklatıldığı, acenta görevli sayısının yetersiz olması nedeniyle binada
sürekli görevli bulundurulmadığı ve hacıların sorunlarıyla yeterince
ilgilenmediği, söz konusu seyahat acentasınca Diyanet İşleri Başkanlığına
yapılan müracaatta normal tip hacı organizasyonu düzenleneceğini belirttiği
halde, müstakil odalı tip hacı için kayıt yapıldığı ve bu organize ile seyahat
eden kişilere Mekke’de müstakil tip oda tahsisi konusunda şirket yetkilisi
tarafından zorluk çıkarıldığı, ve normal tip hacıların kaldığı otelin yapılan
tartışma sonucunda aynı otelde müstakil oda tahsis edildiği bu odalarda ise
tuvalet ve banyo bulunmadığı, … adındaki kişiye yemek vermek için sözleşme
yapıldığı halde, verilen sözün yerine getirilmediği ve yemek ücretinin Medine’de
geri ödendiği, Başbakanlık ile söz konusu acenta arasında imzalanan sözleşme
hükümlerinde Diyanet İşler Başkanlığında halen görevli olan personel arasından
acenta yetkilisi veya acenta görevlisi olarak Suudi Arabistan’a götüremez hükmü
olmasına rağmen iki personeli acenta görevlisi olarak Suudi Arabistan’a
götürdüğü hususlarının tespit edilmesi üzerine Başkanlık Teftiş Kurulu
Başkanlığı’nca soruşturma sonucunda Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu
26.8.2000 tarihli ve 2002/5 sayılı kararı ile …. Turizm Seyahat Acentasının
Başkanlıkla yaptığı sözleşmenin 10,26,38 ve 42 maddeleri gereğince yazılı olarak
uyarılmasına, acenta yetkilisi ….’in ise, hacı adaylarını aldatıcı ve fiil ve
davranışlarda bulunması sebebiyle sözleşmenin 43. maddesi gereğince bundan böyle
düzenlenecek hac organizasyonlarında kendisine hiçbir seyahat acentasında acenta
yetkilisi veya görevlisi olarak görev verilmemesine karar verildiği bu kararın
iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, davalı
idare ile hac ve umre seyahati düzenleyecek seyahat acentaları arasında
imzalanan sözleşme hükümlerinin ancak bu sözleşmeye taraf olanları bağlayıcı
niteliği bulunduğundan bu sözleşmenin tarafı konumunda olmayan davacının çalışma
hürriyetinin yasal sebeplere dayandırılmaksızın kısıtlanması sonucunu doğuran
davalı idare işleminde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava
konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü gösterilen 50.160.000 TL yargılama
giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, AAÜT uyarınca
belirlenene 230.000.000 TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacı
vekiline verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine
17.4.2003 oyçokluğuyla karar verildi.
BAŞKAN ÜYE ÜYE
…….
…… ……..
Sicil No
Sicil No Sicil No
YARGILAMA
GİDERLERİ :
Başvurma Harcı :
4.960.000-
Karar
Harcı : 4.960.000-
YD
Harcı : 8.080.000-
Vekalet
Harcı : 910.000-
Posta
Gideri : 31.260.000-
TOPLAM : 50.160.000-
AZLIK
OYU : Davacı hakkında soruşturma raporuyla saptanan hususlar
karşısında tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu görülmektedir.
Bu nedenle davanın reddi gerektiği görüşüyle işlemin iptali
yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
BAŞKAN
……………
Sicil
No
·
İDARE
MAHKEMESİNİN KARARI
Ankara
İdare Mahkemesi, dava dilekçesinin İYUK 3’e uygun olmaması nedeniyle, İYUK
15/1,d’ye göre, “kararın tebliğini izleyen 30 gün içerisinde belirtilen
eksiklikler tamamlanıp davanın konusu netleştirilerek, Mahkememizde yeniden dava
açılmak üzere dava dilekçesinin reddine, yeniden verilecek dilekçede aynı
yanlışlar yapıldığı takdirde davanın reddedileceği hususunun davacıya
bildirilmesine” karar vermiştir. Karar aşağıya aynen alınmıştır :
T.C.
ANKARA
İDARE MAHKEMESİ
ESAS NO :
2005/…
KARAR NO :
2005/..
DAVACI
: Faruk
Çalışan
VEKİLİ
: Av. Bekir
Işık, adres
DAVALILAR :1-
Kültür ve Turizm Bakanlığı/ANKARA
2- Başbakanlık Diyanete İşleri Başkanlığı/ANKARA
DAVANIN ÖZETİ
: Diyanet
İşleri Başkanlığı Hac Dairesi Başkanlığının 11.04.2002 tarih 17 sayılı
yazısındaki ceza kararının iptali istenmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Ankara
İdare Mahkemesince dava dosyası 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 14.
maddesi uyarınca incelenerek işin gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunun 3. maddesinde: idari davalara ait dilekçelerde bulunması
gerekli hususlar belirtilmiş olup maddenin 1.fıkrasında idari davaların,
Danıştay, İdari mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış
imzalı dilekçelerle açılacağı, 2.fıkrasında dilekçelerde; tarafların ve varsa
vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya ünvanları ve
adreslerinin, davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin, davaya konu
olan idari işlemin yazılı bildirim kararının ve belgelerin asılları veya
örneklerin dava dilekçesinde ekleneceği, dilekçelerle bunlara ekli evrakın
örneklerinin karşı taraf sayısından bir fazla olacağı kurala bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 15.
maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde yapılan ilk incelemede dilekçelerin
Kanunun 3. maddesine uygun olmadığının tespiti halinde otuz gün içinde 3.
maddeye uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak suretiyle
dava açılmak üzere dilekçenin reddine karar verileceği; maddenin 5. fıkrasında
ise 1. fıkranın (d) bendine göre dilekçenin reddedilmesi üzerine yeniden verilen
dilekçelerde aynı yanlışlıklar yapıldığı taktirde davanın reddedileceği
kurallarına yer verilmiştir.
Dosyanın
incelenmesinden Bakanlıklar arası Hac ve Umre Kurulunun 11.04.2002 tarih 17
sayılı kararı ile … Turizm Seyahat Acentesinin uyarılmasına; acente yetkilisi
davacı Faruk ÇALIŞAN’a bundan böyle düzenlenecek hac organizasyonlarında hiçbir
seyahat acentasınca acenta yetkilisi olarak görev verilmemesine, ayrıca sahibi,
ortağı, veya yetkilisi olduğu herhangi bir acentayı hac seferi düzenleme izni
verilmemesine karar verildiği, Diyanet İşleri Hac Dairesi Başkanlığının
11.04.2002 tarih 17 sayılı yazısı ile de Acente ve davacının konu hakkında
bilgilendirildiği anlaşılmaktadır.
Bakılan dava, Faruk
ÇALIŞAN’a vekaleten Av. Bekir IŞIK tarafından Diyanet İşleri Başkanlığı Hac
Dairesi Başkanlığının 11.04.2002 tarih 17 sayılı yazısındaki ceza kararının
iptali istemiyle açılmış ise de; dilekçe ekinde bulunan vekaletnamede Av.
Bekir IŞIK’ı kendi adına asaleten, … Turizm Seyahat Limited Şirketi adına da
şirket müdürü sıfatıyla Hüseyin ÇALIŞAN’ın vekil tayin ettiği, davacı Faruk
ÇALIŞAN’ın Av. Bekir IŞIK’ı vekil tayin ettiğine dair vekaletnamenin dilekçeye
eklenmediği; diğer taraftan dilekçede Bakanlıklar arası Hac ve Umre
Kurulunun 11.04.2002 tarih 17 sayılı kararının, … Turizm Seyahat Acentesinin
uyarılmasına ilişkin kısmı yönünden mi, Faruk ÇALIŞAN’ın yasaklanmasına yönelik
kısmı yönünden mi, yoksa her iki yönden de mi davaya konu edildiğinin açık ve
net bir şekilde ortaya konulmadığı, işlemin tebliğ veya öğrenme tarihinin
gösterilmediği, dolayısıyla dava dilekçenin bu haliyle 2577 sayılı Kanunun
3.maddesi hükmüne uygun düz enlenmediği sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 3. maddesi hükmüne uygun
olmadığının aynı Kanunun 15.maddesinin 1.fıkrasının (d) bendi uyarınca bu
kararın tebliğini izleyen 30 gün içerisinde belirtilen eksikler tamamlanıp dava
konusu netleştirilerek, Mahkememizde yeniden dava açılmak üzere dava
dilekçesinin reddine, yeniden verilecek dilekçede aynı yanlışlıklar yapıldığı
taktirde davanın reddedileceği hususunun davacıya bildirilmesine, davanın
yenilenmesi durumunda ayrıca harç alınmamasına, davanın yenilenmemesi
halinde; aşağıda dökümü yapılan 34,40 YTL yargılama giderinin davacı üzerinde
bırakılmasına ve posta gideri avansından artan miktarın istemi halinde davacıya
iadesine, 22.04.2005 tarihide oybirliğiyle karar verildi.
Başkan
Üye Üye
………
…….. ……..
Sicil No
Sicil No Sicil No
YARGILAMA
GİDERİ:
Başvuru
Harcı : 13,10 YTL
Karar
Harcı : 13,10 YTL
Vekalet
Harcı : 2,20 YTL
Posta
Masrafı : 4,00 YTL
Toplam :34,40 YTL
·
AV. BEKİR
IŞIK’IN YENİ DAVA DİLEKÇESİ
ANKARA İDARE MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI’NA
Dosya 2005/..
E.
Davacı
: Faruk Çalışan, … adres
Avukatı
: Av. Bekir Işık, ……. adres
Davalılar
: 1. Kültür ve Turizm Bakanlığı - Ankara
2. Başbakanlık Diyanet İşleri Başkanlığı -
Ankara
Dava
: Davalı
idare tarafından verilen usule ve yasaya aykırı
11.04.2002
tarih 17 sayılı
yazıdaki
ceza kararının iptaline karar verilmesidir.
DAVA,
SADECE KARARIN FARUK ÇALIŞAN’IN YASAKLANMASINA AİT KISMIYLA İLGİLİDİR.
Tebellüğ
Tarihi
: Günü tam
bilinmemekle birlikte dava tarihine kadar 2,5 yıl geçmiştir.
Olaylar
: 1)
Davamız süreye bağlı değildir : İdarenin, davacı hakkında disiplin cezası
uygulamak şeklinde bir yetkisi yoktur (AY 6/III), böyle bir yetkiyi veren bir
hukuk kuralı yoktur. Sözleşme ile sadece acentaya ceza uygulanabilir, yoksa,
davacıya ceza uygulanamaz. İdarenin “yetkisiz” bir şekilde davacıya disiplin
cezası uygulaması “yetki gaspı” şeklinde ağır bir hukuka aykırılıktır. Bu
nedenle, idarenin yetki gaspıyla davacı hakkındaki işlemine karşı açılacak iptal
davası “süreye bağlı değildir”. İdari işlemi davacı hakkında kısmı, yetkisizlik
nedeniyle hukuken yok hükmündedir
.
2)
Ayrıca, İşlem, disiplin hukukunun temel ilke ve kurallarına aykırıdır.
İlgili Kurulca, davacı hakkında disiplin soruşturması başlatıldığına ilişkin
herhangi bir bildirimde bulunulmamıştır (AY 36/I, AİHS 6). İlgili Kurulca,
davacının savunması alınmamıştır. Savunma alınmaksızın karar verilmesi de,
usule ve yasaya aykırıdır. Örneğin, “Yüksek Disiplin Kurulunca verilecek
disiplin cezalarından ötürü, bu kurulca savunma alınması gerekir”
.
İlgili Kurulun sadece müfettiş raporuna dayalı olarak karar verilmesi
ve
eylem ile ceza arasında adil bir dengenin olmaması usule ve yasaya
aykırıdır.
HUKUKSAL
NEDENLER:
İYUK ve ilgili hukuk kuralları.
KANITLAR:
1. İptale konu
11.04.2002
tarih 17 sayılı
yazıdaki ceza kararı, 2. İptale konu işlem dosyasının ekleriyle birlikte davalı
İdareden istenilmesi ve resen istenilecek diğer kanıtlar ile sunulacak her türlü
diğer kanıt.
YANIT
SÜRESİ :
30 gündür.
SON
İSTEM :
Sunulan nedenlerle, 1. Dava konusu edilen idari işlemin hükümsüzlüğünün
tespitiyle kararın iptaline,
2.
Yargılama giderleriyle avukatın ücretinin diğer yana yükletilmesine,
Karar
verilmesini saygı ile dilerim. 18.05.2005
Davacı Avukatı
Av. Bekir Işık
·
ANKARA İDARE MAHKEMESİNİN DAVANIN SÜRE AŞIMINDAN REDDİ
KARARI
Ankara
İdare Mahkemesi, iptal davasını süre aşımı nedeniyle reddetmiştir. Karar Av.
Bekir Işık’a 30.06.2005 tarihinde tebliğ edilmiştir. Karar aşağıya aynen
alınmıştır :
T.C.
ANKARA
İDARE MAHKEMESİ
ESAS NO:
2005/….
KARAR NO:
2005/…
DAVACI
: Faruk ÇALIŞAN
VEKİLİ : Av. Bekir IŞIK
DAVALILAR :1-Kültür
ve Turizm Bakanlığı/ANKARA
2-Başbakanlık Diyanet
İşleri Başkanlığı/ANKARA
DAVANIN ÖZETİ:
Davacının, hac ve umre organizasyonlarında acente yetkilisi olarak
görevlendirilmemesine ilişkin 11.04.2002 tarih 17 sayılı yazıdaki davalı idare
işleminin iptali istenilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Ankara
İdare Mahkemesi’nce, 2577 sayılı İdare Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi
uyarınca dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü.
Dava; Davacının hac
ve Umre organizasyonlarında acente yetkilisi olarak görevlendirilmemesine
ilişkin 11.04.2002 tarih 17 sayılı yazıdaki davalı idare işleminin iptali
istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdare
Yargılama Usulü Kanunun 7. maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında
ayrı süre gösterilmeyen hallerde idare mahkemelerinde altmış gün olduğu ve bu
sürenin idari uyuşmazlıklarında yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen
günden başlayacağı kurala bağlanmıştır.
Olayda; hac ve umre
organizasyonu yapan bir acentenin yetkilisi olan davacının, 2002 yılında
düzenlenen hac organizasyonunda sergilediği olumsuz tutum ve davranışlar
nedeniyle dava konusu işlemle yetkilisi olduğu acentenin uyarılmasına ve
davacının da hac ve umre organizasyonlarında acente yetkilisi olarak
görevlendirilmemesine karar verildiği, davacı tarafından, dava konusu işlemin
davacının hac ve umre organizasyonlarında acente yetkilisi olarak
görevlendirilmemesine ilişkin kısmının iptali istemiyle bakılmakta olan davanın
açıldığı anlaşılmakta ise de; dava dilekçesinde dava konusu işlemin tebliğ
tarihinin “günü tam olarak bilinmemekle beraber dava tarihine kadar 2,5 yılı
geçmiştir.” olarak gösterildiği dolayısıyla davacının açıkça beyan ettiği üzere
dava konusu işlem davacı tarafından en az 2,5 yıl önce öğrenildiği, buna göre
tebliğ tarihinden veya öğrenme tarihinden itibaren altmış günlük dava açma
süresi içinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 13.02.2005
tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının inceleme olanağı
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle,
2577 sayılı İdare Yargılama Usulü Kanununun 15/1-b maddesi uyarınca davanın
süre aşımı nedeniyle reddine, aşağıda dökümü yapılan 32,60 YTL yargılama
giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan miktarın
istemi halinde davacıya iadesine, kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde
Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere, 13.06.2005 tarihinde oybirliğiyle karar
verildi.
Başkan
Üye Üye
………
…….. ……..
Sicil No
Sicil No Sicil No
YARGILAMA
GİDERİ:
Başvuru Harcı :
12,20YTL
Karar Harcı
: 12,20 YTL
Vekalet Harcı :
2,20 YTL
Posta
Gideri : 4,00 YTL
Toplam : 32,60 YTL
SORU 3 : İDARİ YARGIDA DAVA AÇMA SÜRESİNİN NİTELİĞİ NEDİR, HAK DÜŞÜRÜCÜ
SÜRE MİDİR, YOKSA, ZAMANAŞIMI NİTELİĞİNDE BİR SÜRE MİDİR ?
“Dava açma süresi, resen incelenecek konulardandır. Dava
açma süresi hak düşürücü bir süre olup, bu süre mücbir sebeplerle durmaz.
Tebliğ zarfında davacının imzası varsa, zarftaki tebliğ
tarihinin sonradan yazılmış olabileceği yolundaki iddiaya itibar edilemez”
SORU 4 : “TEBLİĞ ZARFINDA DAVACININ İMZASI VARSA, ZARFTAKİ TEBLİĞ
TARİHİNİN SONRADAN YAZILMIŞ OLABİLECEĞİ YOLUNDAKİ İDDİAYA İTİBAR EDİLEMEZ”
.
NEDEN EDİLEMEZ?
Resmi işlemlere güven ilkesi gereğince itibar edilemez. Aksi
davranış, ilgilisi için disiplin ve cezai yaptırıma bağlanmıştır. Amaç, resmi
işlemlere güven ilkesinin korunmasıdır.
·
07.05.2007
DERS GÜNÜ NOTLARI :
·
OLAY
Mehmet Temizel, A Üniversitesinde araştırma görevlisidir.
Mehmet Temizel, 2006 Kasım Dönemi Kamu Personeli Yabancı Dil Seviye Tespit
Sınavına girer ve Fransızca sınavı sonucunda 92 puan alır. Ancak, Ahmet Bilir,
ÖSYM’ye, Mehmet Temizel hakkında, sınavda yerine başkasının girdiği ihbarında
bulunur.
ÖSYM, bu ihbar üzerine idari soruşturma açar. Mehmet
Temizel, ÖSYM’de aynı sınava daha önce 2002 Kasım, 2004 Kasım, 2005 Mayıs, 2005
Kasım aylarında da girmiştir. ÖSYM’de Mehmet Temizel’le ilgili belgeler,
kayıtlar ile sınav belgesi üzerinde yazı ve imza yönünden bilirkişi incelemesi
yaptırılır. 12.12.2006 tarihli Uzman incelemesine göre, Cevap Kağıdındaki ve
diğer belgelerdeki yazı ve imzaların farklı olduğu tespiti yapılmıştır.
ÖSYM, bu idari soruşturma sonucunda, Mehmet Temizel’in 2006
Kasım Dönemi Kamu Personeli Yabancı Dil Seviye Tespit Sınav sonucunu Yürütme
Kurulunun 02.02.2007 tarihli toplantısında iptal edilmiştir. ÖSYM, A
Üniversitesine, ekinde Uzman incelemesi olan ve gelişmeleri anlatan 05.02.2007
tarihli yazı ile başvurmuş, Mehmet Temizel hakkında gerekli soruşturmanın
açılması isteminde bulunmuştur.
(A) Üniversitesi Rektörlüğü, ÖSYM’nin bu yazısı üzerine,
Mehmet Temizel hakkında disiplin soruşturması başlatmıştır. (A) Üniversitesi
Rektörlüğü, 18.03.2007 tarihli yazısıyla Cumhuriyet Başsavcılığına başvurmuş,
Mehmet Temizel’in bu sınav sonucu 2006 yılı Kasım döneminden bu yana haksız
olarak Yabancı Dil Tazminatından yararlanması nedeniyle Türk Ceza Kanunu
hükümleri uyarınca yasal işleme yapılmasının teminini ve işlem neticesinden
Rektörlüğe bilgi verilmesi isteminde bulunmuştur.
<SORU 1 : ÖSYM YETKİLİSİ, DURUMU (A) ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE VEYA
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA BİLDİRMESEYDİ, BİLDİRMEME FİİLİ, 5237/278, 5237/279
MADDELERİNE HANGİSİNE AYKIRILIK OLUŞTURABİLİRDİ ?
5237/278 :
(1) İşlenmekte olan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, bir yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) İşlenmiş olmakla birlikte, sebebiyet verdiği neticelerin
sınırlandırılması halen mümkün bulunan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen
kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
5237/279 :
(1) Kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini
göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunmayı
ihmal eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi, altı aydan iki yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun, adli kolluk görevini yapan kişi tarafından işlenmesi
halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
ÖSYM yetkilisi, Mehmet Temizl’e atılı suçun işlendiğini, herhangi bir
kişi olarak değil, göreviyle bağlantılı olarak öğrenmiştir. Buna göre,
bildirmeme fiili, 5237/279’a aykırılık oluşturabilir>
·
İDDİANAME
Cumhuriyet Savcısı, şüpheli sıfatıyla 12.04.2007 tarihinde
ifadesi alınmak üzere Mehmet Temizel’e çağrı çıkarmıştır. 12.04.2007 tarihinde,
şüpheli sıfatıyla Mehmet Temizel’in ifadesini almıştır. Mehmet Temizel’in
avukatı Bekir Işık da ifadede hazır bulunmuştur. Mehmet Temizel suçlamaları ve
uzman incelemesini kabul etmemiştir, yeni bir bilirkişi incelemesi
yaptırılmasını istemiştir. Cumhuriyet Savcısı, incelemesini yapmış, bu aşamada
yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek olmadığına karar vermiş ve
hazırladığı iddianame ile Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açmıştır.
·
İDDİANAME
T.C
……………..
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
HAZIRLIK NO: 2006/…
ESAS
NO: 2006/…
İDDİANAMNE NO: 2006/…
İ D D İ A N A M E
AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
MÜŞTEKİ : A Üniversitesi Rektörlüğü
VEKİLİ : Av. Ayşe Ünlü, ….
ŞÜPHELİ : MEHMET TEMİZEL, Arif ve Şükran oğlu 1966 d.lu .. nüf.
kay. halen …. adresinde oturur.
SUÇ : Özel evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık.
SUÇ TARİHİ : 2006 yılı Kasım ayı
HAZIRLIK EVRAKI İNCELENDİ:
(A) Üniversitesinde görev yapan şüphelinin, 2006 Kasım dönemi kamu
personeli yabancı dil seviye tespit sınavına kendi yerine başkasını sokarak 92
puan aldığı, bu yöntemle Üniversite idari işlere başvurarak 17.12.2006 tarihli
rektörlük onayına istinaden 17.12.2006 tarihinden itibaren yabancı dil tazminatı
alan sanığın, atılı suçu işlediği ve adı geçen kurumu bu şekilde elde ettiği
belge ile dolandırdığı iddia, bilirkişi raporu ve hukuk müşavirliği suç
duyuruları ile anlaşılmakla,
Şüphelinin eylemine uyan TCK.nun 207
,
158/e
maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi kamu adına talep ve iddia
olunur. 28.04.2007
Hülya METE 222444
Cumhuriyet Savcısı - İmza
SORU 2 : A ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNÜN CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞIN YAPTIĞI
BAŞVURU İHBAR MIDIR, ŞİKAYET MİDİR ?
Mehmet Temizel’e atılı suçlar resen takibi şikayete bağlı suçlardır. Bu
nedenle, burada ihbar söz konusudur.
·
BİRİNCİ
OTURUM
T.C. ….
AĞIR
CEZA MAHKEMESİ Duruşma Tarihi: 05.06.2007
Celse No:1
Sayfa No:1
D U R U Ş M A T U T A N A Ğ I
Esas
No : 2007/0011
Başkan : GİZEM UYGUN 0071200
Üye : METİN KARACA 0036112
Üye : GÜLTEN GÜZELCE 0039523
Cumhuriyet Savcısı : YURDAGÜL ÖNCÜ 0011111
Katip : AHMET TOPÇULAR 0009999
BELLİ
GÜN VE SAATTE CELSE AÇILDI: Yakınan idare vekili ile sanık ve sanık vekili hazır
açık yargılamaya başlandı.
Sanık vekili olduğunu söyleyen Av. Bekir Işık onaylı ve baro pulu
bulunan vekaletname örneğini verdi, alındı dosyasına konuldu.
SANIK MEHMET TEMİZEL: Arif ve Şükran oğlu 1966 d.lu .. nüf. kay.
halen …. adresinde oturur, bekar okur yazar, A Üniversitesinde çalışır,
sabıkasız.
5271 sayılı CMK 147. maddesi uyarınca sanığa yasal hakları
hatırlatıldı, sanık susma hakkımı kullanmıyorum, savunmamı yapacağım demekle, ..
C.Savcılığının 28.04.2007 tarih ve 2006/… sayılı iddianamesi okundu, sanıktan
savunma ve delilleri soruldu.
SANIK MEHMET TEMİZEL SAVUNMASINDA:
Suçlamaları kabul etmiyorum sınava kendim girdim. Beraatimi istiyorum
dedi.
Sanığın daha önce alınan ifadesi okundu benzer olduğu görüldü.
Sanıktan soruldu : İfadem bana aittir, kabul ediyorum dedi.
A Üniversitesi Rektörlüğü vekili Av. Temel Cengiz’den şikayet ve
delilleri soruldu :
Şikayetçiyiz, cezalandırılsın dedi.
Sanığın kendi yerine bir başkasını sınava soktuğu YÖK
ÖSYM’den gelen 05.02.2007 tarihli yazı ve ekleri okundu.
Sanıktan soruldu : bilirkişi raporunu kabul etmiyorum sınava kendim
girdim yazılar bana aittir dedi.
Sanık vekilinden soruldu. Biz bilirkişi raporuna dayanak gösterilen
belgelerin getirtilmesini ve yeniden bilirkişi raporu alınmasını talep ediyoruz
dedi.
Dosya incelendi,
G.D. TALEP GİBİ:
1) …. de nüfusa kayıtlı bulunan sanığın nüfus kaydının celbi için
müzekkere yazılmasına,
2) (A) Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalışmakta iken 2006
yılı Kasım döneminde yapılan kamu personeli yabancı dil seviye tespit sınavına
bir başkasını sınava soktuğu ileri sürülen Arif ve Şükran oğlu 1966 d.lu Mehmet
Temizel’in sınava girişle ilgili olarak yaptığı ve sınav kağıtları asıllarının
Yüksek Öğretim Kurulu Öğrenci Seçme Yerleştirme Müdürlüğünden celbi için
C.Savcılığına müzekkere yazılmasına,
3) Bu belgeler geldikten sonra önümüzdeki oturumda gerektiği taktirde
sanığın benzer yazı ve rakamlar yazdırılması hususunun düşünülmesine,
4) Sanığın 17.12.2006 tarihinden itibaren kararın iptal tarihine kadar
ne kadar yabancı dil tazminatı aldığının sorulması için C.Savcılığı aracılığı
ile (A) Üniversitesi Personel Dairesi Başkanlığına yazılan yazı sonucunun
beklenmesine,
Bu sebeplerle duruşmanın 10.07.2007 Salı saat 09.10.a bırakılmasına
oybirliği ile karar verildi.
BAŞKAN ÜYE ÜYE
KATİP
0071200 0036112 0039523
0009999
·
İKİNCİ OTURUM
T.C. ….
AĞIR
CEZA MAHKEMESİ Duruşma Tarihi: 10.07.2007
Celse No:2
Sayfa No:3
D U R U Ş M A T U T A N A Ğ I
Esas
No : 2007/0011
Başkan : GİZEM UYGUN 0071200
Üye : METİN KARACA 0036112
Üye : GÜLTEN GÜZELCE 0039523
Cumhuriyet Savcısı : YURDAGÜL ÖNCÜ 0011111
Katip : AHMET TOPÇULAR 0009999
BELLİ
GÜN VE SAATTE CELSE AÇILDI: Yakınan vekili Temel Cengiz, sanık vekili Av. Bekir
Işık hazır sanık gelmedi açık yargılamaya devam olundu.
Sanığın nüfus kaydının gönderildiği görüldü.
(A) Üniversitesi Personel Dairesi Başkanlığından gelen 10.06.2007
tarihli yazı ve ekleri, Yüksek Öğretim Kurulu Öğrenci Seçme Yerleştirme
Merkezinden gelen 11.06.2007 tarihli yazı ve ekleri okundu.
Yakınan vekilinden soruldu, şimdilik bir diyeceğimiz yoktur sanıktan
davacıyız dedi.
Sanık vekilinden soruldu biz yazılı beyanda bulunacağız, müvekkil hasta
olduğu için gelmedi ve (B) Hastanesinden verilen rapor örneğini verdi alındı
dosyasına konuldu.
Dosya incelendi.
G.D.TALEP GİBİ:
1) Sanık vekiline gelen yazılar ve belgeler konusunda yazılı beyanda
bulunmasına,
2) Sanık adına davetiye çıkartılmasına,
3) Sanık geldiğinde bu oturumda okunan belgelere karşı diyeceklerinin
sorulmasına, ayrıca imza ve yazı örneklerinin alınmasına,
Bu sebeplerle duruşmanın 26.07.2007 Perşembe saat 10.00.a bırakılmasına
oybirliği ile karar verildi.
BAŞKAN ÜYE
ÜYE KATİP
0017402 0018052 0025935
0008625
·
ÜÇÜNCÜ OTURUM
T.C. ….
AĞIR
CEZA MAHKEMESİ Duruşma Tarihi: 26.07.2007
Celse No:3
Sayfa No:4
D U R U Ş M A T U T A N A Ğ I
Esas
No : 2007/0011
Başkan : GİZEM UYGUN 0071200
Üye : METİN KARACA 0036112
Üye : GÜLTEN GÜZELCE 0039523
Cumhuriyet Savcısı : YURDAGÜL ÖNCÜ 0011111
Katip : AHMET TOPÇULAR 0009999
BELLİ
GÜN VE SATTE CELSE AÇILDI: Sanık ve sanık vekili hazır açık yargılamaya devam
olundu.
Geçen oturumda gönderilen (A) Üniversitesi Personel Dairesi
Başkanlığının 10.06.2007 tarihli yazı ve ekleri ile ÖSYM’den gelen 11.06.2007
tarihli yazı ve ekleri okundu.
Geçen ara kararı gereğince sanık vekilinden soruldu :
belgelere bir diyeceğimiz yoktur dedi.
Sanıktan soruldu, hepsi bana aittir bir diyeceğimi yoktur
dedi.
Dosya incelendi.
G.D. TALEP GİBİ:
1- Sanığın yabancı dil seviye tespit sınavı kağıtlarındaki yazı
benzerlerinin yazdırılarak imzalarının alınmasına, bu konuda hakim Gülten
Güzelce’nin naip tayinine,
2- Bu işlem tamamlandıktan sonra 2006 Kasım ayı kamu personeli yabancı
dil seviye tespit sınavındaki imza ve yazılar ile sanığın dosya arasında bulunan
diğer imza ve yazıları ve ayrıca duruşmada alınan imza ve yazılarla birlikte
karşılaştırılarak 2006 Kasım kamu personeli yabancı dile seviye tespit
sınavındaki yazıların sanığın elinden çıkıp çıkmadığının belirlenmesi için
dosyanın bilirkişiye verilmesine, bu konuda hakim Gülten Güzelce’nin tayinine,
kendisine tam yetki verilmesine,
Bu sebeplerle duruşmanın 06.09.2007 saat 9.15 e bırakılmasına oybirliği
ile karar verildi.
BAŞKAN ÜYE
ÜYE KATİP
0017402 0018052 0025935
0008625
SORU 3
: ÜYE METİN KARACA SANIK MEHMET TEMİZEL’İN TATBİK İMZALARINI ALMIŞ VE
BİLİRKİŞİYİ SEÇMİŞ VE OSYAYI BİLİRKİŞİYE VERMİŞTİR. BU İŞLEMLER HAKKINDA NE
DÜŞÜNMEKTESİNİZ ?
·
BİLİRKİŞİ
RAPORU
BİLİRKİŞİ RAPORU
24.08.2007
TETKİKİ
VEREN MAKAM : …. Ağır Ceza Mahkemesi 2007/11 Esas
TETKİK
KONUSU ……….. İmza, yazı, belge tetkiki.
TETKİKE
VERİLEN ……….. A-TETKİK KONUSU : ÖSYM Kamu Personeli Yabancı Dil Seviye Tespit
sınavı 2006 yılı Kasım Ayına ait ; …. aday numaralı, .. salon, … sıra no. ….
numaralı, …. doğumlu, ….. adresinde oturan “Mehmet Temizel” ismine düzenlenmiş
“cevap kağıdı” aslı (cevap kağıdı fotokopisi Ek: birdedir)
……………
GENEL
SONUÇ: Yukarıda maddeler halinde belirtilen eklerdeki fotokopilerinde de 1’den
46’ya kadar işaretlenen bulgulara atfen: …
3- Tetkik konusu cevap kağıdındaki yazıların ve imzanın ; sanığın
mukayese yazı ve imzaları ile yapılan karşılaştırılmasında;
a- Tetkik konusu “2006 Kasım cevap kağıdındaki” kurşun kalemle atılmış
imza ile sanık Mehmet Temizel’in ... Ağır Ceza Mahkemesinde 26.07.2007 tarihli
duruşmada alınan tatbik imzaları arasında ; imzaların başlangıçlarında üst üste
çizilmiş büyük “T” ve “M” harfleri ile imzalardaki “Temizel” kelimesindeki
harflerin tersim tarzlarının; benzerlik arzettiği;
b- Tetkik konusu “2006 Kasım Cevap Kağıdındaki” kurşun kalemle yazılmış
Mehmet Temizel, ….(adres) yazısındaki Büyük “D” ve küçük “d,z,f” harfleri ile
“2,4,9” rakamları ile sanık Mehmet Temizel’in; Ağır Ceza Mahkemesinde duruşmada
alınan tatbik yazılarında aynı harf ve rakamların tersim tarzları yönlerinden
benzerlik arzettikleri;
Müşahade edilmiştir. Huzurda alınan mukayese imza ve yazılarındaki ile
tarihler itibariyle değişiklik gösteren yukarıda tafsilen belirtilen kaligrafik
bulgulara atfen; tetkik konusu niteliği yukarıda yazılı “….” aday numaralı, 2006
Kasım ayına ait sınav “cevap kağıdındaki” imzanın ve yazıların sanık Mehmet
Temizel’e ait olabileceği kanaatine varılmıştır. Arz olunur.
EKİ:
Tetkik konusu ve mukayese belgeleri, üç tablo mahkeme dosyası münderecatı ile
birlikte .
Bilirkişi
……….
·
GEREKÇELİ
KARAR
T.C. …..
AĞIR
CEZA MAHKEMESİ SAYFA NO:1
G E R E K Ç E L İ K A R A R
ESAS
NO : 2007/0011
KARAR
NO : 2007/00176
C.SAVCILIĞI
NO : 2007/….
BAŞKAN : GİZEM UYGUN 0071200
ÜYE : METİN KARACA 0036112
ÜYE : GÜLTEN GÜZELCE 0039523
CUMHURİYET SAVCISI : YURDAGÜL ÖNCÜ 0011111
KATİP : AHMET TOPÇULAR 0009999
MÜŞTEKİ : (A) ÜNİVERSİTESİ REK. Adresi ..
VEKİLİ : Av. TEMEL CENGİZ Adresi
SANIK : MEHMET TEMİZEL: Arif ve Şükran oğlu 1966
d.lu, bekar, sabıkasız, okur yazar
tahsilli mesleği araştırma görevlisi.
Nüfusa kayıtlı olduğu yer, .. ,
Adresi
………..r
VEKİLİ : Av. BEKİR IŞIK, Adresi ………….
SUÇ : SAHTECİLİK DOLANDIRICILIK
SUÇ TARİHİ : 00/11/2006
KARAR TARİHİ : 06.09.2007
Yukarıda açık kimliği yazılı bulunan sanık/sanıklar hakkında
mahkememizde yapılan
duruşma
sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
2006
yılı Kasım döneminde yapılan kamu personeli yabancı dil seviye tespit sınavına
kendisi yerine bir başkasını soktuğu, bu şekilde kazandığı sınava istinaden
yabancı dil tazminatı aldığı ileri sürülen (A) Üniversitesi araştırma görevlisi
sanık Mehmet Temizel’in TCK 207, 158/e maddeleri uyarınca cezalandırılması
istemiyle mahkememize kamu davası açılmıştır.
Sanık Mehmet Temizel, savunmasında, sınava kendisinin girdiğini ileri sürmüş ve
beraatine karar verilmesini istemiştir.
Kanıtların toplanmasından sonra dosya üzerinde bilirkişi incelemesi
yaptırılmıştır.
24.08.2007 tarihli bilirkişi raporunda, 2006 yılı Kasım ayında yapılan sınavda
doldurulan cevap kağıdındaki yazı ve imzalarla sanığa ait imza ve yazılar
arasında benzerlikler bulunduğu görüşüne yer verilmiştir.
Anlatımında sınava kendisi yerine bir başkasını sokmadığını söyleyen ve bu
savunması alınan bilirkişi raporu ile büyük ölçüde doğruluk kazanan sanık Mehmet
Temizel’in atılı suçları işlediğine dair mahkumiyetine yeterli ve inandırıcı
kanıt bulunmadığından beraatine karar verilmesi uygun bulunmuştur.
H
Ü K Ü M
Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,
Sanık Mehmet Temizel’in atılı suçtan BERAATİNE,
06.09.2007 tarihinde sanık Mehmet Temizel ve sanık vekilinin yüzüne karşı
C.Savcısı Yurdagül Öncü’nün huzuru ile isteği uygun Yargıtay yolu açık olmak
üzere oybirliği ile verilen karar alenen okunup usulen tefhim kılındı.
BAŞKAN ÜYE
ÜYE KATİP
0017402 0018052 0025935
0008625
İş bu karar aslının aynı olup
temyiz edilmediğinden süresinde kesinleştiği şerh ve tastik olunur. 15.09.2007
·
ÖSYM’NİN
05.02.2006 TARİHLİ YAZISI
T.C.
YÜKSEK ÖĞRETİM KURULU
ÖĞRENCİ SEÇME VE
YERLEŞTİRME MERKEZİ
Genel Sekreterlik
GİZLİ
Sayı:
….
05.02.2007
(A) ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ’NE
…..
Üniversitenizde
Araştırma görevlisi olarak görev yapan 2006 Kasım Dönemi Kamu Personeli Yabancı
Dil Seviye Tespit Sınavına giren ve Fransızca sınav sonucunda 92 puan alan
Mehmet Temizel hakkında Merkezimize “Sınavda yerine başkasının girdiği” yönünde
ihbarda bulunulmuştur. Mehmet Temizel’e ait belgeler Merkezimizde ve yetkili
laboratuarlarda incelenmiştir.
Mehmet Temizel’in
sınav evrakı ile ilgili Uzman İncelemesinin onaylı fotokopisi ekte
gönderilmiştir. Bu raporda Cevap Kağıdındaki ve diğer belgelerdeki yazı ve
imzaların farklı olduğu belirtilmektedir.
Mehmet Temizel’in 2006
Kasım Dönemi Kamu Personeli Yabancı Dil Seviye Tespit Sınav sonucu Merkezimiz
Yürütme Kurulunun 02.02.2007 tarihli toplantısında iptal edilmiştir.
Bilgilerinizi ve
Mehmet Temizel hakkında gerekli soruşturmanın açılması hususunu takdirleriniz
arz ederim.
Saygılarımla,
………
Başkan
Ek: Uzman Raporu Onaylı
fotokopisi
·
(A)
ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ’NÜN
18.03.2007 TARİHLİ YAZISI
SORUŞTURMA MÜDÜRLÜĞÜ
Sayı:
….. Ankara
18.03.2007
GİZLİ
…… CUMHURİYET
BAŞSAVCILIĞINA
Üniversitemizde araştırma
görevlisi olarak görev yapan Mehmet Temizel’in 2006 Kasım dönemi Kamu Personeli
Yabancı Dil Seviye Tespit Sınavında kendisi yerine başkasının girmesini
sağladığına ilişkin olarak Yükseköğretim Kurulu Öğrenci Seçme Yerleştirme
Merkezinden alınan 05.02.2007 tarihli ve eki Uzman İncelemesi uyarınca adı geçen
hakkında Üniversitemizce disiplin soruşturması açılmıştır.
Adı geçenin bu sınav
sonucu 2006 yılı Kasım döneminden bu yana haksız olarak Yabancı Dil
Tazminatından yararlanması nedeniyle Türk Ceza Kanunu hükümleri uyarınca yasal
işleme yapılmasının teminini ve işlem neticesinden Rektörlüğümüze bilgi
verilmesini müsaadelerinize rica ederim.
Saygılarımla,
Gen.Sek. Prof. Dr.
……….
REKTÖR
EKLER :
EK-1 YÖK ÖSYM’nin 05.02.2007
tarihli yazısı ve eki uzman incelemesi
EK2- Üniversitemiz Personel
Dairesi Başkanlığından alınan 8.6.2000 tarihli yazı
·
ÖSYM’NİN
11.06.2007 TARİHLİ YAZISI
T.C.
YÜKSEKÖĞRETİM KURULU
ÖĞRENCİ
SEVME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ
Sayı: ……………
…. Ağır Ceza Mahkemesi
Başkanlığına
ANKARA
DOSYA NO:2007/11 E.
İLGİ:
a) … tarih 2007/11 E. Sayılı yazınız.
Sahtecilik ve
dolandırıcılık suçundan sanık Mehmet Temizel hakkındaki ilgi yazınız incelendi.
Adı geçen hakkında ..
uzmanlık numaralı Uzman İncelemesinde belirtilen ve onaylı birer fotokopisi
Merkezimizde saklanan 2002 Kasım, 2004 Kasım, 2005 Mayıs, 2005 Kasım, 2006 Kasım
Dönemi KPDS Kayıt Kartları ve KPDS Cevap Kağıtları asılları ile onaylı
fotokopileri ilişikte sunulmuştur.
Gereğini,
kayıtlarımıza işlenmek üzere işlem sonucunda bilgi verilmesini ve belge
asıllarının iadesini arz ederim.
Saygılarımla
……. – Başkan
Eki:
1-KPDS Kayıt Kartları asıları
ve onaylı fotokopileri (5 asıl, 5 fotokopi)
2- KPDS Cevap Kağıtları
asılları ve onaylı fotokopileri (5 asıl, 5 fotokopi)
·
YABANCI DİL
TAZMİNATI KONUSUNDAKİ YAZILAR
T.C.
………
AĞIR CEZA
MAHKEMESİ ANKARA
05.06.2007
ESAS NO: 2007/11
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
ANKARA
Özel evrakta
sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan sanık Mehmet Temizel hakkında
mahkememizden verilen tensip kararı gereğince:
(A) Üniversitesinde
Araştırma görevlisi olarak çalışan Arif ve Şükran oğlu 1966 d.lu Mehmet
Temizel’in 17.11.2006 tarihinden itibaren kamu personeli yabancı dil seviye
tespit sınav sonucunun iptal edildiği tarihe kadar ne kadar dil tazminatı
ödendiğinin (A) ÜNİVERSİTESİ PERSONEL DAİRESİ BAŞKANLIĞINDAN sorularak en kısa
zamanda duruşmanın bırakıldığı 10.07.2007 gününden önce mahkememize bildirilmesi
önemle rica olunur.
(A) ÜNİVERSİTESİ
PERSONEL DAİRESİ BAŞKANLIĞI
…….
10.06.2007
Dosya No :
Kayıt No :
Konu :
….
Cumhuriyet Başsavcılığı’na
İlgi: 05.06.2007 gün
ve 2007/11 sayılı yazınız
Üniversitemiz
Araştırma Görevlilerinden Mehmet Temizel’e 17.11.2006-15.07.2007 tarihleri
arasında toplam : 92 YTL yabancı dil tazminatı ödenmiştir.
Bilgilerinizi rica ederim.
Prof.
Dr. ……
Rektör Yardımcısı
·
09.04.2007
DERS GÜNÜ NOTLARI :
İki
oturum arasında, sanıklar ve müdafileri tarafından herhangi bir dilekçe
verilmemiştir.
Mahkemenin, son oturumunda duruşmaya önceki Cumhuriyet savcısı çıkmıştır.
Bilindiği üzere, son ara kararında,
“1-
İddia makamında değişiklik sebebi ile esas hakkındaki görüşünü hazırlaması için
yeniden C.Savcılığına gönderilmesine”
Karar
verilmiştir.
T.C. SİNCAN Duruşma Tarihi:
16/11/2006
AĞIR CEZA MAHKEMESİ Oturum no: 6
sayfa no:1
DURUŞMA TUTANAĞI
Esas No : 2006/00666
Başkan : MEHMET HÜKÜM
- 0123456
Üye : SELİM KARAR -
0178933
Üye : NEVİN UYMAZ -
0289911
Cumhuriyet Savcısı : ALPER İDDİA -
0211983
Katip : HÜLYA YAZICI -
0826124
BELLİ
GÜN VE SAATTE 5. OTURUM AÇILDI: Taraf vekilleri ile sanıklar hazır açık
duruşmaya devam olundu.
Katılan Ali Malcı vekili biz sanıkların cezalandırılmasını istiyoruz dedi.
Sanıkların suçlarının subutu halinde
haklarında TCK 257/3 ile 257/1 maddelerinin uygulanması olasılığı bulunduğundan
kendilerine CMK 226 maddesi uyarınca ek savunma hakkı verildi.
-
TCK 257/1 : “KANUNDA AYRICA SUÇ OLARAK TANIMLANAN
HALLER DIŞINDA, GÖREVİNİN GEREKLERİNE AYKIRI HAREKET ETMEK SURETİYLE,
KİŞİLERİN MAĞDURİYETİNE VEYA KAMUNUN ZARARINA NEDEN OLAN YA DA KİŞİLERE
HAKSIZ BİR KAZANÇ SAĞLAYAN KAMU GÖREVLİSİ, BİR YILDAN ÜÇ YILA KADAR HAPİS
CEZASI İLE CEZALANDIRILIR”
TCK
257/3 : “İRTİKAP SUÇUNU OLUŞTURMADIĞI TAKDİRDE, GÖREVİNİN GEREKLERİNE UYGUN
DAVRANMASI İÇİN VEYA BU NEDENLE KİŞİLERDEN KENDİSİNE VEYA BİR BAŞKASINA ÇIKAR
SAĞLAYAN KAMU GÖREVLİSİ, BİRİNCİ FIKRA HÜKMÜNE GÖRE CEZALANDIRILIR”.
-
Suçun niteliğinin değişmesi
CMK 226 :
“(1)
SANIK, SUÇUN HUKUKİ NİTELİĞİNİN DEĞİŞMESİNDEN ÖNCE
HABER VERİLİP DE SAVUNMASINI YAPABİLECEK BİR HALDE BULUNDURULMADIKÇA,
İDDİANAMEDE KANUNİ UNSURLARI GÖSTERİLEN SUÇUN DEĞİNDİĞİ KANUN HÜKMÜNDEN
BAŞKASIYLA MAHKUM EDİLEMEZ.
(2)
CEZANIN ARTIRILMASINI VEYA CEZAYA EK OLARAK GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN UYGULANMASINI
GEREKTİRECEK HALLER, İLK DEFA DURUŞMA SIRASINDA ORTAYA ÇIKTIĞINDA AYNI HÜKÜM
UYGULANIR.
SORU
1 : Kamu davası TCK 252/1’deki rüşvet suçu iddiasıyla açılmıştır. İddia makamı
önceki oturumlardaki esas hakkındaki görüşü ile bu suçtan cezalandırma
istemiştir. Mahkeme ise, bu oturumda, sanıklara, suçun niteliğinin gösterilen
suça göre değişmesi olasılığı nedeniyle ek savunma hakkı vermiştir. MAHKEMENİN
BU UYGULAMASI CMK 226’YA UYGUN MUDUR ?
Uygundur.
SORU
2 : MAHKEME EK SAVUNMA HAKKI VERMEDEN SANIKLARI TCK 257/3 ile 257/1 İLE
CEZALANDIRABİLİR Mİ ?
Hayır. CMK 226/1’e göre suçun niteliğinde değişiklik yapılmadıkça, sanıkların bu
suçtan cezalandırılmaları mümkün değildir. Örneğin, “Duruşmadan zımnen veya
sarahaten vareste tutulmuş olsa dahi CMUK nun 258 nci maddesi mucibince
verilecek mütemmim müdafaa hak ve imkanının vekile değil maznunun kendisine
verilmesi icap ettiğine dair”
SORU
3 : MAHKEME EK SAVUNMA HAKKI VERMEDEN SANIKLARI TCK 257/3 ile 257/1 İLE
CEZALANDIRIRSA NE OLUR ?
Bu
kararın, CMK 226/1’e aykırılığı söz konusu olur. Bu durum mutlak bozma nedeni
oluşturur. Örneğin, “Görevsizlik kararında yazılı madde fıkrasından daha ağır
bir fıkra ve ceza tayin edilmiş olmasına göre CMUK nun 258. (CMK 226) maddesi
uyarınca sanığa ek savunma hakkı verilmemesi yasaya aykırıdır”
.
SORU 4
: MAHKEME EK SAVUNMA HAKKI VERMEDİĞİ İÇİN SANIKLARI TCK 257/3 ile 257/1 İLE
CEZALANDIRAMAZ İSE, OLAYDA RÜŞVET SUÇUNUN UNSURLARI OLUŞMAMASI, BUNA KARŞIN, TCK
257/3’DEKİ SUÇUN OLUŞMASI SÖZ KONUSU OLMASI DURUMUNDA VERECEĞİ KARAR NE OLABİLİR
?
İsnat edilen fiilden dolayı rüşvet suçunun unsurları oluşmamışsa, rüşvet
suçundan cezalandırma kararı verilemez. Mahkeme suçun niteliğinde değişiklik
yapmadığı için CMK 257/3’deki suçtan dolayı da cezalandırma kararı veremez. Bu
durumda, sadece rüşvet suçundan beraat kararı verebilir.
Sanıklar ek süre istemediklerini
söylediler.
SORU
5 : CMK 226/1’DEKİ “SAVUNMASINI YAPABİLECEK BİR HALDE BULUNDURULMADIKÇA”
DEYİMİNDEKİ, SANIĞIN SAVUNMASINI YAPABİLECEK DURUMDA OLMASI NE DEMEKTİR ?
Sanığın, mevcut delil durumuna göre suçun niteliğinde yapılan değişikliğe göre
savunmasını yapabilmesi olanağının sağlanması demektir.
SORU
6 : SANIK, CMK 226/1’E GÖRE SAVUNMASINI YAPABİLMEK İÇİN SÜRE İSTEYEBİLİR Mİ VEYA
MAHKEME SÜRE TALEBİNİ REDDEDEBİLİR Mİ?
Suçun niteliğinde değişiklik, sanığın, yargılamanın bu evresinde, yeni bir
isnatla karşılaşması demektir. Sanığın savunma hakkı suçun niteliğinde yapılan
değişiklik ile kısıtlanamaz.
CMK
176/1 ve 4’e göre, “İddianame, çağrı kağıdı ile birlikte sanığa tebliğ olunur” /
“Yukarıdaki fıkralar gereğince, çağrı kağıdının tebliğiyle duruşma günü arasında
en az bir hafta süre bulunması gerekir”.
Bu
yasal hükmün emri gereğince, mahkemenin, suçun niteliğinin değişmesi durumunda,
süre talep eden sanığa savunmasını yapması için CMK 17674’e kıyasen en az bir
haftalık süre vermesi gerekir.
Mahkemenin sanığın süre talebini reddi, savunma hakkının ağır ihlalidir ve
mutlak bozma nedenidir.
SORU 7
: MAHKEME BU KONUDA SANIĞA SAĞLAMAKLA YÜKÜMLÜ OLDUĞU SAVUNMA SÜRESİNİ MÜDAFİİNE
SAĞLAMAKLA GÖREVLİ MİDİR ?
Sanık
savunmasını müdafii aracılığıyla yapabilir (CMK 149). Müdafiin talebi halinde
sanığa sağlanan süreler aynen sağlanır.
Sanık Cevdet Bilgili avukatımın yaptığı savunmaya aynen uyuyorum önceki
savunmalarımı tekrar ederim ben böyle bir suç işlemedim dedi.
Sanık Çelik Ölçüm’den soruldu. Ben de avukatımın yaptığı savunmalara
katılıyorum beraatimi istiyorum dedi.
Soruşturmanın genişletilmesi isteği olmadığını söyleyen C. SAVCISI ESAS
HAKKINDAKİ MÜTALAASINDA :
Biz
esas hakkındaki görüşümüzü önceden verdik, bu görüşümüzde eylemin rüşvet alma
olarak tanımladık, ancak, dosyamızın karara çıkmaması nedeni ile dosyayı tekrar
gözden geçirdik ve yaptığımız inceleme sonucu da sanığın eyleminin rüşvetten
ziyade TCK 250/2 maddesinde tanımlanan irtikap suçunu oluşturduğu, yine suç
tarihi itibariyle sağlanan değerinde pek hafif olduğu bu nedenle sanık Cevdet
Bilgili’nin irtikap suçu nedeni ile cezalandırılmasının gerektiği, diğer sanık
Çelik Ölçüm’ün ise beraat etmesi gerektiği düşüncesindeyiz.
Bu
nedenlerle:
1-
Sanık Çelik Ölçüm’ün atılı suçu işlediği suçu
kanıtlanamadığından beraatine.
2-
Sanık Cevdet Bilgili’nin sağlanan menfaatin pek hafif olması
dikkate alınarak eylemine uyan 250/2 uyarınca cezalandırılmasını,
Kamu adına
talep ediyoruz, dedi.
Sanık Cevdet Bilgili vekili söz aldı. Sanık Çelik Ölçüm parayı yaptığı işe
karşılık aldığını bildirmiştir. Dinlenen tanıkların ifadeleri bunu
doğrulamıştır. İddianamede sanıkların birlikte hareket ettikleri ileri sürülerek
dava açılmıştır. C.Savcısı esas hakkındaki görüşünde çelik Ölçüm hakkında beraat
isteminde bulunulmuştur. Bu görüş sanıkların birlikte hareket etmedikleri
kabulüne dayanmaktadır. Sanık Çelik’in beraatinin istenmesi durumunda
müvekkilimin mahkumiyeti yoluna gidilmesi için suçu irtikap eden ya da doğrudan
doğruya işleyen durumunda olması veya azmettiren durumunda olması gerekir olayda
bunların hiç biri yoktur. O yüzden gerek irtikap gerekse rüşvet alma suçu
müvekkil bakımından söz konusu değildir müvekkilimin tek kusuru burada
yapılanların mahkemeye bildirmemesidir. Bu fiil bir suçu oluşturmaz, ama, aksi
bile olsa, ancak, TCK 257. maddesinde düzenlenen görevi ihmal ve görevi kötüye
kullanma olarak düşünülebilir. Olayda Ali Malcı yönünden her hangi bir zarar
oluşmamıştır. Ali Malcı’nın zarar görmesi söz konusu değildir. Ali verdiği
parayı geri almış ayrıca düzenlenen rapordan da yararlanmıştır. Yani Hukuki
anlamda sebepsiz zenginleşme söz konusudur. Konuya bu açıdan baktığımız zaman
görevi ihmal ve görevi kötüye kullanma suçunun varlığından söz edilemez, bütün
bunlardan dolayı müvekkilimin beraatine, cezalandırma düşünülmekte ise, TCK
257/2 veya 257/1’den cezalandırılmasına, hakkında TCK 62, 52, 51 maddelerinin
uygulanmasını talep ediyoruz, önceki esas hakkında savunma dilekçemizi de tekrar
ediyoruz dedi.
Sanık
Cevdet Bilgili’den tekrar soruldu
Önceki
beyanlarımızı aynen tekrar ederiz dedi.
Sanık çelik Ölçüm vekilinden esas hakkındaki savunması soruldu.
C.Savcısının görüşünün müvekkille ilgili bölümüne katılıyoruz, önceki
savunmalarımızı tekrar ediyoruz müvekkilimizin beraatini talep ediyoruz dedi.
Sanık Cevdet Bilgili’den esas hakkındaki savunması soruldu.
Avukatımın yaptığı savunmaya aynen iştirak ediyorum, önceki savunmalarımı tekrar
ediyorum, rüşvet isteme ve alma olanağı yoktur, böyle bir suçlama kişiliğime,
yaşıma ve akademik kariyerime zaten yakışmaz, suçsuzum, beraatimi istiyorum
dedi.
Sanık Çelik Ölçüm’den esas hakkındaki savunması soruldu, ben Ali Malcı’ya teknik
anlamda hizmet verdim. Hem bu hizmeti kullandı, ham de beni suçluyor, suçlamayı
kabul etmiyorum, eğer, bu iş olsa idi emeğime karşılık 15.000 YTL para
alacaktım, beraatimi istiyorum dedi.
Sanık Cevdet Bilgili’den son sözü soruldu
,
-
CMK 216/3
: “HÜKÜMDEN ÖNCE SON SÖZ, HAZIR BULUNAN SANIĞA VERİLİR”
Ben 70
yaşındayım şimdiye kadar şerefimle çalıştım. Bu bana yapılan bir iftiradır
suçsuzum beraatimi istiyorum dedi.
Sanık Çelik Ölçümden son sözü soruldu. Benim başka bir diyeceğim yoktur
dedi.
Dosya incelendi.
Araştırılması gerekli başka bir husus
kalmadığından yargılamaya son verildi.
-
CMK 231/4
: “HÜKÜM FIKRASI HERKES TARAFINDAN AYAKTA DİNLENİR”
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
:
Sanık Çelik Ölçüm’ün atılı suçtan BERAATİNE,
Sanık Cevdet Bilgili’nin kişiliği, suçun işleniş biçimi, eylemin yasaya
aykırılık derecesi ve kastın yoğunluğu göz önüne alınarak hareketine uyan TCK
252/1 maddesi uyarınca DÖRT SENE HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,
TCK
35. maddesi gereğince cezası takdiren 2/3 oranında indirilerek, BİR SENE DÖRT AY
HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,
Sanığın cezasından başkaca indirme yapılmasına yer olmadığına, sanığın yaş
durumu gözönüne alınarak hapis cezası TCK 52. maddesi uyarınca tayin edilen
günlüğü 20,00 YTL hesabıyla adli para cezasına çevrilerek 9.600,00 YTL ADLİ PARA
CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,
Hükmolunan cezanın nevi itibariyle TCK 53 . maddesinin uygulanmasına yer
olmadığına,
Yasal zorunluluk nedeniyle TCK 51. maddesinin uygulanmasına yer
olmadığına, Katılan Ali Malcı vekil ile temsile edildiğinden tayin
edilen 900 YTL ücreti vekaletin sanık Cevdet Bilgili’den alınarak katılana
verilmesine,
Beraat eden sanık çelik Ölçüm adına yapılan kişisel giderler hariç olmak üzere
yapılan yargılama gideri ( ) TL nin sanık Cevdet Bilgili’den
alınmasına,
16.11.2006 tarihinde katılan Ali vekili Av. …, sanıklar sanık Cevdet Bilgili ve
vekili Av. …, sanık Çelik Ölçüm ve vekili Av. ….’nun yüzlerine karşı C.Savcısı
…’ın huzuru ile isteğe kısmen aykırı 7 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak
üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Başkan Üye
Üye Katip
0123456
0178933 0289911 0826124
·
02.04.2007
DERS GÜNÜ NOTLARI :
·
Mahkeme, yargılamanın son oturumunda (10.09.2006) yapılan
duruşmada,
Sanık
Cevdet Bilgili vekilinin kovuşturmanın genişletilmesi istemlerini reddetmiş,
yeniden taraf olarak katılan vekiline, Cumhuriyet savcısına, Çelik Ölçüm
müdafiine esas hakkında son diyecekleri için söz vermiş, beyanları tutanağa
geçirmiştir.
Mahkeme, önceki ders sonunda irdelendiği üzere, Cevdet Bilgili müdafiine,
duruşmada bulunan sanıklar Cevdet Bilgili ile Çelik Ölçüm’e esas
hakkında
son diyecekleri için söz vermemiş, bu suretle, mutlak temyiz sebebi oluşturan
“esas usul hatası” yapmıştır.
Mahkeme, aşağıdaki ara
kararını vermiş ve duruşmayı karar için bir başka güne ertelemiştir :
G.D. İstek gibi,
1- Dosyanın heyetçe incelemeye alınmasına,
bu sebeplerle duruşmanın
22.09.2006 saat
09.00’a bırakılmasına oy birliği ile karar verildi.
SORU 1
: CEVDET BİLGİLİ MÜDAFİİ DİLEKÇESİ EKİNDE,
a)
UZMAN KİŞİNİN YAZILI TEKNİK GÖRÜŞÜNÜ,
b)
BELEDİYE İMAR MÜDÜRLÜĞÜNDEN ALİ’NİN İKİ BLOK İNŞAATININ PROJESİZ VE KAÇAK
YAPILDIĞINI BELİRTEN YAZISINI,
VERMİŞ,
c)
SORUŞTURMANIN GENİŞLETİLMESİ YOLUYLA BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ YAPTIRILMASI İSTEMİNDE
BULUNMUŞTUR.
MAHKEME, “G.D.
: Sanık Cevdet Bilgili vekilinin duruşmada verdiği ve duruşma öncesinde verdiği
08.09.2006 tarihli dilekçesinde kovuşturmanın genişletilmesine ilişkin istemler
dosya kapsamına dosyada mevcut kanıt durumuna olayın oluş biçimine göre yerinde
bulunmadığından reddine oybirliğiyle karar verildikten sonra açık duruşmaya
devam olundu” KARARINI VERMİŞTİR.
MAHKEME, BU ARA KARARI İLE, BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ
YAPTIRILMASI İSTEMİNİ REDDETMİŞTİR. BUNDA BİR KUŞKU YOKTUR.
MAHKEME, BU ARA KARARI İLE, BİRER YAZILI KANIT OLAN UZMAN KİŞİNİN YAZILI GÖRÜŞÜ
İLE BELEDİYE İMAR MÜDÜRLÜĞÜNÜN YAZISINI DA REDDETMİŞ MİDİR ?
Karar
net değildir, yazılı kanıtları ve bilirkişi incelemesi yaptırılması isteminin
reddi sonucunu çıkarmak mümkündür. Aksi olarak, sadece bilirkişi incelemesi
yaptırılması isteminin reddi sonucunu çıkarmak da mümkündür. Gerekçe, kararın
içeriğini tam anlamaya uygun ve yeterli değildir.
SORU 2
: MAHKEME, BELİRTİLEN İKİ YAZILI KANITI REDDETMİŞSE, BU RED KARARI, CMK 206/2
, 207
MADDELERİNE UYGUN MUDUR ?
Hayır değildir. Savunma kendi görüşlerinin ispatı olarak bu iki yazılı kanıtı
vermiştir. Savunma, çelik Ölçüm’ün yaptığı işin, bilirkişilik görevinden ayrı /
farklı ve bilirkişilik görevinin yapılması için varlığı gerekli teknik bilgi ve
belgelere ait bir iş olduğu savunmasının ispatı için bu delilleri vermektedir.
Mahkemenin, bu iki yazılı kanıtı reddetmesi için kanuni bir sebep yoktur.
Mahkeme, bu iki yazılı kanıtı diğer kanıtlarla birlikte ele alıp takdir
etmelidir. Kuşkusuz, delilin takdiri mahkemeye aittir. Mahkeme, bu iki yazılı
kanıtı takdir eder, kararına esas almaya değer bulmazsa, gerekçesi göstermek
suretiyle kararına almaz. Hukuki durum bundan ibarettir.
·
Sanık Cevdet Bilgili müdafii Av. Üstün Savunman, mahkemenin
kovuşturmanın genişletilmesi istemlerini reddi karşısında, iki oturum arasında,
bu kez, önceki usulle, iki inşaat mühendisi ile bir mimardan oluşan üç kişilik
teknik kuruldan yazılı teknik görüş almıştır.
SORU 3
: SANIK CEVDET MÜDAFİİNİN KARAR AŞAMASINDA BİR DAVADA ÖNCEKİ TEKNİK KİŞİNİN
YAZILI GÖRÜŞÜNÜN REDDİ ÜZERİNE ÜÇ KİŞİLİK TEKNİK KURULDAN YAZILI TEKNİK GÖRÜŞ
ALMASI VE MAHKEMEYE KANIT OLARAK VERMESİ, CMK 206/2, 207’E AYKIRI MIDIR ?
Hayır.
Müdafii, üç teknik kişiden yazılı görüş alıp dosyaya vermek suretiyle, kendisi
açısından, bu konudaki istemini ve savunmasını daha pekiştirmek istemiştir.
Mahkeme, istemi bir karara bağlamakla yükümlüdür
·
Ayrıca, müdafii, katılan Ali’ye bir yazı
yazarak inşaatın imar hukukuna uygunluğuna ilişkin inşaatın ruhsatı, temel
vizesi, onaylı mimari projeleri olup olmadığının ile hafriyat planları ve yol
kotlarının verilip verilmediğini sormuş, durumun, yazının tebliğinden itibaren,
üç gün içinde kendisine veya Sincan Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/666 esas sayılı
dosyasına bildirilmesini istemiştir. Ali, müdafiinin yazısına yanıt
vermemiştir.
SORU 4
: 4667 sayılı Yasa ile değişik 1136 SAYILI AVUKATLIK YASASININ 2/III MADDESİ :
“Yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu
iktisadi teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta şirketleri
ve vakıflar avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak
zorundadır. Kanunlardaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu kurumlar
avukatın gerek duyduğu bilgi ve belgeleri incelemesine sunmakla yükümlüdür. Bu
belgelerden örnek alınması vekaletname ibrazına bağlıdır. Derdest davalarda
müzekkereler duruşma günü beklenmeksizin mahkemeden alınabilir”.
SORU 5
: MÜDAFİİNİN ALİ MALCI’YA YAZDIĞI YAZI BU MADDE KAPSAMINDA MIDIR?
Hayır.
Ali Malcı bu madde kapsamında sayılan kurum ve organlardan birisi değildir.
Maddenin muhatabı değildir.
SORU 6
: 4667-1136/2-III MADDESİ KAPSAMINDAKİ KURUM VE ORGANLARIN AVUKATIN YAZISINA
YANIT VERMEMELERİ FİİLİ BİR SUÇUN KONUSU OLABİLİR Mİ ?
Avukat,
böyle bir talep yazısını, kamusal savunma görevini yapmak amacıyla yazmaktadır.
Kanun, yazıya muhatap kurum ve organlara, kamusal savunma görevinin yerine
getirilmesini görev olarak vermiştir. Bu görevde savsanılması, koşullarının
varlığı halinde, kamu görevlileri için ör. TCK 257/2 maddesindeki suçu
oluşturabilir.
·
Sanık Cevdet Bilgili müdafii, 15.09.2006 tarihli bir dilekçe ve ekinde üç uzman
kişiden oluşan teknik kurulun yazılı teknik görüşünü ve Ali Malcı’ya gönderdiği
yazıyı ve iadeli taahhütlü gönderme makbuzunu mahkemeye vermiştir.
SORU 7 : ALİ’NİN MÜDAFİİNİN YAZISINA YANIT VERMEMESİNE
SANIĞIN LEHİNE HUKUKİ BİR SONUÇ BAĞLANABİLİR Mİ ?
Hayır.
Ali’nin yazıya yanıt verme yükümü yoktur. Yanıt verilmemesinden sanık Cevdet
lehine hukuki bir sonuç çıkmaz. Avukatın yazısı, sadece katılanın iddiasının
hakkın kötüye kullanıldığını ortaya koymak için onu beyanda zorlamaktan öte bir
işlevi yoktur. Ali, yazıya yanıt vermemek suretiyle, avukatın bu isteğini boşa
çıkarmış, ona bu yönde hukuki bir malzeme sağlamamıştır.
SORU 8
: ALİ MÜDAFİİNİN YAZISINA CEVAP VERSE VE İNŞAATLARLA İLGİLİ ONAYLI BİR PROJENİN
OLMADIĞINI, İMARDAN GEREKLİ RUHSAT VE İZİNLERİN ALINMADIĞINI, AMA, İNŞAATIN
ONAYSIZ PROJELERE UYGUN YAPILDIĞINI BİLDİRSEYDİ, ALİ’NİN BU İRADESİNİN DELİL
DEĞERİ OLUR MUYDU ?
Katılanın mahkeme dışı avukata bildirdiği yazılı açıklaması, sanık beyanı ve
tanık beyanı dışındaki katılanın yazılı beyanıdır ve beyan kanıtlarındandır.
T.C. SİNCAN Duruşma Tarihi:
20/09/2006
AĞIR CEZA MAHKEMESİ Oturum no: 4
sayfa no:1
DURUŞMA TUTANAĞI
Esas No : 2006/00666
Başkan : MEHMET HÜKÜM
- 0123456
Üye : SELİM KARAR -
0178933
Üye : NEVİN UYMAZ -
0289911
Cumhuriyet Savcısı : ALPER İDDİA -
0211983
Katip : HÜLYA YAZICI -
0826124
BELLİ
GÜN VE SAATTE 4. CELSE AÇILDI: Taraf vekilleri ile sanıklar hazır açık
duruşmaya devam olundu.
Katılan vekili Mine Gül yetki belgesini
verdi alındı dosyasına konuldu. Katılan vekili, dilekçe verdi, okundu,
mevcut
belge, proje vs. tamamının yükleniciye karşı açılan Asliye Ticaret
Mahkemesindeki davada olduğunun belirtildiği görüldü.
Sanık Cevdet Bilgili vekili Av. Üstün Savunman’ın duruşma arasında verdiği
yazılı savunma dilekçesi ile iki inşaat mühendisi ile bir mimar tarafından
imzaları altında düzenlenen 13.09.2006 tarihli görüşün dosyaya konulduğu görüldü
okundu.
Belediye İmar Müdürlüğünün Cevdet Bilgili müdafiinin yazısına cevaben verdiği
yazının mahkememize gönderilen örneği olduğu anlaşılan yazısının dosyaya
konulmuş olduğu görüldü.
Katılan vekili eski iddialarımızı tekrar ederiz dedi.
C.
Savcısı esas hakkındaki görüşünde : Biz esas hakkındaki görüşümüzü daha önce
bildirmiştik, ancak, dosyanın karara çıkmaması üzerine tekrar dosyayı inceledik.
Mevzuat çerçevesinde değerlendirmelerimizi, yeni bir görüşümüzle tekrar
bildirmek istiyoruz. Görüşümüzde sanık Cevdet Bilgili’ye atılı suç bakımından
yaptığımız nitelemede bir değişiklik olmadığını düşünüyoruz. Ancak bunun
eylemine katıldığı iddia edilen sanık çelik Ölçüm’ün bilirkişilikle
görevlendirilmemiş olması dikkate alındığından diğer sanığın eylemine
katıldığının kanıtlanamadığını düşünüyoruz.
Bu
nedenlerle,
Sanık Cevdet Bilgili’nin rüşvet almak suçunu işlediği iddia edilmiş ve bu
sanığın Ali Malcı’nın yaptırdığı tespit davasında Sulh Hukuk Mahkemesince iki
arkadaşı ile birlikte bilirkişi olarak atandığı, sanığın mahkeme heyeti ile olay
mahalline gittiği, bunun dışında da inceleme yapacağız ve göreceğiz diye ayarıca
gittiği, ancak bir süre sonra yanında kendi eylemine iştirak suçundan kamu
davası açılan sanık Çelik Ölçüm’ü alarak Ali’ye gidip işlerin kapasiteli
olduğunu, raporlarını verebilmesi için yanındaki şahsa 15.000 YTL verilmesini
söylediği, müdahilin bunu kabul etmekle birlikte durumu avukatına sorup yasal
olmadığını öğrenince onun yönlendirmesi ile mahkemeye başvurduğu, mahkemenin de
kendisi bilgisi dışında dosyayla ilgisi olmayan söz konusu 15.000 YTL’nin
alınmak istendiğini C.Savcılığına ihbar ettiği, yapılan görevlendirme ile
istenilen paranın bir kısmını almak için gelen sanıkların suç tarihinde 3.000
YTL ile yakalandıkları anlaşılmış ve bu olayda Cevdet Bilgili’nin tespit
dosyasında bilirkişi olarak atandığı ve bu sıfatı nedeni ile istediği paranın
rüşvet olduğu anlaşıldığından sanığa atılı rüşvet alma suçunun kanıtlandığını
düşünüyoruz zira sanığın mahkemenin bilgisi dışında bir para istediği, rapor
verebilmesi için başka hususların araştırılması gerekiyorsa bunların ikmalini
mahkemeden isteyebileceği, kendisinin de görevi gereği bilmesi gerekmektedir.
Sanık Çelik Ölçüm’ün ise diğer sanığın kendisine verdiği işi yapmak için onunla
birlikte hareket ettiği ve sanık Cevdet Bilgili’nin para isterken yanında
bulunduğu anlaşılmış, ancak, kendisinin her hangi bir memurluk ve bilirkişi
sıfatı bulunmadığı anlaşıldığından atılı rüşvet suçu kanıtlanamadığından
beraatine,
Bu
nedenlerle,
1.
Sanık Cevdet Bilgili’nin eylemine uyan TCK 252/1 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına,
2.
Sanık Çelik Ölçüm’ün atılı suçu işlediği kanıtlanamadığından beraatine karar
verilmesi mütalaa olunur dedi.
SORU 9
: CUMHURİYET SAVCISININ GÖRÜŞ DEĞİŞTİRMESİNDE, SANIK CEVDET MÜDAFİİNİN DOSYAYA
VERDİĞİ DELİLLERİN BİR ETKİSİ OLABİLİR Mİ, YOKSA, SAVCI İNCELEMESİNDE GÖRDÜĞÜ
BİR HATAYI MI DÜZELTMİŞTİR ?
Her iki
durum da olasıdır. Ancak, bir önceki oturumda, “araştırılacak
başka bir husus olsa veya şüpheli bir konu olsaydı görüş bildirmememiz mümkün
değil idi” şeklinde görüş bildiren ve bu oturum görüşünü temelden değiştiren
Savcı’nın müdafiinin verdiği kanıtlardan etkilenmesi olasılığı diğerine göre
üstün görünmektedir. Ama, bu açıklamalar hukuki değil, iki olasılık üzerine
açıklamalardır.
Sanık
Cevdet Bilgili vekili söz aldı : müdahil Ali Malcı inşaatların yapımını üstlenen
önceki müteahhit aleyhine Ticaret Mahkemesine dava açmıştır. Bu dosya Ticaret
Mahkemesinin 2006/16 esasında kayıtlı bulunmaktadır. Ali Malcı isteklerinin
kanıtı olarak sanık Cevdet Bilgili’nin ve diğer bilirkişilerin düzenledikleri
tespit dosyasındaki tüm raporları duruşmada kanıt olarak vermiş ve bu husus
tutanağı geçmiştir. Biz bunun getirtilerek tespitini talep ediyoruz.
Ayrıca,
müdahilin dilekçesindeki açıklama doğru değildir,
çünkü,
inşaatlarla ilgili herhangi onaylı bir projenin olmadığı, Belediye İmar
Müdürlüğünün yazısı ile açıklanmış ve kanıtlanmıştır. Yüksek Mahkeme müdahile bu
durumu açıklatmalıdır.
İddianamede sanık Çelik’in müvekkilimle birlikte hareket ettikleri ileri
sürülerek dava açılmıştı. C.Savcısı bu oturumda görüşünü kısmen değiştirdi,
Çelik Ölçüm’ün beraatini istedi, buna göre biz de yeniden savunma
hazırlayabilmek için süre istiyoruz dedi.
Katılan vekili Asliye Ticaret Mahkemesindeki dosyayı bilmiyorum dedi.
C. Savcısı : Sanık Cevdet Bilgili vekilinin
taleplerinin dosyaya subut yönünden bir katkı sağlamayacağını düşünüyoruz, zira
olayımız rüşvet olup sanık Cevdet’in mahkemenin öngörmediği, mahkemenin takdir
ettiği bir ücretin dışında, mahkemenin bilgisi haricinde rapor verebilmek için
bir ücret talep ettiği iddia edilmekte olup, daha sonra verilen raporların ve
gelişen olayların bu suçun niteliği değiştirmeyeceği düşüncesinde olduğumuzdan
istemlerin reddini talep ederiz dedi.
Dosya
incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ İSTEM GİBİ:
1. Sanık Cevdet Bilgili vekiline Asliye
Ticaret Mahkemesinin 2006/16 esas sayılı dosyasına katılan Ali tarafından
sunulan Cevdet Bilgili ve diğer bilirkişilerin düzenledikleri bilirkişi
raporunun bir örneğini alması, ve bu raporun sunulduğu duruşma tutanağının bir
örneğini alması için kendisine yetki verilmesine, Sanık vekiline bunları alıp
duruşma gününden önce bir hafta önce mahkeme dosyasına sunmasına,
2.
Sanık Cevdet Bilgili vekilinin 15.09.2007 tarihli dilekçesinde ileri sürdüğü
soruşturmanın genişletilmesi istekleri dosya kapsamına göre yerinde
bulunmadığından reddine.
3.
Sanık Cevdet Bilgili vekiline savunmalarını hazırlaması için yine duruşma
gününden önce bir hafta evvel vermesine süre verilmesine.
Bu
sebeplerle duruşmanın 20.10.2006 saat 09.10’a bırakılmasına oybirliği ile karar
verildi.
Başkan Üye
Üye Katip
0123456
0178933 0289911 0826124
-
Sanık Cevdet Bilgili müdafii iki oturum arasında esas
hakkında savunmasını yazılı olarak vermiştir. Bu savunma daha sonra ele
alınacaktır.
T.C. SİNCAN Duruşma Tarihi:
20/10/2006
AĞIR CEZA MAHKEMESİ Oturum no: 5
sayfa no:1
DURUŞMA TUTANAĞI
Esas No : 2006/00666
Başkan : MEHMET HÜKÜM
- 0123456
Üye : SELİM KARAR -
0178933
Üye : NEVİN UYMAZ -
0289911
Cumhuriyet Savcısı : OSMAN SAVCI - 0211999
Katip : HÜLYA YAZICI -
0826124
BELLİ GÜN VE SAATTE CELSE AÇILDI: Sanıklar ile katılan
vekili ile sanıklar vekilleri hazır açık duruşmaya devam olundu.
Sanık Cevdet Bilgili vekilinin duruşma arasında
verdiği yazılı savunma dilekçesi, 18.10.2006 tarihli dilekçesi ve dilekçe ekinde
Hukuk Mahkemesine sunulan bilirkişi raporu ile Asliye Ticaret mahkemesi duruşma
tutanağı örneği ekleri okundu.
Sanık Cevdet Bilgili vekili dilekçemizi aynen
tekrar ederiz dedi.
C. Savcısı : Dosyaya geçici olarak çıktığımızdan
inceleyemedik, o yüzden önceki verilen esas hakkındaki görüşe katılıp
katılmayacağımız hususunda beyanda bulunacak durumda değiliz dedi.
Dosya incelendi,
G.D.İSTEK GİBİ:
1- İddia makamında değişiklik
sebebi ile esas hakkındaki görüşünü hazırlaması için yeniden C.Savcılığına
gönderilmesine,
Bu sebeplerle duruşmanın 16.11.2006 günü saat 10.00
a bırakılmasına oy birliği ile karar verildi.
Başkan Üye
Üye Katip
0123456
0178933 0289911 0826124
-
CEVDET BİLGİLİ MÜDAFİİNİN
DİLEKÇESİ
-
BELEDİYE İMAR MÜDÜRLÜĞÜNÜN
YAZISI
“Sayın
Üstün Savunman
Adres
İLGİ : … tarih .. sayılı
dilekçeniz.
İlgi dilekçenizde İmarın ..
ada .. parselinde bulunan Ali Malcı’ya ait inşaat Ruhsatının, Temel Vizesinin,
Onaylı Projelerinin, Hafriyat Planı ve yol kotlarının olup olmadığının savunma
kanıtı olmak ve değerlendirilmek üzere tarafınıza bildirilmesini
istemektesiniz.
Belediyemiz arşivinde
yapılan incelemede, söz konusu Ali Malcı inşaatlarına kaçak ve ruhsatsız olarak
başlandığı, bu
nedenle 3194 sayılı İmar Kanununun 32. ve 42. maddeleri uyarınca .. tarih ..
sayılı Tespit Zaptı düzenlenerek inşaatların mühürlendiği, ayni fiilin devam
etmesinden dolayı …. 2005 / … 2005 tarih .. sayılı tespit zaptı tanzim edildiği,
…. 2005 / … 2005 tarih .. sayılı Encümen kararları ile söz konusu inşaatlar
hakkında para ve yıkım cezalarının hükmedildiği, tarafınızdan sorulan hiçbir
belgeye işlem dosyasında rastlanılmadığı hususunu bilgilerinize rica ederim.
Adı soyadı
İnşat Mühendisi
Başkan Yardımcısı
·
ÜÇ KİŞİLİK
TEKNİK KURUL RAPORU
Konunun
somut olarak anlaşılması amacıyla, teknik kurul raporundan bazı kısımların bilgi
olarak verilmesi uygun görülmüştür.
·
TEKNİK MÜŞAVİRLERİN “TEKNİK RAPORLARINDA” CEVDET BİLGİLİ’NİN
TESBİT BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNİN NE OLDUĞUNA İLİŞKİN AÇIKLAMALARI
Tarihsiz Üç Uzmanın Teknik
Görüşü’ne göre, “Tesbit dilekçesi talebinde yer alan hususlar : Ali Malcı
tarafından İnşaat Mühendisi Çelik Ölçüm’e yaptırılmış bulunan röleve şekil ve
ölçüleriyle birlikte kübaj hesapları esas alınarak ;
Cevdet Bilgili
tarafından hazırlanmış olan Bilirkişi Raporunda yer alan hususlar aşağıda
sıralanmıştır ;
A) Mevcut
imalatlar,
B) Eksik
imalatlar,
C) Ayıplı
imalatlar,
D) Eksik
imalatların parasal tutarı,
E) Binaların
fiziksel gerçekleştirme oranı,
F) Yapılan
imalatların değerlendirilmesi ”.
-
TEKNİK MÜŞAVİRLERİN TEKNİK RAPORLARINDA SANIK ÇELİK ÖLÇÜM’ÜN YAPMIŞ OLDUĞU
İŞİN NE
OLDUĞUNA
İLİŞKİN AÇIKLAMALARI
İlk Teknik Rapor’a göre,
“a) Teknik eleman Çelik Ölçüm’ün yaptığı işler / Ali Malcı’yla anlaşmış bulunan
teknik eleman (İnşaat Mühendisi) Çelik Ölçüm projesiz yapılmış olan bina
imalatlarının Fen ve sanat kaidelerine göre mahallinde imalat röleve ve
ataşmanlarını çıkartmış ve bu ataşman ve rölevelere görede Bayındırlık Genel
Teknik Şartnamesine göre keşif ve metrajları hazırlamıştır. / Yapılan bu işlem
Teknik bir hizmet olup Bayındırlık Genel Teknik Şartnamesinde de Tarifi olduğu
üzere Ataşman niteliğindedir”.
Tarihsiz Üç Uzmanın Teknik
Görüşü’ne göre, “Dosya incelendiğinde ; / İnşaat Mühendisi Çelik Ölçüm’e (Ali
tarafından) yaptırılmış bulunan işler ; Toprak hafriyat plankotesi ve kazı
işleri ve tatbikat Projesi bulunmayan inşaatta, imalatların Fen ve sanat
kaidelerine göre, mahallinde yapılmış bulunan ölçülerle / a- Nivelman, b-
ataşmanlar / olduğu tesbit edilmiştir. / Bu çalışmalar ise Bilirkişi rapor
çalışmaları dışında kalmakta olup Bilirkişinin görevleri arasında yer
almamaktadır. / Bilirkişinin bitmiş binalarda, şu andaki zemin altındaki ve
temeldeki toprak hafriyat miktarını hesaplayarak bilirkişi raporunda yer
almasına maddeten olanak yoktur. Zira Bilirkişi Raporunun hazırlanabilmesi
içinde, BİGŞ de açık olarak yer aldığı üzere Ataşman ve Röleve bilgilerine kesin
olarak ihtiyaç vardır”.
·
TEKNİK MÜŞAVİRLERİN TEKNİK RAPORLARINDA SANIK ÇELİK ÖLÇÜM’ÜN
ALİ MALCI’YA YAPMIŞ OLDUĞU İŞİN BİLİRKİŞİLİK GÖREVİ DIŞINDA OLDUĞUNA İLİŞKİN
AÇIKLAMALARI
İlk Teknik Rapor’a göre,
“Teknik olarak bu iki işlem birbirinden kesinlikle ayrı olup ; Bilirkişi Cevdet
Bilgili’nin bilirkişilik raporunu (İnşaat işleri ile ilgili) hazırlayabilmesi
için Çelik Ölçüm’ün Ali’ye hazırladığı ataşman, keşiflere ve çalışmalara
ihtiyacı vardır”.
Tarihsiz Üç Uzmanın Teknik
Görüşü’ne göre, “Yukarıda ayrı ayrı sıralanmış bulunan, her iki çalışma
karşılaştırıldığında ; Ali Malcı tarafından İnşaat Mühendisi Çelik Ölçüm’e
yaptırılmış bulunan çalışmanın, dosyaya sunulması gereken mevcut 2 blok 24
daireyi kapsayan % 85’i bitirilmiş binaların toprak altında kalan, temel altı
ile ilgili toprak hafriyatı ile ilgili kübaj hesapları ve beton, demir metrajı
ile ilgili olduğu,
Halbuki ; Bilirkişi Cevdet
Bilgili’nin Mahkemeye verdiği raporunda ise, Ali Çelik Ölçüm’e hazırlatılmış
olan ve eksik belgeler yerine geçen verilere dayanılarak, tesbit talebinde yer
alan hususları kapsamaktadır”.
Tarihsiz Üç Uzmanın Teknik
Görüşü’ne göre, “Yukarıda açıklandığı üzere, eksik belge ve bilgiler nedeniyle
tesbit talebinde bulunan Ali Malcı tarafından, İnşaat Mühendisi Çelik Ölçüm’e
yaptırılmış bulunan çalışma ile, Bilirkişi Cevdet Bilgili’nin Raporuyla ilgili
yaptığı çalışma ayrı ayrı işlevleri yerine getirmektedir.
Raporda yer alan gerek
fiyatlandırma ve gerekse hesapların tamamının Bilirkişi Vefa Çetin tarafından
yapılmış olduğu tesbit edilmiştir.
Çelik Ölçüm’ün çalışması
ise yalnızca Ali’nin, mevcut 2 blok 24 daireyi kapsayan % 85 imalatı bitirilmiş
inşaatların fiziki doküman eksikliklerini kapsamaktadır.
SONUÇ OLARAK HER İKİ
ÇALIŞMANIN TEKNİK OLARAK BİRBİRİNE KARIŞTIRILMAMASI GEREKMEKTEDİR”.
·
TEKNİK MÜŞAVİRLER TEKNİK RAPORLARINDA SANIK ÇELİK ÖLÇÜM’ÜN
ALİ’YE YAPMIŞ OLDUĞU İŞİN BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNİN YAPILMASININ “ÖN ŞARTI”
OLDUĞUNA İLİŞKİN AÇIKLAMALARI
İlk Teknik Rapor’a göre,
“Görülüyor ki her iki çalışma ayrı nitelikte bulunmaktadır. Kooperatif
tarafından görevlendirilmiş olan Teknik eleman Çelik ÖLÇÜM tarafından verilmiş
olan teknik hizmet olmadan (Röleve ve Ataşmanlar) olmadan bilirkişi raporunun
tanzim edilmesi mümkün değildir”.
Gerçekten, Tarihsiz Üç
Uzmanın Teknik Görüşü’ne göre, “Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesine göre,
yukarıda 4. madde de sıralanmış bulunan hususlar, talep dilekçesi ekinde
bulunmadığı gibi daha önceden dosyada yer almadığından, tesbit talebinde bulunan
Ali tarafından İnşaat Mühendisi Çelik Ölçüm’e yaptırılmış olduğu, dosya
içerisindeki, Çelik Ölçüm’ün el yazısıyla hesaplanmış bulunan sayfalardan ve
yine el ile çizilmiş bunlara esas Nivelman kot ve ölçülerinden tesbit
edilmiştir”.
·
TEKNİK MÜŞAVİRLERİN TEKNİK RAPORLARINDA CEVDET BİLGİLİ’NİN
BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNİ YAPABİLMESİNİN ALİ’NİN SAĞLAMAK ZORUNDA OLDUĞU PROJELERİN
VE DİĞER TEKNİK BELGE VE BİLGİLERİN NE OLDUĞUNA İLİŞKİN AÇIKLAMALARI
Tarihsiz Üç Uzmanın Teknik
Görüşü’ne göre, “Tesbit dilekçesinde ki talep için (2 blok 24dairelik) bir
sitede : öncelikle toprak hafriyatı ile ilgili maliyet hesaplarının
çıkartılması, arazinin kotlarının belirlenmesi, harita ve rölevelerinin dosya
ekinde yer alması gerekmektedir. Aksi takdirde tesbit talebinde yer alan
binaların maliyetlerinin temel ve saha hafriyat miktarları belli olmadan,
talebin karşılanması mümkün değildir”.
“İnşaatı uzun yıllar devam
etmiş olan ve toprak altında kalmış bulunan toprak hafriyatı ile ilgili, 24
dairelik sitede yıllara göre yapılmış olan ödemelerle ilgili hakediş
raporlarının ve bunlara esas alınacak, yeşil defter, ataşman ve rölevelerin,
mimari ve betonarme projelerinin bilirkişilere verilmesi gerekmektedir. Bütün bu
dökümanların temini, hasımsız olan tesbitte, tesbiti isteyene ait olduğu bir
gerçektir. Ayrıca Kaba inşaatta kullanılmış bulunan betonla ilgili, çimento ve
agrega miktarlarının tesbit edilebilmesi için, metraj ve keşiflerinin
çıkartılması işi uzun bir çalışmayı gerektireceğinden böyle bir çalışmanın
herhangi bir doküman olmadan, bilirkişi tarafından yapılmasına maddeten imkan
yoktur. Bilirkişilik hizmeti teknik bilgi ve belgele(r)in mevcudiyetine
dayanılarak yerine getirilebilir”.
Tarihsiz Üç Uzmanın Teknik Görüşü’ne göre, “Bilirkişi tarafından, tatbikat
projeleri bulunmayan 2 bloktan müteşekkil 24 daireli bir sitenin tamamının %
85’e yakın bölümünün bitmiş olduğu binalarda yukarıdaki belgeler olmaksızın
toprak hafriyat hesaplarının çıkarılması mümkün değildir. / Bu nedenle Ataşman
niteliğini taşıyan mevcut geçmiş imalatlarla ilgili Kotları bulunmayan bir
inşaat işinde, tesbit raporu hazırlanabilmesi için tüm ölçüleri içeren nivelman
hesaplarıyla birlikte BİGŞ de yer alan Röleve mahiyetindeki çizim ve hesapların
ayrıca geçici hakediş raporlarına esas yeşil defterlerin bilirkişiye verilmesi
gerekmektedir”.
·
26.03.2007
DERS GÜNÜ NOTLARI :
Yargılama, 03.06.2006 ve 21.07.2006 günlü oturumlarda yapılan duruşmalarla son
aşama olan “karar” aşamasına gelmiştir.
21.07.2006 günlü oturumda, Mahkeme başkanı, katılan tarafın tanığı Emin
Doğrucu’nun dinlenmesinden sonra, “kovuşturmayı” kapatacağını, karar aşamasına
geçeceğini açıklamıştır.
-
CMK 2/1,f : “KOVUŞTURMA : İDDİANAMENİN KABULÜYLE
BAŞLAYIP, HÜKMÜN KESİNLEŞMESİNE KADAR OLAN EVREYİ, .. İFADE EDER”.
SORU 1
: KANUNUN TANIMINA GÖRE, KOVUŞTURMA, HANGİ AŞAMALARDAN OLUŞUR ?
Kanunun
tanımına göre, kovuşturma, iddianamenin kabulü ile kamu davasının başlamasından
kararla sona ermesine, İstinaf mahkemelerinin kurulması ve göreve başlamasından
sonra istinaf aşamasını ve temyiz aşamasını kapsar.
SORU 2
: TEMYİZ EDİLEN BİR CEZA KARARI NE ZAMAN KESİNLEŞİR ?
EV
ÖDEVİ SORUSUDUR.
Mahkeme
başkanı, soruşturmayı kapatmadan önce, doğru bir biçimde tarafları uyarmış,
onlara kovuşturmanın genişletilmesi istemleri olup olmadığını sormuştur ;
“Taraflardan ayrı ayrı kovuşturmanın
genişletilmesi istemleri olup olmadığı soruldu.
Yoktur dediler”
SORU 3
: KOVUŞTURMANIN GENİŞLETİLMESİ İSTEMİ NEYİ İFADE EDER ?
Yeni
delil gösterilmesini, tarafın elindeki delili vermesini veya başka yerde bulunan
delilin getirilmesini ifade eder.
Mahkeme
başkanı, karardan önce, kanuni sırasına göre taraflara son sözleri için söz
vermiştir (CMK 216/1). Katılan vekili esas hakkında iddiasını ve Cumhuriyet
savcısı esas hakkında görüşünü bildirmiştir. Sanıklar müdafileri ise, esas
hakkında savunmalarını yazılı olarak yapmak için süre isteminde bulunmuşlardır.
Mahkeme, müdafilerin bu istemini uygun bulmuş ve savunmaların hazırlanması için
süre verilmesini karara bağlamıştır :
“G.D.
İSTEK GİBİ
1-
Sanık vekillerine yazılı savunmada bulunmaları için süre verilmesine,
Bu
sebeplerle duruşmanın 10.09.2006 saat 10.00’a bırakılmasına oy birliği ile karar
verildi”.
SORU 4
: OLAYDA, KATILAN VEKİLİ İLE CUMHURİYET SAVCISI ESAS HAKKINDA GÖRÜŞLERİNİ
AÇIKLADIKLARINA GÖRE, MÜDAFİLERİN YAZILI SAVUNMA İÇİN SÜRE İSTEMLERİ YERİNDE BİR
İSTEM MİDİR, YOKSA, DAVAYI UZATMATA YÖNELİK HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI
NİTELİĞİNDE BİR İSTEM MİDİR ?
Mahkeme
doğru bir uygulama yapmış, savunmanın eksiksiz, tam ve gereği gibi yapılması
için savunmaya süre tanımıştır. Yargıtay’ın savunmanın tam olarak sağlanmasına
ilişkin görüşü kökleşmiştir. Örneğin,
“Sanığın son oturuma girmeden mazeret dilekçesi vererek savunma için duruşmanın
saat 11’e bırakılmasını veya kısa bir mühlet verilmesini istediği halde CMUK.
nun 251. maddesi gereğince bu talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar
verilmeden savunma hakkı kısıtlanarak hüküm tesisi yasaya aykırıdır”
Bu aşamada, sanık Cevdet Bilgili’nin müdafi 23.07.2006 tarihinde istifa etmiş,
davadan çekilmiş, durumu Cevdet Bilgili’ye usulüne uygun bildirmiş, imzası
karşılığı dosyasını kendisine vermiştir.
Cevdet Bilgili, 03.09.2006 tarihinde, bir arkadaşının tavsiyesi ile Av. Üstün
Savunma’ya başvurmuştur. Av. (A) dosyayı incelemiş, bu aşamada savunmayı
üstlenmiştir. Av Üstün Savunma, bir yandan dilekçesini hazırlarken, diğer
yandan, her iki sanığın yaptığı işin niteliğinin, iki işin birbiriyle olan
ilgisinin, bu bağlamda, Çelik’in yaptığı işin bilirkişilik görevine konu işin
kapsamı içinde, yani iki işin farklı işler olup olmadığının belirlenmesi için,
uzman bir kişi olan Mimar Adnan Proje’ye yazılı olarak başvurmuş
,
Çelik’in yaptığı çalışmaya ait teknik belge ile bilirkişi Cevdet Bilgili’nin
tespit raporunu vermiş, ücreti karşılığı yazılı görüşünü istemiştir. Mimar Adnan
Proje, üç sayfadan oluşan 06.09.2006 tarihli yazılı görüşünü vermiştir.
Av. Üstün Savunma, duruşmadan iki gün önce, 08.09.2006 tarihli dilekçesi ve
ekinde Mimar Adnan Proje’nin 06.09.2006 tarihli yazılı görüşüyle, kovuşturmanın
genişletilmesi istemiyle birlikte dava hakkında açıklamada bulunmuştur.
Görüldüğü üzere, Av. Üstün Savunma, dilekçesi ve eki teknik görüşle, veriliş
tarihi ve içeriği itibariyle, üç ayrı işlevin yerine getirilmesini amaçlamıştır
:
Birinci işlev : Cevdet Bilgili’nin yeni müdafisi, 03.09.2006 tarihinde,
yani duruşmadan tam bir hafta önce aldığı bir işle ilgili çalışmasını yapmıştır.
Müdafi, dilekçesini, duruşmadan iki gün önce mahkemeye vermiştir.
SORU 5 : MÜDAFİ DİLEKÇESİNİ DURUŞMADA VEREMEZ Mİ ?
Verebilir.
SORU 6 : MÜDAFİ DİLEKÇESİNİ NİYE İKİ GÜN ÖNCE VERMİŞTİR ?
Mahkemenin dilekçeyi daha iyi incelemesine olanak sağlamak için vermiştir.
SORU 7 : MAHKEMENİN DİLEKÇEYİ DAHA İYİ İNCELEMESİNE OLANAK SAĞLANMASININ CEZA
YARGILAMASI BAKIMINDAN KARŞILIĞI NE OLABİLİR ?
Mahkemenin savunmayı daha iyi takdirine olanak sağlanmasıdır.
SORU 8 : MÜDAFİNİN DİLEKÇEYİ DURUŞMADA VERMESİ İLE İKİ GÜN ÖNCE VERMESİNİN
MAHKEMENİN SAVUNMAYI TAKDİRİNE BİR ETKİSİ OLABİLİR Mİ ?
Olamaz. Mahkeme, her iki durumda da savunmayı incelemek ve gereği gibi takdir
etmekle görevlidir. Önemli olan, mahkemenin savunmanın hukuki değerini tam
olarak takdiridir. Mahkeme, gerekirse, bunun için duruşmayı ertelemelidir.
SORU 9 : MÜDAFİNİN DİLEKÇEYİ DURUŞMADA VERMESİ İLE İKİ GÜN ÖNCE VERMESİNİN
MAHKEMENİN SAVUNMAYI TAKDİRİNE BİR ETKİSİ YOKSA, DURUŞMADA VERMENİN NE SAKINCASI
VARDIR ?
Mahkeme, duruşmada verilen bir savunmayı, a) duruşmada incelemek suretiyle
takdir edebilir, b) duruşmaya kısa bir ara vermek suretiyle takdir edebilir, c)
duruşmayı ertelemek suretiyle takdir edebilir. Hukuki bir nitelik taşımamakla
birlikte, uygulamadan edinilen deneylere göre, ilkinde savunmanın reddi kabulüne
göre yüksek bir olasılıktır. İkincisinde, red olasılığı ilkine göre biraz
azalır. Üçüncüsünde savunmanın kabulü veya reddi olasılığı eşittir.
Öte yandan, sanığın müdafi değiştirmesi kendi sorunudur. Mahkeme, sanığa ve
müdafiine, savunmasını hazırlaması için yeterli süreyi vermiştir. Mahkeme,
duruşmada verilen bir savunma dilekçesini, sanığın ve müdafiinin kararı
erteletme, davayı uzatmaya çalışma olarak algılayabilir. Böyle bir algılama,
savunmanın ciddiye alınmasını engeller.
İkinci işlev : Müdafi, hukuki gerekçesini göstermek, bir Mimar’ın
konuya ilişkin yazılı görüşünü almak, yani teknik kişinin yazılı görüşüne
dayanmak suretiyle, kovuşturmanın genişletilmesi isteminde bulunmuş, sanık
Çelik’in yaptığı işin bilirkişinin görevinin kapsamı dışında olup olmadığının
teknik bir konu olması nedeniyle bilirkişi aracılığıyla incelenmesi isteminde
bulunmuştur.
Av. Üstün Savunma, dilekçesinin “Kovuşturmanın Genişletilmesi İstemi”
başlığı altında, özetle,
Yüksek
Mahkeme, öncelikle, sanık Çelik’in Ali Malcı’ya yapmış olduğu işin, Cevdet
Bilgili’nin bilirkişilik görevinin kapsamı dışında olup olmadığını belirlemekle
görevlidir,
Cevdet
Bilgili’ye verilen bilirkişilik görevinin içinde sanık Çelik’in yapmış olduğu
işin olup olmadığının belirlenmesi işi, “teknik” (fen) iştir, hukuki bir iş
değildir,
Bu
nedenle, Yüksek Mahkeme, her şeyden önce, “bilirkişi” aracılığı ile bu konuyu
belirlemelidir,
gerekçesiyle, diğer sanığın yaptığı işin müvekkilinin bilirkişilik
görevine girip girmediği “teknik” işinin, uzman teknik bilirkişi aracılığıyla
tespit ettirilmesi isteminde bulunmuştur.
Müdafi, karar aşamasında görev aldığı bir davada, kendisine göre
davayı önemli ölçüde sanıktan yana değiştirtecek bir delil (teknik kişinin /
mimarın yazılı görüşü) vermiştir. Müdafi, bu delili ile, savunma açısından maddi
gerçeği ortaya koymaya çalışmış, bunu yaparken, delili ile ispat edilmek
istenilen olayın karara etkisi olduğunu göstermiştir
(CMK
206/2,b).
Müdafi,
bu delili vermekle yetinmemiş, bu delili aracılığı ile, mahkemeyi, yargılamada
yapılmayan isteme konu hukuki tartışmanın bilirkişi aracılığıyla yapmaya
zorlayan bir istemde bulunmuştur
(CMK
63).
SORU 10 : OLAYDA OLDUĞU GİBİ KARAR AŞAMASINDA YENİDEN KOVUŞTURMANIN
GENİŞLETİLMESİ İSTEMİNDE BULUNMAK MÜMKÜN MÜDÜR ?
Mümkündür. Önemli olan maddi gerçeğin araştırılmasıdır. Bu bağlamda,
soruşturmanın genişletilmesi istemi, CMK 206’daki delilin reddini gerektiren bir
durum söz konusu olmadıkça, sadece geç bildirilmiş olması nedeniyle reddedilemez
(CMK 207).
Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bir kararında, “Oysa, hüküm kesinleşinceye
kadar inceleme imkanı bulunan delillerin ele alınıp değerlendirilmesine engel
teşkil edecek bir hukuk kuralı yoktur. Tersine bu gibi hallerde ceza sorumluluğu
esaslarına uygun bir hüküm kurulabilmesi ve adaletin tam olarak gerçekleşmesi
için, öne sürülen bütün delil ve belgelerin tartışılması zorunludur”
denilmektedir.
-
CMK
206/2 : “ORTAYA KONULMASI İSTENİLEN BİR DELİL AŞAĞIDA YAZILI HALLERDE
REDDOLUNUR :
A)
DELİL, KANUNA AYKIRI OLARAK ELDE EDİLMİŞSE,
B)
DELİL İLE İSPAT EDİLMEK İSTENİLEN OLAYIN KARARA ETKİSİ YOKSA,
C)
İSTEM, SADECE DAVAYI UZATMAK MAKSADIYLA YAPILMIŞSA”.
CMK 207 : “DELİLİN ORTAYA KONULMASI İSTEMİ, BUNUN VEYA İSPAT EDİLMEK İSTENEN
OLAYIN GEÇ BİLDİRİLMİŞ OLMASI NEDENİYLE REDDEDİLEMEZ”.
SORU 11 : MÜDAFİNİN DİLEKÇESİ EKİNDE VERDİĞİ MİMARIN YAZILI GÖRÜŞÜNÜN CEZA
YARGILAMASI HUKUKUNDA NİTELİĞİ NEDİR ?
Delil veya delilin değerlendirilmesi aracı gibi teknik tartışmalara
girilmeksizin, uzman kişinin yazılı görüşü
,
bilirkişi görüşü gibi savunma delilidir (CMK 177,178,179, 68/3). Beyan delili
içinde, sanık ve tanık beyanı dışında kalan uzman kişinin beyanıdır.
SORU 12 : UZMAN KİŞİNİN NİTELİĞİ NEDİR ?
Tarafın bilirkişisidir
.
CMK 179/1’de açık olarak tarafın doğrudan doğruya davet ettireceği veya duruşma
sırasında getireceği bilirkişiden söz etmektedir.
-
CMK
179 : (1) SANIK, DOĞRUDAN DOĞRUYA DAVET ETTİRECEĞİ VEYA DURUŞMA SIRASINDA
GETİRECEĞİ BİLİRKİŞİ VE TANIKLARIN AD VE ADRESLERİNİ CUMHURİYET SAVCISINA
MAKUL SÜRE İÇİNDE BİLDİRİR.
(2) CUMHURİYET SAVCISI DA, İDDİANAMEDE GÖSTERİLEN VEYA SANIĞIN İSTEMİ ÜZERİNE
DAVET EDİLEN TANIK VE BİLİRKİŞİLER DIŞINDA GEREK MAHKEME BAŞKANI VEYA HAKİM
KARARIYLA, GEREK KENDİLİĞİNDEN BAŞKA KİMSELERİ DAVET ETTİRECEK İSE BUNLARIN AD
VE ADRESLERİNİ SANIĞA YİNE MAKUL SÜRE İÇİNDE BİLDİRİR”
Üçüncü
işlev : Müdafi,
uzman
kişinin yazılı görüşünü savunma kanıtı olarak vermek, kovuşturmanın
genişletilmesi istemi yoluyla bilirkişi incelemesi yapılması isteminde
bulunmakla yetinmemiş, sanığı savunmasız bırakmamak amacıyla, mevcut delil
durumuna göre “dava hakkında açıklama” başlığı altında yazılı savunmasını da
vermiştir.
SORU 13 : MÜDAFİNİN DİLEKÇESİNDE ESAS HAKKINDA SAVUNMA YERİNE, “DAVA HAKKINDA
AÇIKLAMA” DEYİMİNİ KULLANMASI BİLİNÇLİ BİR KULLANMA MIDIR, YOKSA, GELİŞİGÜZEL
YAPILMIŞ BİR İFADE MİDİR ?
Bilinçli kullanılan bir ifadedir. Çünkü, müdafi, karar aşamasında, uzman kişinin
yazılı görüşünü savunma kanıtı olarak vermiş + bilirkişi isteminde bulunmuştur.
Müdafi, bu iki ayrı kanıtıyla kovuşturmanın genişletilmesi isteminde
bulunmuştur. Mahkeme, müdafiinin verdiği yazılı kanıt ile bilirkişi istemi
hakkında karar vermeden önce, tarafların görüşlerini alacaktır. Bu işlemle,
kovuşturma aşamasına dönülmüş olunacaktır. Dolaysıyla, müdafiinin, esas hakkında
savunma yerine dava hakkında açıklama deyimini kullanması doğrudur.
SORU 14 : MÜDAFİNİN, TALEBİNİN REDDİ HALİNDE, SAVUNMA İÇİN YENİDEN SÜRE İSTEMESİ
DOĞRU MUDUR VEYA MAHKEMENİN SÜRE VERMEMESİ SAVUNMA HAKKININ KISITLANMASI
SAYILABİLİR Mİ ?
Hayır. Olayda, sanığa, savunması için 21.07.2006 tarihinde süre verilmiştir.
10.09.2006 tarihine kadar bu süre savunmanın hazırlanması için gereğinden uzun
bir süredir. Müdafinin yeni süre istemi, hakkın kötüye kullanılmasıdır.
SORU 15 : MAHKEMENİN, KOVUŞTURMANIN GENİŞLETİLMESİ İSTEMİNİ REDDİNDEN SONRA,
MÜDAFİNİN DAVA HAKKINDA AÇIKLAMASINI ESAS HAKKINDA SAVUNMA OLARAK NİTELEMESİ
MÜMKÜN MÜDÜR ?
Mümkündür. Fiilin, maddi olguların hukuki nitelendirilmesi ve savunmanın takdiri
mahkemeye aittir.
Müdafi,
dava hakkında açıklamasında,
a)
Olayda, sanıklar arasında iştirak iradesi ve buna dayalı olarak iştirak ilişkisi
mevcut bulunmamaktadır. Oluşa ve mevcut kanıtlara göre de böyle bir iştirak
fiili ile iradesinin olması da mümkün değildir.
Bu
demektir ki, sanık Çelik’in fiili ayrı ve bağımsız bir fiil, Cevdet
Bilgili’nin fiili ayrı ve bağımsız bir fiildir.
Sanık
Çelik’in ayrı ve bağımsız olan fiili, ticari bir iştir ve herhangi bir suçun
konusunu oluşturmaz.
Çelik’in
yapacağı iş, nivo adlı bir aletle yapılmakta, bu alet de Çelik de bulunmaktadır.
Çelik’in ticari ilişki konusu fiili, herhangi bir suçu oluşturmaz. Bu
nedenle, olayda, müvekkilin rüşvet suçunu, diğer sanığın da rüşvete aracılık
suçunu işlemesi, “suçun maddi unsurunun” yokluğu nedeniyle söz konusu değildir.
b) Müvekkilin ayrı ve bağımsız fiili ise,
TCK 257/1’e aykırılık oluşturmaz. Cevdet Bilgili,
keşifte ve ayrıca diğer bilirkişilerle mahallinde gerekli incelemeleri yapmış,
bu suretle raporunu vermiştir.
Cevdet Bilgili,
Ali Malcı’nın sanık Çelik’e hazırlattığı teknik belge sonuçlarından yararlanmak
suretiyle tespit raporunu vermiştir. Bu tespit raporu, inşaatların mevcut
durumuna, işin tekniğine uygun bir rapordur. Yüksek Mahkeme, isterse, bu tespit
raporunun işe uygunluğunu, bilirkişi aracılığı ile tespit ettirebilir.
c)
Cevdet Bilgili’nin mahkemenin verdiği bilirkişilik görevinden ayrı ve bağımsız
“durumu mahkemeye bildirmeme” fiili, TCK 257/2’ye de aykırılık
oluşturmaz. Mahkeme, aksi görüşte ise, Cevdet Bilgili’nin ihmali harekete konu
fiili sadece TCK 257/2’ye aykırılık oluşturabilir.
ç) Dosyada mevcut delil durumu ve oluşa göre, halen birbirinden ayrı iki ihtimal
varlığını korumaktadır.
Bu
ihtimallerden ilki, katılan tarafın, “her iki sanığın birlikte gelip, raporun
hemen verilmesinin karşılığı olarak, 15.000 YTL paranın istenmesi” iddiasına
konu ihtimaldir. İkinci ihtimal ise, söz konusu paranın sanık Çelik’in
sözleşmeye dayalı olarak yapıp teslim ettiği işin bedelinin bir kısmının makbuz
karşılığı alınmasına savunmasına konu ihtimaldir.
İspat
yönünden bu iki ihtimal eş değerlidir. Ortada birinin diğerine tercih edilmesini
gerektiren bulgusal / olgusal / akılsal herhangi bir kanıt mevcut
bulunmamaktadır. Bir davada en azından iki ihtimal, teke indirilmediği sürece,
ortada göz önüne alınması gereken bir “şüphe” vardır. Mahkeme, müvekkilim
bakımından iki ihtimali teke indirmeden, cezalandırma kararı veremez, aksine,
“şüphe sanık lehine” kuralını uygulamak ve beraat kararı vermek zorundadır.
gerekçeleriyle, beraat, aksine, cezalandırma kararı verilecekse, sanık hakkında
lehe takdir ve indirim nedenlerinin uygulanması (TCK 62, 52, 51) isteminde
bulunmuştur.
T.C. SİNCAN Duruşma Tarihi:
10/09/2006
AĞIR CEZA MAHKEMESİ Oturum no: 3
sayfa no:1
DURUŞMA TUTANAĞI
Esas No : 2006/00666
Başkan : MEHMET HÜKÜM
- 0123456
Üye : SELİM KARAR -
0178933
Üye : NEVİN UYMAZ -
0289911
Cumhuriyet Savcısı : ALPER İDDİA -
0211983
Katip : HÜLYA YAZICI -
0826124
BELLİ GÜN VE SAATTE CELSE
AÇILDI: Taraf vekilleri ile sanıklar hazır açık duruşmaya devam olundu.
Sanık Cevdet vekilinin
08.09.2006 tarihli dilekçesini ve ekinde vekaletnamesini verdiği görüldü, sanık
Çelik vekilinin yazılı savunma dilekçesi ve ekinde Yargıtay karar örnekleri
okundu.
Katılan eski iddialarımızı
tekrar ederiz dedi.
C. Savcısı : Geçen
oturumdaki esas hakkındaki görüşümüzü tekrar ederiz, aynen tekrar ederiz dedi.
Sanık Cevdet Bilgili vekili
Av. Üstün Savunma’dan soruldu :
Duruşma
arasında verdiğimiz dilekçe iki aşamalıdır. Birinci aşamada soruşturmanın
genişletilmesi isteklerini bildirmiştik. Bu dilekçeyi aynen tekrar ediyoruz. Bu
konudaki isteklerimiz karara bağlanırsa gerekirse söz alacağız dedi ve ayrıca
soruşturmanın genişletilmesine yönelik olarak 10.09.2006 tarihli bir sayfa
dilekçe verdi alındı dosyasına konuldu.
Sanık Çelik Ölçüm
vekilinden esas hakkındaki savunmaları soruldu, yazılı savunmamızı aynen tekrar
ederiz, müvekkil yönünden rüşvet suçunun unsurları oluşmamıştır, para yapılan
hizmete karşılık alınmıştır, beraatini talep ediyoruz dedi.
C.
Savcısı :
Sanık
Cevdet vekilinin soruşturmanın genişletilmesine yönelik istemleri tarafımızca
değerlendirilmiştir. Bizce dosya subut buldu ve araştırılacak başka bir
husus kalmadığından görüşümüz bildirilmiştir. Sanık vekilinin istemleri dosyada
subut yönünden bir katkı sağlamayacağı zira araştırılacak başka bir husus
olsa veya şüpheli bir konu olsaydı görüş bildirmememiz mümkün değil idi bu
nedenle bizce yerinde olmayan istemlerin reddine karar verilmesini talep ederiz
dedi.
Dosya incelendi.
G.D. : Sanık Cevdet Bilgili
vekilinin duruşmada verdiği ve duruşma öncesinde verdiği 08.09.2006 tarihli
dilekçesinde kovuşturmanın genişletilmesine ilişkin istemler dosya kapsamına
dosyada mevcut kanıt durumuna olayın oluş biçimine göre yerinde bulunmadığından
reddine oybirliğiyle karar verildikten sonra açık duruşmaya devam olundu.
Sanık Çelik vekilinden esas
hakkındaki savunması soruldu, yazılı dilekçesini tekrar eder nitelikte sözlü
beyanlarda bulundu.
Dosya incelendi.
G.D. İstek gibi,
1- Dosyanın heyetçe incelemeye alınmasına,
bu sebeplerle duruşmanın
22.09.2006 saat
09.00’a bırakılmasına oy birliği ile karar verildi.
Başkan Üye
Üye Katip
0123456 0178933
0289911 0826124
SORU 16
: MAHKEMENİN SON KISIMDA USULİ BİR EKSİKLİĞİ SÖZ KONUSU MUDUR?
Evet.
Mahkeme, Cevdet Bilgili müdafiinin kovuşturmanın genişletilmesi isteminin reddi
kararından sonra, sanık Çelik müdafiine yeniden esas hakkında savunması için söz
vermiş, ama, Cevdet müdafiine bu hakkı tanımamıştır.
SORU
17 : BU USULİ EKSİKLİK ESASLI MIDIR ?
Evet. Cevdet müdafii, kovuşturmanın genişletilmesi istemiyle ilgili beyanında,
“Bu
konudaki isteklerimiz karara bağlanırsa gerekirse söz alacağız” demiştir.
Mahkeme, Cevdet müdafiine esas hakkında savunmasını yapması için söz vermemiş,
büyük bir ihtimalle unutmuştur. Ama, burada, savunma yaptırılmamıştır. Bu
esaslı usul yanlışıdır.
SORU 18
: MAHKEMENİN BU USULİ EKSİKLİĞİNE KARŞIN, CEVDET MÜDAFİİNİN ESAS HAKKINDA
SAVUNMA İÇİN SÖZ İSTEMİNDE BULUNMAMASI BİR EKSİKLİK DEĞİL MİDİR ?
Müdafi, dosya incelendi, gereği düşünüldü denilmeden, yani karara geçilmeden
önce söz alıp, bu durumu dile getirebilirdi. Ama, müdafiinin, bunu yapmaması bir
hata değildir. Müdafi, belki de mahkemenin böyle bir esaslı hata yapmasına, bu
durumu bir temyiz sebebi olarak kullanmak amacıyla ses çıkarmamış olabilir. Bu
durum, kamusal savunma makamının çeşitli yetki ve görevleri arasından
tartışılabilir. Ancak, burada asıl sorumlu, duruşmayı yöneten Mahkeme
başkanıdır.
SORU 19
: MAHKEMENİN BU DURUŞMADA YAPTIĞI BAŞKA BİR ESASLI USULİ HATA VAR MIDIR ?
Vardır. Sanıklara esas hakkında savunma için söz vermemiştir.
·
SANIK CEVDET
BİLGİLİ MÜDAFİİNİN 08.09.2006 TARİHLİ DİLEKÇESİ
SİNCAN AĞIR CEZA
MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
Dosya 2006/666 E.
Dilekçeyi veren :
Sanık Cevdet Bilgili
Avukatları
: Av. Üstün Savunma, …. -
Ankara
S u ç :
Rüşvet almak ve bu suça aracılık
İstem :
Soruşturmanın genişletilmesi istemi ve davaya ilişkin açıklamadır.
I. SORUŞTURMANIN
GENİŞLETİLMESİ İSTEMİ
YÜKSEK MAHKEME,
ÖNCELİKLE, SANIK ÇELİK’İN ALİ’YE YAPMIŞ OLDUĞU İŞİN, CEVDET BİLGİLİ’NİN
BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNİN KAPSAMI DIŞINDA OLUP OLMADIĞINI BELİRLEMEKLE GÖREVLİDİR.
CEVDET BİLGİLİ’YE VERİLEN
BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNİN İÇİNDE SANIK ÇELİK’İN YAPMIŞ OLDUĞU İŞİN OLUP OLMADIĞININ
BELİRLENMESİ İŞİ, “TEKNİK” (FEN) İŞTİR, HUKUKİ BİR İŞ DEĞİLDİR.
BU NEDENLE, YÜKSEK
MAHKEME, HER ŞEYDEN ÖNCE, “BİLİRKİŞİ” ARACILIĞI İLE BU KONUYU
BELİRLEMELİDİR.
1. TESBİT BİLİRKİŞİLİK
GÖREVİ, İNŞAATLARIN MALİYETLERİNİN HESAPLANMASIDIR.
Katılan
Ali Malcı, Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/… D. İş sayılı tespit dosyası ile, 2
blok 24 daireden oluşan inşaatların, a) inşaatlarda yapılan imalatların
maliyetlerinin, b) eksik kalan imalatların maliyetlerin hesaplanmasını
istemiştir. Mahkeme de, bilirkişilere, isteme konu tespit işinin yapılması
görevini vermiştir. Dolayısıyla, Cevdet’in bilirkişilik görevi, sadece
inşaatların maliyet hesaplarını yapmaktır. Bunun dışında fazladan herhangi bir
iş, Mahkemece verilen bilirkişilik görevinin dışındadır.
2. SANIK ÇELİK’İN ALİ’YE YAPMIŞ OLDUĞU İŞ, HAKEDİŞ VE KESİN HESABIN
ÇIKARILMASIDIR.
Dosyadaki iddia ve
savunmaya ve özellikle Yüksek Mahkemenin 03.06.2006 tarihli ara kararının 4.
maddesindeki kabulüne göre, sanık Çelik, inşaatla ilgili hakediş ve kesin hesabı
yapmış ve bu işi Ali’ye teslim etmiştir.
3. SANIK ÇELİK’İN ALİ’YE
YAPMIŞ OLDUĞU İŞ, BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNİN KAPSAMI DIŞINDADIR.
Ali’yle anlaşmış bulunan
teknik kişi (inşaat mühendisi) Çelik Ölçüm’ün yaptığı iş, projesiz yapılmış
olan bina imalatlarının fen ve sanat kaidelerine göre, mahallinde imalat röleve
ve ataşmanların çıkartılması, bu ataşman ve rölevelere göre de Bayındırlık
Bakanlığı Genel Teknik Şartnamesine göre keşif ve metrajların hazırlanması
işidir.
Yapılan bu iş,
“teknik” bir hizmet olup, Bayındırlık Bakanlığı Genel Teknik Şartnamesinde de
tarifi olduğu üzere “Ataşman” niteliğini taşımaktadır. İstisna akdinin konusunu
oluşturan bu işler, mahkemece verilen bilirkişilik görevine konu işin tamamen
dışında kalmaktadır.
4. MAHKEMENİN VERDİĞİ
BİLİRKİŞİLİK GÖREVİ DIŞINDA KALAN BİR İŞLE İLGİLİ OLARAK MEMUR SUÇU / “MAHSUS
SUÇ” İŞLENMESİ VE BÖYLE BİR SUÇA İŞTİRAK EDİLMESİ OLANAĞI YOKTUR.
Müvekkile
atılı suç, sadece belli nitelikte kişilerin işleyebileceği “özgü suçlardandır”.
Gerçekten, müvekkile atılı suç, ancak, TCK 6’ya göre memur sayılan kişiler
tarafından işlenebilir. Dolayısıyla, bilirkişilik görevi dışında kalan bir
fiilin, TCK 252 veya TCK 257/1’e göre işlenmesi ve böyle bir suça iştirak
edilmesi olanağı yoktur.
5.
Gerçekten, savunduğumuz gibi SANIK ÇELİK’İN ALİ’YE YAPMIŞ OLDUĞU İŞ,
BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNİN KAPSAMI DIŞINDA İSE, MÜVEKKİLE İSNAT EDİLEN FİİL, MEMUR
SUÇLARINDAN HİÇ BİRİSİNİ OLUŞTURMAZ. ANCAK, KOŞULLARI VARSA BİR BAŞKA SUÇUN
KONUSUNU OLUŞTURABİLİR.
Bilindiği
üzere, parayı almaya yetkili olmayan memurun bir kişiden para alması, zimmet
suçunu değil hırsızlık suçunu oluşturur.
6.
Eğer, memur suçlarından hiç
birisini oluşturmayan MÜVEKKİLE İSNAT EDİLEN FİİL, BİR BAŞKA SUÇUN KONUSUNU
OLUŞTURMAKTA İSE, SUÇUN NİTELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE EK SAVUNMA HAKKI
VERİLMESİ GEREKİR (CMK 226).
7.
Belirtilen nedenle, davanın
bu aşamasında, SORUŞTURMANIN GENİŞLETİLMESİ İSTEMİMİZ, MADDİ GERÇEĞİN TAM
OLARAK ORTAYA ÇIKMASINA YÖNELİK “ESASLI” BİR İSTEMDİR.
Gerçekten, eğer,
savunmamızda belirtildiği gibi diğer sanığa isnat edilen fiil, müvekkilin
bilirkişilik görevinin dışında kalmakta ise, müvekkilin, tek başına veya
iştirak halinde memur suçunu işlemesi mümkün değildir. Görüldüğü üzere, bu
durumda, diğer sanığın yaptığı işin, müvekkilin bilirkişilik görevinin dışında
kalmasının tespiti durumunda, mevcut delil ve iddia durumuna göre, müvekkilin
üzerine atılı TCK 252
veya TCK 257/1, 257/2
gibi herhangi bir memur suçundan cezalandırılması olanağı yoktur.
BU İSTEMİMİZE KONU
DURUMUN TESBİTİ DURUMUNDA, mevcut delil ve iddia durumuna göre HUKUKİ
SONUÇ TAMAMEN DEĞİŞECEKTİR. EĞER, BİR CEZA DAVASINDA, BİR KONUNUN
TESBİTİ, DAVANIN HUKUKİ SONUCUNDA KÖKTEN ETKİ YAPACAK VEYA YARGILAMANIN AKIŞINI
TÜMÜYLE ETKİLEYECEK NİTELİKTE İSE, BU SORUŞTURMANIN GENİŞLETİLMESİ İSTEMİ
“ESASLI” BİR İSTEMDİR, TESBİTİ İSTENİLEN HUSUS “ESASLI DELİLDİR”.
Bu nedenle, İSTEMİMİZE
KONU HUSUS ”ESASLI DELİLDİR”. Dolayısıyla bu istemle, davanın sebepsiz
uzatılması amaçlanmış değildir. Aksine DOĞRU VE ADİL YARGILANMA HAKKININ
(AY 36/I, 38, AİHS 6/1) ZORUNLU BİR SONUCU OLARAK BU ESASLI DELİLİN
TOPLANMASI GEREKİR.
8.
YÜKSEK MAHKEME,
ÖNCELİKLE, SANIK ÇELİK’İN ALİ’YE YAPMIŞ OLDUĞU İŞİN, MAHKEMECE VERİLEN
BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNİN KAPSAMI DIŞINDA OLUP OLMADIĞINI RESEN BELİRLEMEKLE
GÖREVLİDİR.
Gerçekten, resen araştırma
ilkesi gereğince, sanık Çelik’in Ali’ye iş yaptığının kabulünün uygun bir sonucu
olarak, bu işin, müvekkilin bilirkişilik görevinin dışında kalıp kalmadığı
hususunun, savunmanın bir istemi olmasa bile, Yüksek Mahkemece resen tespiti
gerekir. Çünkü, Yüksek Mahkeme, müvekkile isnat edilen fiil bir suç oluşturmakta
ise, bu suçun ne olacağını resen belirlemekle, yani fiilin hukuki niteliğini
(tavsifini) tarafların beyanlarından bağımsız, görevi gereği kendiliğinden
tespit etmekle görevlidir (CMK 225).
Yukarıda
belirtildiği üzere, diğer sanığın yaptığı kabul edilen iş, müvekkilin
bilirkişilik görevinin dışında kalmakta ise, ortada müvekkilin tek başına veya
iştirak halinde TCK 252
veya TCK 257/1, 257/2
şeklinde bir memur suçu işlemesinin mümkün olmayacağı bilinen bir hukuki
gerçekliktir.
Dolayısıyla, Yüksek
Mahkeme, resen, a) diğer sanığın yaptığını kabul ettiği işin müvekkilin
bilirkişilik görevine girip girmediğini teknik bilirkişi aracılığı ile tespit
etmeli, b) eğer savunmanın iddiası gibi diğer sanığın yaptığı iş bilirkişilik
görevinin dışında kalmakta ise, müvekkile isnat edilen fiilin bir başka suç
oluşturmaması durumunda beraatine, eğer bir başka suç oluşturduğu kanısına
varılırsa, bu suçla ilgili ek savunma verilmesi gerekmektedir.
9. SANIK ÇELİKL’İN YAPMIŞ
OLDUĞU İŞİN, CEVDET’İN BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNİN İÇİNDE OLUP OLMADIĞININ
BELİRLENMESİ İŞİ, “TEKNİK” / İNŞAAT / MÜHENDİSLİK (FEN) İŞİDİR, HUKUKİ BİR İŞ
DEĞİLDİR.
Gerçekten, sanık
Çelik’in yaptığı iş, inşaat mühendisliği ile müteahhitlik iş kalemlerini, bu iş
kalemlerine ait metrajları ve birim fiyatları gösteren ve bu teknik belgeler
esas alınarak yapılan teknik hesaplamalara dayalı hakediş ve kesin hesap
işleridir. Müvekkilin bilirkişilik görevi ise, kooperatife ait inşaatların
maliyet hesaplarının çıkarılmasıdır.
Her iki işte, mühendislik
bilgisini gerektiren “teknik” birer iştir (fen işidir). Dolayısıyla,
teknik / inşaat / mühendislik bilgileri olmayan katılan Ali’nin, taraf
avukatlarının, iddia makamının, Yüksek Mahkemenin, teknik / inşaat /
mühendislik bilgisi gerektiren söz konusu durumu tespit etmesi mümkün değildir.
Bu nedenle, Yüksek Mahkeme, bu durumu ancak işin uzmanı teknik bilirkişi
aracılığıyla tespit ettirecektir.
10.
Belirtilen nedenle, YÜKSEK MAHKEME, hukuki konu olmayan ve uzmanlık
gerektiren BU KONUYU UZMAN “TEKNİK BİLİRKİŞİ” ARACILIĞI İLE TESBİT
ETTİRMELİDİR.
11.
Öte yandan, YÜKSEK
MAHKEME, TESBİT DOSYASINI YENİDEN GETİRTMELİ VE TESBİT İSTEMİ İLE BİLİRKİŞİYE
VERİLEN GÖREVİN NE OLDUĞUNU RESEN ETMELİDİR.
Yüksek Mahkeme, Sulh
Hukuk Mahkemesinin 2006/… D. İş sayılı tespit dosyasını getirtmiş, tutanağa
geçmiş, ancak, tespitin konusu ile bilirkişilere verilen görevin ne olup
olmadığını tespit etmemiş, tutanağa geçirmemiştir. Bu nedenle, Yüksek Mahkeme,
belirtilen eksiklikleri tamamlamak amacıyla, söz konusu tespit dosyasını yeniden
getirtmelidir.
12.
BÖYLE OLUNCA, YÜKSEK
MAHKEME, EKSİK SORUŞTURMAYI TAMAMLAMAK AMACIYLA,
A) SULH HUKUK MAHKEMESİNİN 2006/… D.
İŞ TESBİT DOSYASI GETİRTMELİDİR,
B) DİĞER
SANIĞIN YAPTIĞI İŞİN, MÜVEKKİLİN BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNE GİRİP GİRMEDİĞİ “TEKNİK”
İŞİNİ, UZMAN TEKNİK BİLİRKİŞİ ARACILIĞIYLA TESBİT ETTİRMELİDİR.
II. OLAYDA, SANIKLAR
ARASINDA İŞTİRAK İRADESİ VE BUNA DAYALI OLARAK İŞTİRAK İLİŞKİSİ MEVCUT
BULUNMAMAKTADIR.
Kaldı ki, OLUŞA VE
MEVCUT KANITLARA GÖRE DE BÖYLE BİR İŞTİRAK FİİLİ İLE İRADESİNİN OLMASI DA MÜMKÜN
DEĞİLDİR.
Bu demektir ki,
SANIK ÇELİK’İN FİİLİ AYRI VE BAĞIMSIZ BİR FİİL, MÜVEKİLİN FİİLİ AYRI VE BAĞIMSIZ
BİR FİİLDİR.
1. İDDİA
İddianamede, C. Savcısının
esas hakkındaki mütalaasında müvekkile isnat edilen fiil, görevlendirildiği
bilirkişilik işiyle ilgili olarak, kanunen ve nizamen yapmaya mecbur olduğu bir
şeyi yapmak için diğer sanık Çelik’i araç kılarak maddi menfaat sağladığı
iddiasıdır.
2. MÜVEKKİLİN
BİLİRKİŞİLİK GÖREVİ
Müvekkil sanığın görevi,
Mahkemenin bilirkişi atanmasına ve yapacağı işin gösterilmesine ait tutanak ile
belirlidir (muayyendir). Bu görev, tespit dilekçesindeki isteme göre inşaatların
maliyet hesaplarının yapılmasıdır.
3. MÜVEKKİLİN BİLİRKİŞİLİK
GÖREVİNİ YAPMASI, ALİ’NİN SAĞLAMAK ZORUNDA OLDUĞU HER TÜRLÜ PROJE GİBİ TEKNİK
BELGELERİN VARLIĞINA BAĞLIDIR.
Verilen bilirkişilik
görevinin yapılabilmesi, inşaatla ilgili mimari, statik, betonarme, kazı
(hafriyat) ile ilgili onaylı projeler gibi teknik belgelerin varlığına bağlıdır.
Önceden bulunması gereken bu teknik belgelerin, tespit isteyen Ali Malcı
tarafından sağlanması zorunludur. Diğer bir söylemle, Ali’nin sağlaması gereken
bu teknik belge ve bilgiler, yapılacak işin alt yapısını oluşturan teknik belge
ve bilgilerdir. Zaten işin mahiyeti gereği mevcut bulunması gereken bu teknik
belge ve bilgiler edinilmedikçe, Mahkemenin bilirkişiye verdiği görevin yerine
getirilmesi mümkün olamamaktadır. Bilirkişiden istenen Ali’nin inşaatlarının
maliyet hesabının yapılmasıdır.
4. MÜVEKKİL,
BİLİRKİŞİLİK GÖREVİ SIRASINDA SÖZÜ EDİLEN PROJE VE DİĞER TEKNİK BELGE VE
BİLGİLERİN MEVCUT OLMADIĞINA BİLGİ EDİNMİŞTİR.
Müvekkil
bilirkişi, tespit istemine konu görevini yapmaya başladığında, görevin
yapılmasını zorunlu kıldığı, başta proje gibi teknik belge ve bilgilerin imarda
bulunmadığını görmüştür. Müvekkil bu durumu, dosyada mevcut beyanları ile
açıklamıştır. Aksine bir beyanda bulunmamaktadır.
5. BU BİLGİLERİN VE TEKNİK
BELGELERİN, MÜVEKKİL BİLİRKİŞİ TARAFINDAN ÜRETİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR, BUNLARI
ÜRETMEK GÖREVİ DE DEĞİLDİR.
Gerçekten, bu bilgiler ve
teknik belgeler ancak işin erbabı bir kişi tarafından üretilen bilgilerdir. Ali
Malcı veya ilgili makamlarda bulunması zorunlu olan bu teknik belgelerin
bilirkişiye sağlanması tespit isteyen Ali’nin görevidir.
6. SANIK ÇELİK’LE
ALİ ARASINDAKİ SÖZLEŞME İLİŞKİSİNE KONU İŞİN, MÜVEKKİLİN BİLİRKİŞİLİK GÖREVİ
DIŞINDA OLMASI NEDENİYLE, SANIK ÇELİK’İN FİİLİ, MÜVEKİLİN FİİLİNDEN TAMAMEN AYRI
VE BAĞIMSIZ BİR FİİLDİR.
6.1. SANIK ÇELİK’İN AYRI VE
BAĞIMSIZ OLAN FİİLİ, TİCARİ BİR İŞTİR VE HERHANGİ BİR SUÇUN KONUSUNU OLUŞTURMAZ.
7.
Sanıkların fiillerinin
birbirinden ayrı ve bağımsız olması nedeniyle, OLAYDA, SANIKLAR ARASINDA
İŞTİRAK İLİŞKİSİ VE İŞTİRAK İRADESİ YOKTUR. Bu nedenle, OLAYDA,
MÜVEKKİLİN RÜŞVET SUÇUNU, DİĞER SANIĞIN DA RÜŞVETE ARACILIK SUÇUNU İŞLEMESİ,
“SUÇUN MADDİ UNSURUNUN” YOKLUĞU NEDENİYLE SÖZ KONUSU DEĞİLDİR.
İştirak ilişkisinin
yokluğunun tespiti ile müvekkile isnat edilen rüşvet alma fiili ortadan kalkmış
olacaktır. Bunun sonucu olarak, diğer sanığın fiili herhangi bir suça vücut
vermeyecektir. Böyle olunca, doğal olarak, olmayan bir suça, mahsus fail olarak
müvekkilin iştiraki de mümkün olmayacaktır. Çünkü, müvekkilin fiili, sadece
bilirkişilik görevini yerine getirebilmesi için gereken ancak bulunmayan teknik
belgelerin temini konusunda görevlendirildiği mahkemeye bilgi vermemiş
olmasıdır. Bu fiil, aşağıda belirtildiği üzere, TCK 257/1’e veya 257/2’ye vücut
vermez. Ancak, Yüksek Mahkeme, aksi görüşte ise, müvekkilin bu fiili, ihmali bir
hareket olarak ancak TCK 257/2’e aykırılık oluşturabilir.
8. MÜVEKKİLİN AYRI VE
BAĞIMSIZ FİİLİ İSE, TCK 257/1’E AYKIRILIK OLUŞTURMAZ.
8.1. MÜVEKKİL, KEŞİFTE VE
AYRICA DİĞER BİLİRKİŞİLERLE MAHALLİNDE GEREKLİ İNCELEMELERİ YAPMIŞ, BU SURETLE
RAPORUNU VERMİŞTİR.
8.2. MÜVEKKİL, ALİ’NİN
SAĞLADIĞI VE SANIK ÇELİK’İN HAZIRLADIĞI TEKNİK BELGE SONUÇLARINA GÖRE TESPİT
RAPORUNU VERMİŞTİR.
8.3. MÜVEKKİLİN
RAPORU, İNŞAATLARIN MEVCUT DURUMUNA, İŞİN TEKNİĞİNE UYGUN BİR RAPORDUR.
8.4. YÜKSEK
MAHKEME, İSTERSE, MÜVEKKİLİN RAPORUNUNUN İŞE UYGUNLUĞUNU, BİLİRKİŞİ ARACILIĞI
İLE TESBİT ETTİREBİLİR.
Belirtilen nedenlerle,
müvekkil, mahkemece verilen bilirkişilik görevini, tam ve gereği gibi yerine
getirmiş, keşifte ve mahallinde diğer bilirkişilerle birlikte inceleme yapmış ve
raporunu vermiştir. Böylece, müvekkilin, olayda, bilirkişilik görevini kötüye
kullanması söz edilemez.
9. MÜVEKKİLİN MAHKEMENİN
VERDİĞİ BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNDEN AYRI VE BAĞIMSIZ FİİLİ, TCK 257/2’E DE AYKIRILIK
OLUŞTURMAZ.
ANCAK, YÜKSEK MAHKEME, AKSİ GÖRÜŞTE İSE, MÜVEKKİLİN BU FİİLİ OLSA OLSA ANCAK TCK
257/2’E AYKIRILIK OLUŞTURABİLİR.
9.1. MÜVEKKİLİN,
ALİ’NİN İSTEĞİ ÜZERİNE İNŞ. MÜH. ÇELİK ÖLÇÜM’Ü ÖNERMESİ, TCK 257/2’DEKİ SUÇA
VEYA BİR BAŞKA SUÇA AYKIRILIK OLUŞTURMAZ.
Gerçekten, müvekkilin,
Ali’ye diğer sanığı, Ali’nin temin etmesi gereken eksik belge ve bilgileri
hazırlamak üzere önermesinin, bilirkişilik göreviyle uzaktan yakından bir ilgisi
yoktur. Söz konusu iş, ancak nivo denilen bir aletle yapılan ölçümlere göre
yapılabilecektir. Bu alet diğer sanıkta vardır, bu nedenle, Ali’ye önerilmiştir.
Müvekkilin bu kişiyi önermesi ne TCK 257/2’yi, ne herhangi bir suçu
oluşturmaz.
9.2. MÜVEKKİLİN, SÖZ
KONUSU EKSİK BELGE VE BİLGİ DURUMUNU MAHKEMEYE BİLDİRMEMESİ VE ALİ’DEN BU
BELGELERİ YAPTIRMALARINI İSTEMESİ DE TCK 257/2’YE AYKIRILIK OLUŞTURMAZ.
Bilirkişiler, inceledikleri olayda raporlarını vermeleri için gerekli bilgi ve
belgelerin dosyada mevcut olmadıklarını tespit ettiklerinde, durumu bir “ön
raporla” mahkemeye bildirebilirler. Bunda bir kuşku yoktur.
Bilirkişiler,
delil tespiti dosyasında eksik olan belgelerin temin edilmesini taraflardan da
isteyebilirler, bunun aksini düzenleyen bir kural olmadığı gibi, uygulamada bu
yoldadır. Müvekkil de görevini yapabilmesi için gerekli olan ve Ali tarafından
temini gereken eksik belgelerin tamamlanması halinde raporunu vereceğini
söylemiş, Ali’nin belirtilen şekilde istisna akdi ile diğer sanığa yaptırması
suretiyle bu eksik belgenin temini üzerine de raporunu vermiştir. Müvekkilin bu
fiili TCK 257/2’ye veya hiçbir suça vücut vermez.
9.3.
Ancak, YÜKSEK MAHKEME,
AKSİ GÖRÜŞTE İSE, MÜVEKKİLİN BU FİİLİ OLSA OLSA ANCAK TCK 257/2’YE AYKIRILIK
OLUŞTURABİLİR.
Gerçekten, eğer, müvekkilin bu fiili, bir suç oluşturmakta ise, bu suç, ancak ve
ancak TCK 257/2’deki görevi savsama suçunu oluşturabilir. Çünkü, müvekkilin bu
fiili, “ihmali” bir harekettir, icrai bir hareket değildir. İhmali hareket ise,
sadece TCK 257/2’ye aykırılık oluşturur. İhmali hareket, hiçbir şekilde icrai
harekete konu TCK 257/1’deki suçu oluşturmaz.
İSPAT YÖNÜNDEN
BU İKİ İHTİMAL EŞ DEĞERLİDİR. ORTADA BİRİNİN DİĞERİNE TERCİH EDİLMESİNİ
GEREKTİREN BULGUSAL / OLGUSAL / AKILSAL HERHANGİ BİR KANIT MEVCUT
BULUNMAMAKTADIR.
BİR DAVADA EN
AZINDAN İKİ İHTİMAL, TEKE İNDİRİLMEDİĞİ SÜRECE, ORTADA GÖZ ÖNÜNE ALINMASI
GEREKEN BİR “ŞÜPHE” VARDIR.
BU DURUM
KARŞISINDA, YÜKSEK MAHKEMENİN MÜVEKKİLİM BAKIMINDAN, İSNAT EDİLEN FİİLE İLİŞKİN
OLARAK, “ŞÜPHE SANIK LEHİNE” KURALINI UYGULAMA MECBURİYETİ İLE KARŞI KARŞIYA
BULUNMAKTADIR.
Yukarıda değinildiği üzere,
mevcut delil durumuna ve oluşa göre, her iki sanığın fiili ayrı ve bağımsızdır,
özellikle, a) müvekkilin görevi içinde diğer sanığın yaptığı iş yoktur, b)
bilirkişilik görevinin yapılabilmesi için diğer sanığın hazırladığı teknik
belgelere ihtiyaç vardır. Bu nedenle, olayda iştirak ilişkisi ve iştirak iradesi
söz konusu değildir. Ayrıca, müvekkilimin, olayda, iştirak eyleminin varlığının
kanıtlanması da hiç bir biçimde söz konusu değildir.
Gerçekten, mevcut
delil durumu ve oluşa göre, eğer müvekkilin ayrı ve bağımsız fiilinin herhangi
bir suça vücut vermemesi nedeniyle beraatine karar verilmesi gerekmesine karşın,
bu konuda aksi bir düşünce varsa, bu demektir ki, dosyada birbirinden ayrı iki
ihtimal bulunmaktadır.
Bu ihtimallerden
ilki, katılan tarafın, “her iki sanığın birlikte gelip, raporun hemen
verilmesinin karşılığı olarak, 15.000 YTL paranın istenmesi” iddiasına konu
ihtimaldir. İkinci ihtimal ise, söz konusu paranın sanık Çelik’in sözleşmeye
dayalı olarak yapıp teslim ettiği işin bedelinin bir kısmının makbuz karşılığı
alınmasına savunmasına konu ihtimaldir.
2. ASLINDA SAVUNMANIN
İDDİASINA KONU İHTİMALİN DAHA GALİP OLMASINA KARŞIN, HER İKİ İHTİMAL, EN AZINDAN
İSPAT YÖNÜNDEN EŞ DEĞERLİDİR.
Yukarıda belirtildiği
üzere, a) sanık Çelik sözleşme konusu işi mahallinde nivo aleti ile ölçüm yapmak
suretiyle yapmış ve Ali’ye teslim etmiştir, b) Ali’nin dikkati çeken
davranışları, ısrarla makbuz vermekten kaçınması, c) buna karşın diğer sanığın
yaptığı işi belirtmek suretiyle makbuz vermesi, ç) diğer sanığın yaptığı işi
teslim ettiğini, Ali’nin bu yolda bir beyanı olmamasına karşın, Yüksek
mahkemenin ara kararıyla kabulü karşısında, yaşamın olağan akışına ve genel
yaşam deneylerine göre savunmanın iddiasına konu ihtimalin doğruluğu,
geçerliliği, sahihliği, diğer ihtimale göre daha üstündür.
Bu iki ihtimalden biri
karara esas alınacaksa, delilleri vicdani kanaatine göre değerlendiren Yüksek
Mahkemenin bu ikinci ihtimali kararına esas alması gerekir. Gerçekten, Yüksek
Mahkeme, sadece soyut nitelikte olan ilk ihtimali kararına esas alamaz. Çünkü,
ORTADA BİRİNİN DİĞERİNE TERCİH EDİLMESİNİ GEREKTİREN BULGUSAL / OLGUSAL /
AKILSAL HERHANGİ BİR KANIT MEVCUT BULUNMAMAKTADIR.
3. BUNA RAĞMEN, YÜKSEK
MAHKEME, HER İKİ İHTİMALİ OLUŞA VE MEVCUT DELİL DURUMUNA AYKIRI OLARAK, EŞ
DEĞERLİ SAYDIĞI TAKDİRDE, BU KEZ DE, ŞÜPHE SANIK LEHİNEDİR TEMEL KURALINI ALMAK
VE MÜVEKKİL SANIĞIN BERAATİNE KARAR VERMEK ZORUNDADIR.
Yüksek Mahkemece,
belirtilen nedenle, “Şüpheden sanık yararlanır (İn dubio pro reo) ilkesi”
,
diğer tanımıyla “masumluk karinesi, suçsuzluk karinesi”
gereğince, müvekkilimin, cezalandırılmasına değil, beraatine
karar verilmesi gerekir.
Gerçekten, böyle bir
durumda, olayda, şüphenin yenilmemesi ile oluşan boşluklar, akıl yürütme yoluyla
ve tecrübe kuralları ile doldurularak ispatın gerçekleşmiş olduğu da kabul
edilemez. Diğer yandan, olayda, müvekkilimin aleyhine olan bir kanuni karine de
söz konusu değildir. Gerçekten, “boşluklar makul kabul edilemeyecek kadar fazla
ise, kuşkusuz, şüphenin yenildiğinden bahsetmek mümkün olmayacaktır”
,
çünkü, “hukuk açısından önemli olan, yetkili makamın şüpheyi yenmesidir”
.
Bir sanığa atılı
suça konu “maddi sorun”, geçerli kanıtlarla ispatlanamamış ise, Ceza Usul
Hukukunun genel ilkelerinden olan “Şüphe sanık lehinedir” ilkesi gereğince,
müvekkilimin, cezalandırılmasına değil, beraatine karar verilmesi gerekir.
Böyle bir durumda, mahkeme,
müvekkilimin, iştirak eylemi ile suçu işlemiş olduğuna ilişkin yorum yoluyla,
müvekkilimin cezalandırılmasına karar veremez. Çünkü, yorum = kanıt, kanaat =
kanıt değildir.
Diğer yandan, KUNTER’in
de belirttiği gibi, “Bir hususun hilafının da mümkün olduğunun kabul
edilmesi, o hususun sabit olmaması demektir. O halde bir hususun sabit olması
için o hususun hilafının mümkün olmadığının kabul edilmesi zaruridir. Bir
hususun % 99 mümkün görülmesi de sabit olması demek değildir. Zira geriye % 1
imkan kalmış, yani şüphe ortadan kaldırılamamıştır. Bu şüpheden sanık
yararlanır.”
Bilindiği üzere, bir yerde,
ispat yoksa, ancak “şüphe” var demektir. “Ceza usul yasamızda delil yetersizliği
durumunda sanık lehinde yargılama yapılacağı konusunda açık hüküm bulunmaktadır”
(CMK 230)
.
Çünkü, her vicdani kanaat, bir kanıta dayanmak zorundadır. Hakimin, kanıtsız
vicdani kanaatı olmaz.
EREM’inde
belirttiği üzere, “Vicdani kanaat “d e l i l s i z k a n a a t” demek
değildir. Delil olmadan hakim, mesela sanığın suçlu olduğuna “vicdani kanaati”ne
binaen hüküm veremez”
. “Ceza usulünde delilsiz
kanaat olamıyacağına göre bunun dışında kalan bir “vicdani kanaat” usul
hukukunun objektifliği ile bağdaşamaz. Eğer bu terim, gerekçesiz bir kanaate
sahip olmak, o yolda hüküm verebilmek imtiyazını ifade için kullanılıyorsa usul
hukukunda kabulü imkansız bir kavramı gösteriyor, demektir. Eğer delile dayanan
bir kanaat bahis konusu ise ortada delillerin takdirinden başka bir ameliye
mevcut değil, demektir ve terim, ifade etmek istediği kavrama aykırı düşer”
.
Gerçekten, bir sanığa atılı
suça konu “maddi sorun (mesele)”, olayda olduğu gibi, geçerli kanıtlarla
ispatlanamamış ise, Ceza Usul Hukukunun genel ilkelerinden olan “Şüphe sanık
lehine yorumlanır” ilkesi gereğince, müvekkilimin, cezalandırılmasına değil,
beraatine karar verilmesi gerekir. Çünkü, müvekkilimin cezalandırılması için
gerekli şartların olmadığı yargılama ile ortaya çıkmıştır. Böyle olunca, “bir
suç unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğinde şüphe varsa, bundan sanık
faydalanacak ve gerçekleşmediği kabul edilecektir
; bir hafifletici sebebin
(örneğin, tahrik) veya menfi bir unsurun (örneğin, meşru müdafaa) bulunup
bulunmadığında tereddüt edildiğinde yine aynı şekilde sanığın lehine olan kabul
edilecek yani burada ilkinin tersine, bu sebebin bulunduğu kabul olunacaktır”.
Bilindiği üzere, “Hakim
sübut bakımından bir kanaata varamazsa, yani şüphesini % 100 yenemezse, o hususu
sabit olmamış addedecek ve sabit olmamanın sonuçlarına karar verecektir. Bu
prensip ceza muhakemesinde şüpheden sanık yararlanır (In dubio pro reo) şeklinde
ifade edilmektedir. / .. Bu prensip daima sanık lehinedir. Zira bu prensip,
sanığın ancak isbat edilen hususlardan sorumlu tutulabileceği manasınadır”
.
Diğer yandan, “Ceza
muhakemesinde maddi sorun çözüme kavuşturulamazsa, şüpheden sanık yararlanacak
ve beraat edecektir”.
Çünkü, “Bu kaide gereğince şüphe-suçsuzluk lehine “maddi delil” sayılır. Bu
suretle sanık “masumluk karinesi”nden faydalanır”
.
Gerçekten, YCGK.nun 19.4.1993, 6-79/108 sayılı kararına göre de, “.. Ceza
Yargılamasında kuşkunun bulunduğu yerde, mahkumiyet kararından söz edilemez. Bu
ilke evrenseldir”
Yukarıda
belirtilen nedenlerle, sanığın üzerine atılı suçlardan ayrı ayrı beraatlerine,
aksi halde, hakkında TCK.nun 62 maddesi ile lehe olan indirim nedenlerinin
uygulanmasına, TCK 52, 51 maddelerinin uygulanması ile verilecek cezanın paraya
çevrilmesine ve ertelenmesine karar verilmesini saygı ile dileriz. 08.09.2006
Sanık Avukatı
Av. Üstün Savunman
·
19.03.2007
DERS GÜNÜ NOTLARI :
T.C. SİNCAN Duruşma Tarihi:
21/07/2006
AĞIR CEZA MAHKEMESİ Oturum no: 2
sayfa no:1
DURUŞMA TUTANAĞI
Esas No : 2006/00666
Başkan : MEHMET HÜKÜM
- 0123456
Üye : SELİM KARAR -
0178933
Üye : NEVİN UYMAZ -
0289911
Cumhuriyet Savcısı : ALPER İDDİA -
0211983
Katip : HÜLYA YAZICI -
0826124
BELLİ GÜN VE SAATTE CELSE
AÇILDI: Taraf vekilleri ile sanıklar hazır açık duruşmaya devam olundu.
(MAHKEME BAŞKANI, TANIK
YOKLAMASI YAPMIŞ, AMA, TUTANAĞA GEÇİRMEMİŞTİR. BU BİR EKSİKLİK DEĞİLDİR.
DURUŞMADA DİNLENEN TANIKLARIN GELDİĞİ VE BEYANLARININ ALINDIĞI TUTANAKTAN
ANLAŞILACAKTIR)
TANIK OSMAN KONUŞUR :
Halil oğlu ..d.lu halen .. Ankara adresinde oturur
(CMK 58/1)
Sanıkları tanır engel
hali yok, (CMK 45, 50)
görevinin önemi anlatıldı, (CMK 53),
tanıklığına ait bilgi verildi (CMK 59/1)
usulen yemini yaptırıldı,
(CMK 54, 55)
·
“TANIK,YÜKSEK SESLE TEKRAR EDEREK
VEYA OKUYARAK YEMİN EDER” (CMK 56/1)
soruldu.
Sulh Hukuk Mahkemesinde bir kooperatifin tespit
davası vardı. Mahkeme Cevdet Bilgili’yi, beni ve Savaş Susar’ı bilirkişi olarak
atamıştı. Mahkeme heyeti bizi mahalline götürdü. 2 blok ve 24 daireden oluşan
inşaatları gördük. İnşaatlarda yapılan imalatların maliyeti ile eksik kalan
imalatların maliyetinin hesaplanması isteniyordu bu husus ise ayrıntılı bir
inceleme gerektiriyordu biz ayrıntılı inceleme yapmak için mahkemeden mehil
talep ettik. Yaklaşık bir hafta on gün sonra kooperatif yetkilisi bizi
inşaatlara götürdü. Tüm bilirkişiler inşaata gittik. Çelik Ölçüm’ü ben
tanımıyorum Çelik hiç bizimle olmadı. Biz gerekli incelemeyi yaptık ve sonra
raporu mahkemeye sunduk dedi soruldu.
Biz raporumuzu
hazırlama aşamasında bu olayı duyduk. Onun üzerine mahkeme hakimi ile görüştük,
mahkeme hakiminin isteği üzerine birlikte değil ayrı ayrı rapor düzenleyip
verdik dedi.
Tanıktan yeniden soruldu: Mahkeme kişi
başına 250.000.000 TL ücret takdir etmişti. Biz bu işin fazlalığından dolayı her
hangi bir ek ücret talep etmedik dedi.
Tanıktan yeniden soruldu:
Biz mahkeme ile olay yerini gördükten sonra yaklaşık bir hafta ya da on gün
sonra kooperatif merkezinde buluştuk, bir kooperatif yetkilisi bizi binaların
olduğu yere götürdü, ben sıhhı tesisat, kalorifer tesisatı, doğalgaz yangın ve
asansör tesisatı ile ilgili ölçümlerde bulunacaktım. Bunlar bir hayli zaman
alacaktı, yeniden gitmemek için yanıma yardımcı bir arkadaş almıştım. Diğer
arkadaşlar ise her hangi bir yardımcı almadılar diğer arkadaşlarla zaman zaman
beraber zaman zamana ise ayrı çalıştık, beraber baktığımız binalarda onlar da
kendilerine göre tespitler yapıyorlardı dediğim gibi Çelik Ölçüm bizim yanımızda
yoktu dedi.
TANIK SAVAŞ
SUSAR: Erdal oğlu .... d.lu halen ..... adresinde oturur
Sanıkları tanır engel
hali yok,
görevinin önemi anlatıldı, tanıklığına
ait bilgi verildi
usulen yemini yaptırıldı,
soruldu:
Sulh Hukuk Mahkemesinin
tespit dosyasında bilirkişi olarak atanmıştık. Mahkeme heyeti ile gittik,
yeminimiz yaptırıldı olay yerini gördük ancak inşaat 2 bloktan oluşan bir inşaat
olduğu için ayrıntılı tespit için süre istedik. Yaklaşık bir hafta ya da on gün
sonra bilirkişiler olarak kooperatif merkezinde buluştuk. Kooperatifte görevli
birisi bizi inşaat mahalline götürdü, ben inşaatın elektrik ile ilgili
imalatlarını gereksiz imalat varsa bunları tespit edecektim orada bir gün
çalıştım ben kendi branşımda gerekli tespitleri tamamladım. Cevdet Bilgili de
inşaatın diğer yani hafriyat beton tuğla kısımlarına bakacaktı ben Çelik Ölçüm’ü
ilk defa bu gün gördüm. Kendisi bizimle hiç bulunmadı bizimle hiç temas etmedi
bizim yaptığımız iş ile bir ilgisi yoktur, iş acildi bir araya gelmemiz zaman
alacaktı o yüzden herkes kendi branşında raporunu ayrı ayrı düzenleyip verdi,
mahkemeden her hangi bir ek ücret talep etmedik bu konuda arkadaşlar arasında
bir görüşme ve anlaşma olmadı dedi.
Tanık Osman
Konuşur’dan yeniden soruldu:
Ek ücret konusunda aramızda
bir görüşme ve anlaşma olmadı ancak işin hacmi göz önüne alınarak ek ücret
istemeyi düşünüyorduk ama bu olay ortaya çıkınca bundan vazgeçtik dedi.
Tanıklardan
yeniden soruldu: Ek ücret istemeyi düşündük ancak miktarı konusunda aramızda
bir tespit yapılmadı dediler.
Müdahil vekili
bizim tanık ifadelerine bir diyeceğimiz yok dedi, Sanık Cevdet Bilgili vekili,
tanık ifadelerine bir diyeceğimiz yok dedi. Sanık Çelik Ölçüm vekili, bizim de
bir diyeceğimiz yok dedi. (CMK 215)
Sanık Cevdet
Bilgili’den soruldu: Tanık ifadelerine bir diyeceğim yok inşaatın yaklaşık %70’i
bana kalmıştı, bu da zaman alacaktı, dedi.
Sanık Çelik
Ölçüm’den soruldu tanık ifadelerine bir diyeceğim yok dedi.
-
CMK 209/1 :
“..DELİL OLARAK
KULLANILACAK BELGELER.., DURUŞMADA OKUNUR”
Sulh Hukuk
Mahkemesinin 2006/.... D.iş sayılı dosyasının gönderildiği,
-
MAHKEME BAŞKANI,
DOSYAYA AİT BİLGİYİ ÖZET OLARAK TUTANAĞA GEÇİRİR
yapılan incelemede,
Ali Malcı vekili Av. Selma Atak’ın mahkemeye
verdiği 10.3.2006 tarihli dilekçe ile tespit talebinde bulunduğu, mahkemenin
11.3.2006 tarihinde tespit talebini kabul ederek Osman Konuşur, Savaş Susar ve
Cevdet Bilgili’yi bilirkişi olarak atadığı, mahkeme heyeti ile bilirkişilerin
11.3.2006 tarihinde mahalline gittikleri, bilirkişilerin yeminlerinin
yaptırıldığı ve bilirkişilere raporlarını düzenlemeleri için 20 gün süre
verildiği, bilirkişi Cevdet Bilgili imzasıyla düzenlenen 1.4.2006 tarihli
raporun aynı gün, bilirkişi Osman Konuşur imzasıyla düzenlenen bilirkişi
raporunun 5.4.2006 tarihinde, bilirkişi Savaş Susar imzasıyla düzenlenen
bilirkişi raporunun 12.4.2006 tarihinde mahkemeye sunulduğu görüldü.
Katılan vekili,
incelenen dosyaya bir diyeceğimiz yok dedi.
Sanık vekilleri,
incelenen dosyaya bir diyeceğimiz yok dediler.
Sanıklardan soruldu: Bizim de incelenen dosyaya bir diyeceğimiz yok dediler.
Müdahil vekili Av. Selma Atak söz aldı.
Geçen oturum dinlenmesine karar verilmeyen tanığımız Emin Doğrucu, paranın
alındığı gün Ali Malcı ile birlikte bulunmaktadır, olayın yakından tanığıdır.
Dışarıdadır, dinlenmesini talep ederim dedi.
-
CMK 234/1,b,4 : “MAĞDUR
İLE ŞİKAYETÇİNİN HAKLARI ŞUNLARDIR:
b) KOVUŞTURMA EVRESİNDE ;
4. TANIKLARIN DAVETİNİ İSTEME”
C. Savcısından soruldu : Dinlenmesi mütalaa
olunur dedi.
Sanık vekillerinden soruldu : Sanık Cevdet
Bilgili vekili dinlensin dedi.
Sanık Çelik Ölçüm vekili : Dinlenmesine gerek
yoktur dedi.
Sanıklardan ayrı ayrı soruldu : Avukatlarımızın
beyanlarına katılıyoruz dediler.
G.D. : Müdahil tanığı Emin Doğrucu’nun
dinlenmesine oybirliğiyle karar verildi.
TANIK EMİN DOĞRUCU
: … oğlu …..D.lu … adresinde ikamet eder.
Tanıkları olay nedeni ile
tanır engel hali yok,
usulen yemini yaptırıldı,
soruldu :
Ali Malcı arkadaşım olduğundan olay günü ben
bürosunda Ali’nin yanında bulunuyordum, önce Cevdet Bilgili ve onun arkasından
Çelik Ölçüm geldiler para Ali Malcı’da idi, Ali kapıyı açtı, parayı masanın
üzerine koydu, bu parayı masanın üzerinden alıp Çelik Ölçüm’e ben verdim. Ali
Malcı makbuz düzenlenmesini istedi, makbuzu ben yazdım Çelik Ölçüm bu makbuzu
imzaladı daha sonra polisler olaya el koydular dedi.
---------
-
<TANIK EMİN DOĞRUCU
HAKKINDA FARKLI UYGULAMA :
G.D. :
Müdahil tanığı Emin Doğrucu’nun dinlenmesi isteminin reddine oybirliğiyle karar
verildi.
Katılan
vekili söz aldı. Bu tanığımızın CMK 178 gereğince dinlenmesini talep ediyoruz
dedi.
-
CMK 178
ÇAĞRILMASI REDDİLEN TANIĞIN VEYA UZMAN KİŞİNİN DOĞRUDAN MAHKEMEYE
GETİRİLMESİ : “MAHKEME BAŞKANI VEYA HAKİM, SANIĞIN VEYA KATILANIN
GÖSTERDİĞİ TANIK VEYA UZMAN KİŞİNİN ÇAĞRILMASI HAKKINDAKİ DİLEKÇEYİ
REDDETTİĞİNDE, SANIK VEYA KATILAN O KİŞİLERİ MAHKEMEYE GETİREBİLİR. BU
KİŞİLER DURUŞMADA DİNLENİR.
SORU 1 : MAHKEMENİN CMK 178’E GÖRE, TANIĞI DİNLEMEME YETKİSİ VAR MIDIR,
YOKSA, BURADA BAĞLI - KESİN YETKİ Mİ SÖZ KONUSUDUR ?
SORU 2 : MAHKEMENİN CMK 178’E GÖRE YAPILAN TANIĞIN DİNLENMESİ İSTEMİNİ
REDDİNİN YAPTIRIMI VAR MIDIR ?
G. D. İSTEM GİBİ : Katılan vekilinin tanık dinletme
istemi reddedilmiş ise de, CMK 178. madde doğrultusunda hazır olduğu bildirilen
tanık Emin Doğrucu’nun dinlenmesine oybirliği ile karar verildi. Anlatıldı. Açık
duruşmaya devam olundu>
--------
Müdahil
vekili bizim tanık ifadesine bir diyeceğimiz yok dedi.
Sanık
Cevdet Bilgili vekili söz aldı, soru sormak istediğini bildirdi.
-
CMK 201 DOĞRUDAN SORU
YÖNELTME :
“(1) CUMHURİYET SAVCISI, MÜDAFİ VEYA VEKİL SIFATIYLA DURUŞMAYA KATILAN
AVUKAT ; SANIĞA, KATILANA, TANIKLARA, BİLİRKİŞİLERE VE DURUŞMAYA ÇAĞRILMIŞ DİĞER
KİŞİLERE, DURUŞMA DİSİPLİNİNE UYGUN OLARAK DOĞRUDAN SORU YÖNELTEBİLİRLER. SANIK
VE KATILAN DA MAHKEME BAŞKANI VEYA HAKİM ARACIĞI İLE SORU YÖNELTEBİLİR.
YÖNELTİLEN SORUYA İTİRAZ EDİLDİĞİNDE SORUNUN YÖNETİLMESİNİN GEREKİP
GEREKMEDİĞİNE, MAHKEME BAŞKANI KARAR VERİR. GEREKTİĞİNDE, MAHKEME BAŞKANI KARAR
VERİR. GEREKTİĞİNDE İLGİLİLER YENİDEN SORU SORABİLİR.
(2) HEYET HALİNDE GÖREV YAPAN MAHKEMELERDE, HEYETİ OLUŞTURAN HAKİMLER,
BİRİNCİ FIKRADA BELİRTİLEN KİŞİLERE SORU SORABİLİR”
02.04.2006 tarihinde sanık Cevdet Bilgili’yi kim, neyle, niçin Ali’nin işyerine
çağırdı, Cevdet ile Çelik işyerine birlikte mi geldiler, yoksa ayrı ayrı mı
geldiler ? Ayrıca, Cevdet Bilgili Ali’den herhangi bir biçimde bir para talep
etti mi veya böyle para talebine ait bir konuşma geçti mi ?
Katılan
vekili söz aldı, bu sorunun olayla bir ilgisi yok, sorulmamasını talep ederim
dedi.
G.D. :
Sorunun sorulmaması talebinin reddine karar verildi.
Katılan
vekili tekrar söz aldı, sorunun sorulmaması talebin ısrar etti ve Mahkeme Kararı
alınmasını talep ederim dedi.
·
CMK 192/2 :
“DURUŞMADA İLGİLİ OLANLARDAN BİRİ DURUŞMANIN YÖNETİMİNE İLİŞKİN OLARAK NAHKEME
BAŞKANI TARAFINDAN EMROLUNAN BİR TEDBİRİN HUKUKEN KABUL EDİLEMEYECEĞİNİ ÖNE
SÜRERSE MAHKEME, BU HUSUSTA BİR KARAR VERİR”
G.D. :
Sorunun sorulmaması talebinin reddine oybirliğiyle karar verildi.
TANIK
EMİN DOĞRUCU : Ali’nin isteği üzerine Cevdet’e ben telefon ettim, Çelik önce,
Cevdet telefonla çağırmamız üzerine geldi. Cevdet’in para konusunda bir talebi
olmadı, bir konuşma da geçmedi, zaten ben parayı Çelik’e verdim, makbuzu
imzalattım dedi.
Sanık
Cevdet’in, Ali’nin beyanları okundu, oluşan çelişkinin giderilmesi için soruldu
: Olay benim anlattığım gibi olmuştur dedi.
Tanık
beyanına karşı diyecekleri soruldu.
Katılan
vekili, müvekkilin aleyhine beyanları kabul etmiyorum dedi.
Sanıklar
vekilleri ile sanıklar ayrı ayrı tanığın beyanına diyeceğimiz yoktur dediler.
(MAHKEME BAŞKANI CUMHURİYET SAVCISINA SORU
SORMAMIŞTIR)
SORU 3 :
MAHKEME BAŞKANI CUMHURİYET
SAVCISINA SORU SORMAMIŞ, CUMHURİYET SAVCISI DA BU KONUDA BİR TALEPTE
BULUNMAMIŞTIR. BURADA Kİ USULİ EKSİKLİK, ESASLI BİR HATA MIDIR, YOKSA, ESASA
ETKİLİ OLMAYAN BİR USULİ EKSİKLİK Mİ SÖZ KONUSUDUR, YOKSA, CUMHURİYET SAVCISININ
SÖZ ALMAMASI KARŞISINDA, CUMHURİYET SAVCISININ BU HAKKINI KULLANMAK
İSTEMEDİĞİNİN KABULÜ MÜ DAHA UYGUNDUR ?
Taraflardan ayrı ayrı kovuşturmanın
genişletilmesi istemleri olup olmadığı soruldu. Yoktur dediler.
Katılan vekilinden soruldu : biz iddialarımızı daha önce dosyaya
bildirmiştik tanıklar lehimize ifade verdi, zaten sanıklar suç üstü yakalandılar
biz sanıkların cezalandırılmalarını istiyoruz dedi.
İDDİA MAKAMI
ESAS HAKKINDAKİ MÜTAALASINDA:
Sanıklardan Cevdet Bilgili
hakkında rüşvet almak çelik Ölçüm hakkında ise ona yardım ederek bu suça
katılmaktan cezalandırılmaları istemi ile kamu davası açılmıştır.
Sanık Cevdet
Bilgili Ali Malcı’nın yaptırdığı tespit davasında Sulh Hukuk Mahkemesinde iki
kişi ile birlikte bilirkişi olarak atandığı ve sanığın mahkeme heyeti ile olay
mahalline gittiği, bunun dışında da inceleme yapacağı binaları görmek üzere
gittiği ancak bir süre sonra yanına diğer sanığı da alıp müştekiye giderek
işlerin kapasiteli olduğunu ve raporlarını erken verebilmeleri için Çelik
Ölçüm’e 15.000 YTL verilmesi gerektiğini beyan ettiğini, müştekinin bunu kabul
etmekle birlikte durumu avukatına sorup yasal olmadığını, öğrenince onun
yönlendirmesi ile mahkemeye başvurduğunu mahkemenin kendi bilgisi dışında
dosyaya ilgisi olmayan bir şekilde bu paranın Ankara C.Savcılığına olayı ihbar
ettiği, olayı öğrenen C.Savcılığının zabıtayı görevlendirmesi ile istenilen
paranın bir kısmını almak için gelen Sanık Çelik Ölçüm ile yine aynı yere
çağrılan Cevdet Bilgili’nin istenilen paranın 3.000 YTL’sini aldıktan sonra
yakalandıkları anlaşılmıştır.
Sanık Cevdet
Bilgili’nin tespit dosyasında bilirkişi olarak atandığı bu nedenle sıfatı nedeni
ile rüşvet suçunu işleyebilecek memurlardan olduğu açıktır.
Sanığın görevi
gereğince yapması gereken bir işi yapmak için, işi daha erken yapabilmek için
yanındaki arkadaşı ile 15.000 YTL talep ettiği ve bu para verilirse onun yaptığı
tespitlere imza atabileceğini bildirdiği dosyadaki delillerle anlaşılmaktadır.
Sanık Cevdet
Bilgili’nin işin kapasiteli olduğu bu nedenle bir takım inceleme yapabilmek için
diğer sanığın yardımına ihtiyaç duyduğu bu sanığı da Ali’nin talebi üzerine
kendisini bulduğunu savunmuş ise dosya ile ilgisi olmayan bir incelemeyi
yapabilmesinin gerekli olmadığı gibi eğer bu konuda bir ihtiyaç duyarsa
mahkemeye bunu bildirmesi gerektiği bizce tartışmadan uzaktır. Üstelik yıllardır
bu konuda bilirkişilik yapan sanık Cevdet Bilgili’nin bunu bilmemesi
düşünülemez.
Sanık Çelik
Ölçüm’ün de Ali’yle her hangi bir ilgisi olmadığı halde diğer sanığın
yönlendirmesi ile onunla birlikte hareket ederek Ali’den anılan parayı bir
şekilde tahsil etmeye kalkıştığı ve sanık Cevdet Bilgili’nin eylemine katıldığı
anlaşılmaktadır.
Bu nedenlerle
sanıkların rüşvet alma suçunu işledikleri tüm dosya kapsamı ile anlaşıldığından
eylemlerine uyan TCK’nın 252/3-1, 53/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına
karar verilmesini kamu adına diler ve isteriz dedi.
Sanık Cevdet Bilgili vekili biz yazılı savunma vermiştik ancak
C.Savcısının görüşü karşısında yeniden yazılı savunmada bulunacağız, süre
verilsin dedi.
Sanık Çelik Ölçüm vekili bizde yazılı savunmada bulunmak üzere süre
istiyoruz dedi.
Dosya incelendi,
G.D. İSTEK GİBİ
2-
Sanık vekillerine yazılı savunmada bulunmaları için süre verilmesine,
Bu sebeplerle duruşmanın
10.09.2006 saat 10.00’a bırakılmasına oy birliği ile karar verildi.
·
12.03.2007
DERS GÜNÜ NOTLARI :
T.C. SİNCAN Duruşma Tarihi:
03/06/2006
AĞIR CEZA MAHKEMESİ Oturum no: 1
sayfa no:1
DURUŞMA TUTANAĞI
Esas No : 2006/00666
Başkan : MEHMET HÜKÜM
- 0123456
Üye : SELİM KARAR -
0178933
Üye : NEVİN UYMAZ -
0289911
Cumhuriyet Savcısı : ALPER İDDİA -
0211983
Katip : HÜLYA YAZICI -
0826124
·
“MAHKEME
BAŞKANI VEYA HAKİM, DURUŞMAYI YÖNETİR VE SANIĞI SORGUYA ÇEKER ; DELİLLERİN
İKAME EDİLMESİNİ SAĞLAR” (CMK 191/1)
·
MAHKEME
BAŞKANI, MÜBAŞİR ARACILIĞI İLE “DAVETİYE İLE ÇAĞRILAN”
(CMK 145) SANIKLARI, MÜDAFİLERİNİ, ŞİKAYETÇİ İLE
VEKİLİNİ, TANIKLARI DURUŞMA SALONUNA ÇAĞIRIR
BELLİ
GÜN VE SAATTE CELSE AÇILDI: Yakınan ile sanıklar ve sanık vekilleri hazır
açık yargılamaya başlandı.
·
“SANIĞIN VE
MÜDAFİİNİN HAZIR BULUNUP BULUNMADIĞI, ÇAĞRILMIŞ TANIK VE BİLİRKİŞİLERİN GELİP
GELMEDİKLERİ SAPTANARAK DURUŞMAYA BAŞLANIR. SANIK, DURUŞMAYA BAĞSIZ OLARAK
ALINIR” CMK 191/1,1)
·
“MAHKEME
BAŞKANI VEYA HAKİM, DURUŞMANIN BAŞLADIĞINI, İDDİANAMENİN KABULÜ KARARINI
OKUYARAK AÇIKLAR” (CMK 191/1,2)
·
“TANIKLAR
DURUŞMA SALONUNDAN DIŞARI ÇIKARILIRLAR” (CMK 191/2)
·
“DURUŞMADA,
SIRASIYLA ;
A) SANIĞIN AÇIK KİMLİĞİ
SAPTANIR, KİŞİSEL VE EKONOMİK DURUMU HAKKINDA KENDİSİNDEN BİLGİ ALINIR” (CMK
191/3,a)
·
MAHKEME
BAŞKANI ÖNCE KİMLİK TESPİTİ YAPMIŞTIR
Yakınan Ali Malcı Yusuf oğlu 1967 d.lu …. Sincan adresinde
ikamet eder.
Sanık Cevdet Bilgili : … oğlu ……’den olma …. … D.lu
aslen Ankara Sincan Yenikent … Mah. Nüfusuna kayıtlı olup halen …… Ankara
adresinde ikamet eder, evli 1 çocuklu okur yazar, Mühendis.
Sanık Çelik Ölçüm : … oğlu ….’dan olma …. D.lu
aslen …… nüfusuna kayıtlı olup halen ……….. Ankara adresinde ikamet eder, evli 2
çocuklu okur yazar, inşaat mühendisi, sabıkasız.
·
“DURUŞMADA,
SIRASIYLA ;
B) İDDİANAME VEYA İDDİANAME
YERİNE GEÇEN BELGE OKUNUR,
C) SANIĞA, YÜKLENEN SUÇ
HAKKINDA AÇIKLAMADA BULUNMAMASININ KANUNİ HAKKI OLDUĞU VE 147 NCİ MADDEDE
BELİRTİLEN DİĞER HAKLARI BİLDİRİLİR,
D) SANIK AÇIKLAMADA
BULUNMAYA HAZIR OLDUĞUNU BİLDİRDİĞİNDE, USULÜNE GÖRE SORGUSU YAPILIR” (CMK
191/3,b,c,d)
·
SANIKLARIN
SORGUSUNA GEÇİLİR.
CMK 147 EMREDİCİ NORMDUR. SORGUNUN CMK 147’NİN TÜM KOŞULLARINA UYGUN
YAPILMASI GEREKİR. BU KOŞULLARIN TAMAMINA VEYA BİRİNE AYKIRI DAVRANILMASI
İŞLEMİN GEÇERSİZLİĞİNE YOL AÇABİLİR. ONUN İÇİN DİKKATLİCE UYGULANMALIDIR. BU
NEDENLE, MAHKEME BAŞKANI, CMK 147’Yİ DOĞRUDAN SANIKLARA OKUMALIDIR
CMK nın 147. maddesi uyarınca sanıklara yasal hakları hatırlatıldı,
sanıklar susma hakkımızı kullanmıyoruz savunmamızı yapacağız demekle,
… C.Savcılığının 26.6.2006 ve 2006/… sayılı iddianame ve ekleri okundu
sanıklardan savunma ve delilleri soruldu.
·
MAHKEME
BAŞKANININ SANIĞA SAVUNMASINI VE DELİLLERİNİ SORMASINA DİKKAT EDİNİZ. BİRİSİ
SANIĞIN İDDİAYA KARŞI BEYANI, DİĞERİ BU BEYANIN İSPATI ARACIDIR
SANIK CEVDET BİLGİLİ SAVUNMASINDA:
Suçlamayı kabul etmiyorum,
suçlama iftiradan ibarettir, Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/… D.iş dosyasında üç
kişilik bilirkişi heyetinden biride benim diğer arkadaşlar Makine Mühendisidir,
biz mahkeme heyeti ile mahalline gittik şikayetçi Alı Malcı’ya ait 2 bloktan
oluşan ve 24 dairelik %99’u tamamlanmış durumdaki inşaatları gördük rapor
tanzimi aşamasına geldik ben (A) Belediyesine gittim oradan yaptığım araştırmada
inşaatın projesinin bulunmadığını inşaatlar hakkında her hangi bir başvuru
yapılmadığını tespit ettim yine inşaatın ruhsatının olmadığını tespit ettim bu
durumda rapor yazmamızda olanak yoktu temel hafriyatının çıkartılması
gerekiyordu bunu Ali Malcı’ya anlattım temel hafriyatının çıkartılıp bize
verilmesini bildirdim Ali Malcı kendisinin tanıdığının bulunmadığını bana
söyleyerek bunu benim yaptırmamı söyledi ben birkaç arkadaşla görüştüm ama Çelik
Ölçüm’ü buldum çünkü onun ölçme aleti vardı Ali Malcı ile Çelik Ölçüm görüştüler
anlaşmışlar beni de çağırdılar saat 14.00 civarında oraya gittim ve 14.45’de
oradan ayrıldım 3-4 gün sonra Çelik beni arada mahalline ölçmeye çıktığını
söyledi ve arkasından hesapları getirdi biz bu hesaplarla keşifte tespit
ettiğimiz bulguları karşılaştırdık raporumuzu hazırladık raporumuzu verdik ben
raporu verdikten sonra Çelik beni telefonla aradı Ali Malcı’nın bürosunda
bulunduğunu söyleyerek ısrarla benim oraya gelmemi istedi ben de gittim orada
otururken Ali’nin arkadaşı olduğunu anladığım Emin adındaki kişi Ali ve benim
yanımda bir miktar parayı Çelik’e verdi bu parayı Çelik saydı ve parayı aldığına
dair makbuz imzalayıp bu kişiye teslim etti bu para alış verişi ile ve para ile
herhangi bir ilgim yoktur bunlar benim bilgim dışında gerçekleşmiştir dedi.
Eğer temel hafriyatının satın alması gerekiyorsa bunun için mahkemeye
başvurmaları ve mahkeme onayını aldıktan sonra bu konuda gerekli incelemeyi
yapmaları gerektiği hatırlatılarak
Sanık Cevdet Bilgili’den
soruldu Ali işinin çok acele olduğunu bildirerek bu konuyu mahkemeye aktarmadan
yaptık kötü bir niyetimiz yoktur dedi.
·
MAHKEME
BAŞKANI, SANIĞIN SORGUSU YAPILIP BEYANI ALINDIKTAN SONRA, DOSYADA MEVCUT
SAVUNMALARINI OKUR (CMK 213,
209/1), SORGUDAKİ BEYAN İLE
KARŞILAŞTIRIR, FARKLI BEYANLAR, ÖRNEĞİN ÇELİŞKİ VARSA, BU ÇELİŞKİNİN GİDERİLMESİ
İÇİN VEYA KAPALI BİR BEYANIN AÇILMASI VEYA BİR DURUMA AÇIKLIK GETİRİLMESİ İÇİN
SANIĞA SORU SORABİLİR
Sanığın daha önce alınan savunmaları
okundu, benzer olduğu görüldü o savunmalarımı da tekrar ederim dedi .
Bu sırada yakınan “vekili” Av. Selma Atak
da geldi yerine alındı Av. Selma Atak vekaletname örneği ile davaya katılma
istemini taşıyan dilekçesini verdi alında dosyasına konuldu.
·
“VEKİL :
KATILAN, SUÇTAN ZARAR GÖREN VEYA MALEN SORUMLU KİŞİYİ CEZA MUHAKEMESİNDE TEMSİL
EDEN AVUKATI.. İFADE EDER” (CMK 2/1,d)
SANIK ÇELİK ÖLÇÜM SAVUNMASINDA:
Cevdet Bilgili’nin savunmasına
katılıyorum. Bunun dışında binanın temelinden çatısına kadar tüm kalemleri
hesaplayacaktım bunun için ölçme aletine ihtiyaç vardı bu alet bende bulunduğu
için Cevdet Bey beni aradı Ali Malcı ile görüştüm, mahallini gördükten sonra Ali
Malcı ile görüştüm 15.000 YTL’ye anlaştık, 02.04.2006 günü ben Ali’nin bürosuna
gitmiştim Ali Cevdet Bilgili’yi de çağırmamı istedi ısrarla bunu istedi Emin
adındaki kişi bana bir miktar para verdi ve “...makbuz vermenize gerek yok...”
diye söyledi ben de buna karşılık “.. öyle şey olmaz ticari iş için para
veriyorsunuz verilen paranın ticari deftere geçmesi için makbuz düzenlenmesi
gerekir diyerek..” makbuz düzenlettim düzenlenen makbuzu da imzalattım suçlamayı
kabul etmiyorum dedi
Sanığın daha önce alınan savunmaları okundu
benzer olduğu görüldü tekrar ederim dedi.
·
“MAĞDUR İLE
ŞİKAYETÇİ, CUMHURİYET SAVCISI VEYA MAHKEME BAŞKANI VEYA HAKİM TARAFINDAN ÇAĞRI
KAĞIDI İLE ÇAĞRILIP DİNLENİR” (CMK 233/1)
YAKINAN ALİ MALCI ŞİKAYETİNDE:
Ben tespit yapılan inşaatların
bulunduğu arsanın malikiyim Cevdet Bilgili Sulh Hukuk Mahkemesinin dosyasında
atanan bilirkişilerden birisidir. Mahkeme bilirkişi heyeti ile inşaatları gördü
2-3 gün sonra Cevdet Bilgili işin ayrıntılı olduğunu ve uzun süreceğini ama
yanında getirdiği Çelik ile anlaştığımız taktirde Çelik’in bir an önce hesapları
çıkartacağını, Çelik’in çıkartacağı hesapları imzalayacağını, raporu vereceğini
bana söyledi, ben bunun üzerine Çelik Beyle konuştum, Çelik Ölçüm yapacağı işe
karşılık 15.000 YTL istedi ben bunu kabul ettim arkasından avukatıma konuyu
açtım Avukatım bunun suç olduğunu bildirince mahkemeye dilekçe verdik mahkeme
bizi savcılığa sevk etti savcı bey bize bunun kanıtlanabilmesi için suçüstü
yaptırmamız gerektiğini bize anlattı bizde bunun üzerine bir miktar para
hazırladık parayı vereceğimiz günü Çelik’i ben çağırdım Cevdet Bilgiliye de
arkadaşım Emin Doğrucu telefon etti Cevdet Bilgili geldi para bende idi parayı
Emine teslim ettim Emin de parayı Çelik Ölçüm’e verdi olay yerinde tertibat alan
polisler olaya el koydular davacıyız dedi.
Yakınandan tekrar soruldu yüklenicinin
işleri doğru yapmadığını, sözleşmeye aykırı davrandığını öğrendim bunu tespit
ettirip yükleniciye dava açacaktım bu amaçla mahkemeye başvurmuştuk dedi.
Yakınanın daha önce alınan ifadeleri okundu
o ifadelerimde doğrudur dedi.
·
TANIKLAR
CMK’DEKİ HÜKÜMLERE GÖRE DİNLENİR. “HER TANIK, AYRI AYRI VE SONRAKİ TANIKLAR
YANINDA BULUNMAKSIZIN DİNLENİR” (CMK 52/1). DİNLENEN TANIK DIŞINDAKİLER DIŞARIDA
ÇAĞRILMALARINI BEKLERLER. MÜBAŞİR İLK DİNLENECEK TANIĞI ÇAĞIRIR.
TANIK DURUŞMA SALONUNDAKİ YERİNİ ALIR. KİMLİK TESPİTİ
YAPILIR. “TANIĞA,
İLK ÖNCE ADI, SOYADI, YAŞI, İŞİ VE YERLEŞİM YERİ, İŞYERİNİN VEYA GEÇİCİ OLARAK
OTURDUĞU YERİN ADRESİ, VARSA TELEFON NUMARALARI SORULUR. GEREKİRSE
TANIKLIĞINA NE DERECEYE KADAR GÜVENİLEBİLECEĞİ HAKKINDA HAKİMİ AYDINLATACAK
DURUMLARA, ÖZELLİKLE ŞÜPHELİ, SANIK VEYA MAĞDUR İLE İLİŞKİLERİNE DAİR SORULAR
YÖNELTİLİR” (CMK 58/1)
TANIKLIKTAN ÇEKİNME VEYA YEMİNLİ DİNLENİP DİNLENMEYECEKLERİ
DURUMU TESPİT EDİLİR.
MAHKEME BAŞKANI TANIĞA
GÖREVİNİN ÖNEMİNİ HATIRLATIR. BU
BAĞLAMDA “TANIĞA ;
a) DİNLENMEDEN ÖNCE, GERÇEĞİ
SÖYLEMESİNİN ÖNEMİ,
b) GERÇEĞİ SÖYLEMEMESİ HALİNDE
YALAN TANIKLIK SUÇUNDAN DOLAYI
CEZALANDIRILACAĞI,
c) DOĞRUYU SÖYLEYECEĞİ
HUSUSUNDA YEMİN EDECEĞİ,
d) DURUŞMADA MAHKEME BAŞKANI
VEYA HAKİMİN AÇIK İZNİ OLMADAN MAHKEME SALONUNU TERK EDEMEYECEĞİ, ANLATILIR”
(CMK 53)
TANIK HASAN DURMUŞ: … oğlu …..D.lu … adresinde ikamet eder. Tanıkları olay
nedeni ile tanır engel hali yok
·
TANIKLARA YEMİN
VERİLMESİ CMK 54/1 : “TANIKLAR, TANIKLIKTAN ÖNCE AYRI AYRI YEMİN EDERLER.
GEREKTİĞİNDE VEYA BİR KİMSENİN TANIK SIFATIYLA DİNLENİLMESİNİN UYGUN OLUP
OLMADIĞINDA TEREDDÜT VARSA YEMİN, TANIKLIKTAN SONRAYA BIRAKILABİLİR”
·
YEMİNİN
BİÇİMİ CMK 55 : “(1)
TANIĞA VERİLECEK YEMİN, TANIKLIKTAN ÖNCE “BİLDİĞİMİZ DOSDOĞRU SÖYLEYECEĞİME
NAMUSUM VE VİCDANIM ÜZERİNE YEMİN EDERİM” VE 54 ÜNCÜ MADDEYE GÖRE
TANIKLIKTAN SONRA VERİLMESİ HALİNDE “BİLDİĞİMİ DOSDOĞRU SÖYLEDİĞİME NAMUSUM VE
VİCDANIM ÜZERİNE YEMİN EDERİM” BİÇİMİNDE OLUR.
(2) YEMİN EDİLİRKEN HERKES AYAĞA KALKAR”
usulen yemini yaptırıldı,
·
“TANIK,
DİNLENMEDEN ÖNCE HAKKINDA TANIKLIK YAPACAĞI OLAYLA İLGİLİ OLARAK MAHKEME BAŞKANI
VEYA HAKİM TARAFINDAN, KENDİSİNE BİLGİ VERİLİR ; HAZIR OLAN SANIK, TANIĞA
GÖSTERİLİR. SANIK HAZIR DEĞİLSE KİMLİĞİ AÇIKLANIR. TANIKTAN, TANIKLIK EDECEĞİ
KONULARA İLİŞKİN BİLDİKLERİNİ SÖYLEMESİ İSTENİR VE TANIKLIK EDERKEN SÖZÜ
KESİLMEZ” (CMK 59/1)
soruldu.
Ali Malcı arkadaşım olduğundan olay gün ben
bürosunda Ali’nin yanında bulunuyordum sanıklar oraya geldiler Cevdet Bilgili
“.. işin bir ayrı ayrıntısı var bunu bir günde yetiştirmemiz mümkün olmayacak
eğer Çelik’ gerekli hesapların çıkartılması işi verilirse raporu
tamamlayabiliriz Çelik bu iş için 15.000 YTL para istiyor ne dersiniz..” diye
söyledi sanık Çelik de bu sözlere katıldı. Ali bir düşüneyim size gereken
cevabı veririm dedi sanıyorum avukatı ile görüşmüş teklifi kabul eder göründü
Çelik gerekli işleri yapmış dedi.
·
CMK 212 :
TANIĞIN ÖNCEKİ İFADESİNİN OKUNMASI
Tanığın daha önce alınan ifadesi okundu soruldu.
O ifademde doğrudur tekrar ederim dedi,
Yakınan Ali Malcı’dan tekrar soruldu, para
bende idi bu arada sekreterim gelince ben kapıyı açtım parayı masanın üzerine
koydum parayı Emin verdi biz para konusunu sanıklarla konuşurken Avukatımla
görüşüp ondan sonra kesin cevabı vereceğimi bildirdim Avukat ile görüştüm avukat
bunun suç olduğunu anlatınca bunun üzerine sanıkları aradık teklifi kabul eder
göründük bundan sonra diğer olaylar gelişti dedi.
TANIK HATİCE SEKRETER: … kızı, … doğumlu …. adresinde ikamet eder, sanıkları
olay nedeni ile tanır engel hali yok usulen yemini yaptırıldı soruldu.
Ben Ali Malcı’nın yanında sekreter olarak
çalışıyorum, tarihini hatırlamadığım bir gün sanıklar Cevdet ile Çelik beraber
geldiler içeride neler konuştuklarını ben bilmiyorum. Ben daha sonra görevden
ayrıldığım için para verilme sırasında orada değildim başka bir şey bilmiyorum
dedi.
Tanığın daha önce alınan ifadesi okundu, o
ifadem doğrudur ben pazartesi günü işyerine gitmiştim geldiğimde Ali Malcı
“..bilirkişiler para istiyor kendilerini şikayet edeceğiz seni de tanık olarak
göstermek istiyoruz..”diye söylemişti ama ben olaya tanık olmadım dedi.
·
TANIKLIK EDİLEN
KONULARI AYDINLATMAK, TAMAMLAMAK VE BİLGİLERİNİNİN DAYANDIĞI DURUMLARI GEREĞİNCE
DEĞERLENDİRMEK İÇİN TANIĞA AYRICA SORU YÖNELTİLEBİLİR (CMK 59/2)
Yakınan vekili tanıklara sorduracağımız bir
husus yoktur dedi.
Sanık vekilleri bizim de tanıklara
sorduracağımız bir husus yoktur daha sonra ifadeleri değerlendireceğiz dediler.
Sanıklardan soruldu, tanık ifadelerine
şimdilik bir diyeceğimiz yoktur dediler.
·
TANIĞIN DURUŞMA
SALONUNDAN AYRILMASI CMK 208 : “TANIKLAR, DİNLENDİKTEN SONRA ANCAK MAHKEME
BAŞKANI VEYA HAKİMİN İZNİYLE DURUŞMA SALONUNDAN AYRILABİLİR
·
DURUŞMADA
OKUNMASI ZORUNLU BELGE VE TUTANAKLAR CMK 209/1 : “NAİP VEYA İSTİNABE YOLUYLA
SORGUSU YAPILAN SANIĞA AİT SORGU TUTANAKLARI, NAİP VEYA İSTİNABE YOLUYLA
DİNLENEN TANIĞIN İFADE TUTANAKLARI İLE MUAYENE VE KEŞİF TUTANAKLARI GİBİ DELİL
OLARAK KULLANILACAK BELGELER VE DİĞER YAZILAR, ADLİ SİCİL ÖZETLERİ VE SANIĞIN
KİŞİSEL VE EKONOMİK DURUMUNA İLİŞKİN BİLGİLERİN YER ALDIĞI BELGELER, DURUŞMADA
OKUNUR”
Sanıklara ait kayıtlar okundu.
·
DİNLEME VE
OKUMADAN SONRA BİR DİYECEĞİNİN SORULMASI CMK 215 : SUÇ ORTAĞININ, TANIĞIN VEYA
BİLİRKİŞİNİN DİNLENMESİNDEN VEYA HERHANGİ BİR BELGENİN OKUNMASINDAN SONRA
BUNLARA KARŞI BİR DİYECEKLERİ OLUP OLMADIĞI KATILANA VEYA VEKİLİNE, CUMHURİYET
SAVCISINA, SANIĞA VE MÜDAFİİNE SORULUR”
Sanıklardan soruldu okunan kayıtlar bize
aittir doğrudur dediler.
02.04.2006 tarihli yakalama, zapt etme tutanağı, para teslim tutanağı, Sulh
Hukuk Mah. 19.3.2006 tarihli ihbar yazısı diğer belgeler okundu.
Sanıklarda soruldu aleyhimize olan hususları kabul etmiyoruz dediler.
Sanık
Çelik Ölçüm vekilinin duruşma arasında verdiği 1.6.2006 tarihli dilekçesi ve
dilekçe ekinde ibraz edilen ekleri okundu.
Sanık
vekilinden soruldu dilekçemizi tekrar ederiz karşı taraf müvekkilim gerekli
çalışmayı yaptığını kabul ettiğine göre Çelik Ölçüm’le birlikte mahallinde
çalışma yapan ve hesapları hazırlayanlar Ahmet Demir ve Erhan Orhan
dinlenmeyebilirler, takdir mahkemenindir dedi.
Sulh
Hukuk Mahkemesinin yazıları 10.3.2006 tarihli bilirkişilerin atanmasına ilişkin
tutanak fotokopisi okundu.
Sanıklardan soruldu bir diyeceğimiz yoktur dediler.
Sanık
Cevdet vekili, mahkemenin ihbar yazısı 19.3.2006 tarihini taşımaktadır olay ise
2.4.2004 tarihinde meydana gelmiştir. 1.4.2004 tarihinde rapor verilmiştir.
Belli ki karşı taraf bu süre içerisinde adeta delil toplamak için zaman
kazanmıştır olay soyut iddiadan ibarettir dedi.
Sanık Çelik vekili bizim bir diyeceğimiz yoktur dedi.
Dosya
incelendi.
G.D.İSTEK GİBİ:
1-
Sulh Hukuk Mah.
2006/… D.iş sayılı dosyasının istenmesi için yazı yazılmasına
2-
Sulh Hukuk
Mahkemesinin 2006/.. D. İş sayılı dosyasına Osman Konuşur ve Savaş Susar adlı
bilirkişilerin adreslerinin sorulması için yazı yazılmasına, adresleri
geldiğinde tanık sıfatı ile davetiye çıkartılmasına
3-
Suçtan zarar
gören durumunda bulunan Ali Malcı’nın davaya katılma isteminin kabulüne,
4-
Sanık Çelik’in
işle ilgili metraj hesabı yapıldığını taraflarca kabul edildiğinden Ahmet Demir
ve Erhan Orhan’ın dinlenmelerinden vazgeçilmesine,
Bu sebeplerle duruşmanın
11.07.2006 saat 09.25 e bırakılmasına oy birliği ile karar verildi.
Başkan Üye
Üye Katip
0123456 0178933
0289911 0826124
·
05.03.2007
DERS GÜNÜ NOTLARI :
·
ŞÜPHELİ
İFADELERİ İLE TANIK BEYANLARININ ALINMASI
Cumhuriyet savcılığının soruşturmanın yapılması talimatı üzerine, Emniyet
Amirliği, şikayetçi Ali Malcı ve tanıklar ile şüpheli bilirkişi Cevdet Bilgili
ve Çelik Ölçüm’ün ifadesini usulüne göre almıştır. İfade ve sorgunun nasıl
yapılacağı CMK 145-147’de düzenlenmiştir.
CMK 147’e göre,
“(1) Şüphelinin veya sanığın ifadesinin alınmasında veya sorguya çekilmesinde
aşağıdaki hususlara uyulur :
a) Şüpheli veya
sanığın kimliği saptanır. Şüpheli veya sanık, kimliğine ilişkin soruları doğru
olarak cevaplandırmakla yükümlüdür.
b) Kendisine
yüklenen suç anlatılır.
c) Müdafi seçme
hakkının bulunduğu ve onun hukuki yardımından yararlanabileceği, müdafiin
ifade veya sorgusunda hazır bulunabileceği, kendisine bildirilir. Müdafi
seçecek durumda olmadığı ve bir müdafi yardımından faydalanmak istediği
takdirde, kendisine baro tarafından bir müdafi görevlendirilir.
d) 95 inci
madde hükmü saklı kalmak üzere, yakalanan kişinin yakınlarından istediğine
yakalandığı derhal bildirilir.
e) Yüklenen suç
hakkında açıklamada bulunmamasının kanuni hakkı olduğu söylenir.
f) Şüpheden
kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır ve
kendisi aleyhine var olan şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan
hususları ileri sürmek olanağı tanınır.
g) İfade verenin
veya sorguya çekilenin kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınır.
h) İfade ve
sorgu işlemlerinin kaydında, teknik imkanlardan yararlanılır.
i) İfade ve
sorgu bir tutanağa bağlanır. Bu tutanakta aşağıda belirtilen hususlar yer
alır:
1. İfade alma veya
sorguya çekme işleminin yapıldığı yer ve tarih,
2. İfade alma veya
sorguya çekme sırasında hazır bulunan kişilerin isim ve sıfatları ile ifade
veren veya sorguya çekilenin açık kimliği,
3. İfade almanın
veya sorgunun yapılmasında yukarıdaki işlemlerin yerine getirilip getirilmediği,
bu işlemler yerine getirilmemiş ise nedenleri,
4. Tutanak
içeriğinin ifade veren veya sorguya çekilen ile hazır olan müdafi tarafından
okunduğu ve imzalarının alındığı,
5. İmzadan çekinme
halinde bunun nedenleri.
·
ALİ
MALCI’NIN SAVCILIK
İFADE TUTANAĞI
:
Şikayetçi : Ali Malcı, Yusuf oğlu, 1967 doğumlu,
.. adresinde oturur olduğunu söylemekle Şikayet dilekçesi ile mahkemenin suç
duyurusu okundu.
Soruldu : Mahkemeye verdiğim
şikayet dilekçemi tekrarlıyorum dedi. Yükleniciyle aramızda anlaşmazlık çıktı,
inşaata ve tesisatlara konu işlerin ve bedellerin tespiti için mahkemeye
başvurdum. Mahkemenin atadığı inşaatla ilgili bilirkişi Cevdet Bilgili,
yanında Çelik Ölçüm ile işyerime geldiler. Bilirkişi Cevdet yanındaki Çelik ile
anlaşmamı söyledi. Çelik, mahkemenin bilgisi olmadan 15.000 YTL verildiği
takdirde, inşaatla ilgili bütün detay işleri çıkartacağını söyledi. Ben bir
ödeme yapmadım, siz bir işe başlayın, ödemeyi yaparım, ancak ödeme karşılığında
belge isterim dedim. Yapılan işin yasal olduğunu, istenirse makbuz
verilebileceğini söylediler, gittiler. Bu durumu dilekçe ile mahkemeye
bildirdim. İşyerimdeki sekreterim ve o gün yanımda olan arkadaşım Hasan Durmuş
olaya tanıktır, sanıklardan şikayetçiyim dedi
Beyanı okundu imzası ile
onayladı 22.03.2006
(Adı
soyadı) Şikayetçi Ali
Malcı
C. Savcısı (imza) Z.K. (sicil)
(imza) (imza)
·
ALİ
MALCI’NIN EMNİYETÇE ALINAN İFADE TUTANAĞI :
MÜŞTEKİ İFADE TUTANAĞI
(Kimlik bilgileri vardır)
“.. Huzurda bulunan .. Cumhuriyet Başsavcılığının 22.03.2006 tarih ve Hz :
2006/… sayılı talimat yazıları ekinde gönderilen Sulh Hukuk Mahkemesine hitaben
dilekçeyi ben verdim. Yüklenici ile inşaatla ilgili aramızda anlaşmazlık çıktı.
Delil tespiti için bilirkişi talebinde bulunduk. Mahkeme tayin ettiği
bilirkişilerle inşaatta inceleme yapmışlar, bu inceleme sonucuna göre rapor
düzenlemeleri gerekirken, bilirkişilerden Cevdet Bilgili ile birlikte Çelik
Ölçüm adlı kişi 16.03.2006 tarihinde .. adresindeki işyerime gelerek bana ve
yanımda bulunan arkadaşım Hasan Durmuş’a işinizle ilgili ayrıntılı rapor
düzenleyeceğiz ancak bu iş için mahkemenin öngördüğü ücret dışında 15.000 YTL
vermeniz gerekiyor dediler, bende siz rapor düzenlemeye başlayın parayı size
veririm ancak karşılığında belge isterim dedim, bana yaptıkları işin yasal
olduğunu istendiği zaman alacakları paraya karşılık gider makbuzuna imza
atabileceklerini söylediler ve gittiler, bunun üzerine konunun yasal olup
olmadığını öğrenmek için avukatımla görüştüm, avukatım ilgili mahkemenin hakimi
ile görüştü, işin yasal olmadığını bize söyleyince bende Sulh Hukuk Mahkemesine
bir dilekçe ile müracaatta bulundum. Her ikisinden şikayetçiyim dedi alınan
ifadesini okudu doğruluğunu imzası ile tasdik etti ve edildi
22.03.2006 saat 12.15
İfadeyi Alan İfadeyi yazan
(Adı
soyadı)
Şikayetçi Ali Malcı
Komiser (imza) Adı soyadı Pol. Me.
(imza) (imza)
·
ALİ MALCI’NIN İFADELERİNE GÖRE MADDİ OLGULAR BÜTÜNÜ
1)
Bilirkişi Cevdet Bilgili ile Çelik Ölçüm’ün Ali’nin işyerime gitmeleri, burada
Cevdet’in yanındaki Çelik ile anlaşmasını söylemesi, Çelik’in mahkemenin bilgisi
olmadan 15.000 YTL verildiği takdirde, inşaatla ilgili bütün detay işleri
çıkartacağını beyan etmesi,
2)
Ali’nin “siz bir işe başlayın, ödemeyi yaparım, ancak ödeme karşılığında belge
isterim” demesi üzerine Cevdet ve Çelik’in işyerinden ayrılmaları,
3)
Ali’nin İşyerindeki sekreteri ile o gün yanında olan Hasan Durmuş olaya tanık
olması.
4) Ali’nin avukatı
ile görüşmesi sonucunda şikayetçi olması.
·
TANIK
HASAN’IN EMNİYETÇE ALINMIŞ İFADESİ :
TANIK İFADE TUTANAĞI
T A N I Ğ I N :
ADI VE
SOYADI : Hasan Durmuş
BABA VE ANA
ADI : Hasan - Selime
DOĞUM YERİ VE TARİHİ
: Pınarbaşı - 1958
NÜF.KAYITLI OLDUĞ
YER : Kayseri - Pınarbaşı - .. mah.
İKAMET ADRESİ
: ……… İzmir Tel: ………
İŞ
ADRESİ : -
MESLEĞİ : SSK emeklisi
MEDENİ HALİ-
TAHSİLİ : Evli - Ortaokul Mezunu
İFADENİN ALINDIĞI
YER : ….. Emniyet Amirliği
İFADENİN ALINDIĞI
TARİH : ...2006 Saat: 14.10
… C.
Başsavcılığının …..2006 gün ve Hz: 2006/…. sayılı talimat yazıları ekinde
Müdürlüğümüze gönderilen şikayet dilekçesine istinaden Tanık sıfatıyla alınan
ifadesinde ;
SORULDU :
Ben yukarıda açık adresimi vermiş olduğum yerde ikamet ederim. Emekli olduğum
için ara sıra arkadaşım Ali Malcı’nın işyerine ziyarete giderim. Arkadaşım
Ali’nin yanında bulunduğum bir sırada, sonradan arkadaşımdan bilirkişi olduğunu
öğrendiğim Cevdet ile Çelik adlı kişiler işyerine geldiler, Ali’ye incelemenin
yapıldığını, ancak raporun düzenlenebilmesi için 15.000 YTL’nin verilmesi
gerektiğini, aksi takdirde işin aksayacağını söylediler. Ali, işin yasal olup
olmadığını sordu, yasaldır dediler. Sonradan Ali şikayetçi oldu. Benim işyerinde
tanık olduğum olay bu şekildedir dedi, ifadesi okundu, doğruluğunu imzası
ile onayladı 22.03.2006 saat 12.30
İfadeyi Alan İfadeyi yazan
Tanık
(Adı soyadı) Kom. (imza) (Adı soyadı) Pol. Me.
(imza) Hasan Durmuş (imza)
·
TANIK
HASAN’IN BEYANINA KONU MADDİ OLGULAR
1)
Cevdet ile Çelik’in Ali’nin işyerine gelmeleri, “Ali’ye incelemenin yapıldığını,
ancak raporun düzenlenmesi için 15.000 YTL’nin verilmesi gerektiğini, aksi
takdirde işin aksayacağını” söylemeleri.
·
TANIK
A’NIN SEKRETERİ HATİCE’NİN EMNİYETÇE ALINMIŞ İFADESİ
TANIK İFADE
TUTANAĞI
(Tanık Hasan’ın kimlik bilgilerine ilişkin kısmı
burada da aynıdır).
… C.
Başsavcılığının …..2006 gün ve Hz: 2006/…. sayılı talimat yazıları ekinde
Müdürlüğümüze gönderilen şikayet dilekçesine istinaden Tanık sıfatıyla alınan
ifadesinde ;
SORULDU :
Ben yukarıda açık adresimi vermiş olduğum yerde sekreter olarak çalışmaktayım.
Tarihini net olarak hatırlayamadığım bir gün işyerine sonradan birisinin
bilirkişi olduğunu öğrendiğim iki kişi geldi, işverenim Ali Malcı ile görüşmek
istediğini söylediler, Ali ile arkadaşı Hasan Durmuş içeride bulunmaktaydılar,
kendilerini işverenin yanına aldım, içeride ne konuştuklarını bilmiyorum,
ertesi gün Ali’den gelenlerin raporun biran önce hazırlanması için kendisinden
15.000 YTL istediklerini, şikayet edeceğini söyledi, bildiklerim bundan
ibarettir dedi, ifadesi okundu,
doğruluğunu imzası ile
onayladı. 22.03.2006 saat 12.45
İfadeyi Alan İfadeyi yazan
Tanık
(Adı soyadı) Kom. (imza) (Adı soyadı) Pol. Me.
(imza) Hatice Sekreter (imza)
·
TANIK
HATİCE’NİN BEYANINA KONU MADDİ OLGULAR
1)
Birisinin bilirkişi olduğunu öğrendiği iki kişinin Ali’nin işyerine gelmeleri,
hasan’ın bulunduğu sırada Ali’nin odasında görüşmeleri, görüşme hakkında
bilgisinin olmaması,
2)
Ali’nin, ertesi gün gelenlerin raporun bir an önce hazırlanması için 15.000 YTL
istediklerini, şikayet edeceğini söylediği beyanı.
·
BİLİRKİŞİ CEVDET BİLGİLİ’NİN ŞÜPHELİ SIFATIYLA ALINAN EMNİYET
İFADE TUTANAĞI
:
(CMK Md. 147)
ADI VE SOYADI : Cevdet
Bilgili
BABA VE ANA ADI :
Hasan - Hülya
DOĞUM YERİ VE
TARİHİ : Aydın - 08.10.1940
NÜF.KAYITLI OLDUĞU
YER : Ankara - Çankaya
EV ADRESİ-TEL
NO : ……….
İŞ ADRESİ-TEL
NO : ………..
MESLEĞİ : emekli,
bilirkişilik yapar.
MEDENİ
HALİ-TAHSİLİ :Evli - Yüksekokul Mezunu …
HABER VERMEK İSTEDİĞİ
YAKINI : Eşine haber vermek istemiştir.
MÜDAFİİ
DURUMU : Talep Etmemiştir.
İFADENİN ALINDIĞI
YER : …. Emniyet Amirliği
TARİH VE
SAATİ : 02.04.2006 Günü Saat:15.02
İfade verene
isnat edilen suç anlatıldı, müdafi tayin hakkının bulunduğunu, müdafi tayin
edebilecek durumda değilse baro tarafından tayin edilecek bir müdafii talep
edebileceği ve onun hukuki yardımından yararlanabileceği, isterse müdafiin
soruşturmayı geciktirmemek kaydıyla ve vekaletname aranmaksızın ifade de hazır
bulunacağı, yakınlarından istediğine yakalandığını duyurabileceği, isnat edilen
suç hakkında açıklama bulunmamasının kanuni hakkı olduğu, şüpheden kurtulması
için somut delillerin toplanmasını talep edebileceği kendisine teker teker
hatırlatılıp açıklandı. Eşine haber verilmiştir.
C.
Başsavcılığının 22.03.2006 tarih ve 2006/… hazırlık sayılı talimat yazıları
ekinde Müdürlüğümüze gönderilen müşteki Ali Malcı’nın 19.03.2006 tarihli şikayet
dilekçesi ile ilgili olarak ve .. Barosundan CMK’ya göre talep üzerine
gönderilen müdafii hazır olarak alınan ifadesinde;
SORULDU:
Ben halen yukarıda açık adresimi vermiş olduğum yerde ikamet ederim. Yukarıda
kimliğimle ilgili vermiş olduğum bilgiler doğrudur, bana aittir. Şikayette adı
geçen A’nın delil tespiti işi ile ilgili dosya bilirkişi olarak tarafıma
verilmişti ancak dosyanın içerisinde teknik bilgiler yoktu. Metraj toprak
hafriyatı ve diğer teknik bilgiler yoktu, Ali Malcı’dan proje ve belgeleri
istedim, Ali’nin daveti üzerine bunlarla ilgili görüşmek üzere Ali’nin işyerine
gittim. Projeleri bana göstermelerini istedim. Onaylı olmayan projelerde
toprakla ilgili hafriyat yer almadığından, bir mühendise toprak hafriyatını
ölçtürmelerini istedim ve betonla demir hesabı çıkarttırmalarını söyledim.
Tanıdıkları mühendis firma varsa yaptırmalarını istedim. Ali bana tanıdığının
olmadığını varsa benim tanıdığım bir mühendis göndermemi istedi. Bende bu
konuyla ilgili özel ölçme aleti olan inşaat mühendisi Çelik Ölçüm ile temas
kurmasını Ali’den istedim, ancak Ali, bana Çelik’i yanına bizzat getirmemi
istemesi üzerine, Çelik’i kendisine götürdüm. Projede ne yapacaklarını tarif
ettim ve ayrıldım. Ali ile Çelik orada kaldılar. Benim bilgim dışında ölçüm işi
için konuşup pazarlık etmeleri üzerine anlaşmışlar. Ali, anlaşmadan sonraki ilk
hafta sonu Çelik’in ölçüm aleti ile birlikte inşaata gidip, hafriyat ölçümü
yaptığını bana bildirdi. Çelik Ölçüm hesapları yaparak bana getirdi. Ancak daha
önceki hafta sonu diğer bilirkişilerle birlikte iki bloktan oluşan inşaatın
dairelerini teker teker gezerek, noksan ve eksik işler listesini tespit ettik.
Çelik’in getirdiği hesaplar üzerinde eksik işler teker teker kontrol edilerek
kişisel raporumu yazarak mahkemeye sundum. Ali Malcı’dan herhangi bir ücret
talebim veya rüşvet talebim olmamıştır. Çelik, benim yanımda 02.04.2006 günü ..
adresteki Ali’nin işyerinde yaptığı işle ilgili makbuz karşılığında para aldı.
Benim bu konu ile ilgili herhangi bir alakam yoktur. Tarafıma yapılan bir
suçlama varsa bu suçlamayı da kabul etmiyorum dedi.
Atanan müdafi
huzuruyla alınan ifadesinde, CMK 147 maddedeki hususlar yerine getirildikten
sonra, ifadesi yüksek sesle kendisine okundu ve ifadesini okuduktan sonra
doğruluğunun anlaşılması üzerine kendisi ve müdafiinin imzası ile tasdik edildi.
02.04.2006 Günü Saat: 15.54
İFADEYİ ALAN
İFADEYİ YAZAN İFADEYİ VEREN
Komiser -
imza Polis Memuru- imza Şüpheli Cevdet Bilgili
- imza
·
ŞÜPHELİ CEVDET BİLGİLİ’NİN İFADESİNE GÖRE MADDİ OLGULAR BÜTÜNÜ
1) Bilirkişi
dosyasında metraj toprak hafriyatı ve diğer teknik bilgilerin bulunmaması,
2) Bilirkişi
Cevdet Bilgili’nin Ali Malcı’nın daveti üzerine onun işyerinde görüşmesinde
onaylı olmayan projelerde toprakla ilgili hafriyat yer almamasının anlaşılması
ve bunun üzerine bilirkişinin Ali Malcı’dan bir mühendise toprak hafriyatını
ölçtürmelerini ve betonla demir hesabı çıkarttırmalarını istemesi, (Bilirkişinin
sözü edilen eksikler olmadan bilirkişilik görevinin yapılamayacağına ait bir
beyanı yok)
3) Ali
Malcı’nın tanıdığı bir mühendis olmaması nedeniyle, bilirkişiden bildiği bir
mühendis istemesi, onun da konuyla ilgili özel ölçme aleti olan inşaat mühendisi
Çelik Ölçüm ile temas kurmasını söylemesi,
4) Ali’nin,
Çelik’i yanına bizzat getirmesini istemesi üzerine, bilirkişinin Çelik’i Ali’ye
götürmesi, Projede ne yapılacağını anlatıp ayrılması ve Ali ile Çelik’in
bilirkişinin bilgisi dışında ölçüm işi için konuşup pazarlık etmeleri ve
anlaşmaları,
5)
Bilirkişilerin keşiften sonra bilirlikte inşaata gidip, daireleri teker teker
gezerek, noksan ve eksik işler listesini tespit etmeleri,
6) Ali’nin
anlaşmadan sonraki ilk hafta sonu Çelik’in ölçüm aleti ile birlikte inşaata
gidip, hafriyat ölçümü yaptığını bilirkişiye bildirmesi ve Çelik Ölçüm’ün
hesapları yaparak bilirkişiye vermesi, bilirkişinin, Çelik’in getirdiği hesaplar
üzerinde eksik işlere göre kişisel raporunu yazıp mahkemeye vermesi,
7) Çelik’in
bilirkişinin yanında 02.04.2006 günü Ali’nin işyerinde yaptığı işle ilgili
makbuz karşılığında para alması.
·
ÇELİK ÖLÇÜM’ÜN ŞÜPHELİ SIFATIYLA ALINAN EMNİYET İFADESİ :
(CMK Md. 147)
ADI VE SOYADI
: Çelik Ölçüm
BABA VE ANA ADI
: …. - ….
DOĞUM YERİ VE TARİHİ
: …..- …
NÜFUSA KAYITLI OLDUĞU YER :
….- …..
EV ADRESİ –TEL
NO :…….. ….
ADRESİ TEL NO
: …..
MESLEĞİ : İnşaat Mühendisi
MEDENİ HALİ –
TAHSİLİ : Evli - Yüksekokul mezunu
HABER VERMEKE İSTEDİĞİ YAKINI : Haber vermek
istememiştir.
MÜDAFİ
DURUMU : Talep Etmemiştir.
İFADENİN ALINDIĞI YER
: … Emniyet Amirliği
TARİH VE SAATİ
: 02.04.2006 Günü Saat 15.02
İfade verene
isnat edilen suç anlatıldı, müdafi tayin hakkının bulunduğunu, müdafi tayin
edebilecek durumda değilse baro tarafından tayin edilecek bir müdafi talep
edebileceği ve onun hukuki yardımından yararlanabileceği, isterse müdafiin
soruşturmayı geciktirmemek kaydıyla vekaletname aranmaksızın ifade de hazır
bulunacağı, yakınlarından istediğine yakalandığını duyurabileceği, isnat edilen
suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanuni hakkı olduğu, şüpheden kurtulması
için somut delillerinin toplanmasını talep edebileceği kendisine teker teker
hatırlatılıp açıklandı.
…C.Başsavcılığının
…2006 tarih …. hazırlık sayılı talimat yazıları ekinde Müdürlüğümüze gönderilen
müşteki A’nın …2006 tarihli şikayet dilekçesi ile ilgili olarak alınan
ifadesinde;
SORULDU :
Ben halen yukarıda açık adresimi vermiş olduğum yerde ikamet ederim. Yukarıda
kimliğimle ilgili vermiş olduğum bilgiler doğrudur ve bana aittir. İnşaat
Mühendisiyim. .. adlı işyerinde çalışmaktayım. Tarihten 2 hafta kadar önce,
bilirkişilik yapmam nedeniyle önceden tanıdığım olan Cevdet Bilgili isimli
arkadaşım, beni arayarak bir inşaatla ilgili delil tespitiyle ilgili olarak,
bilirkişilik işine tayin edildiğini söyledi. Yaptığı kontrollerde inşaata konu
binanın hiçbir ölçüm işi olmadığından dolayı bilirkişi raporunu vermesinin
mümkün olmadığını, durumu bildirdiği tesbit isteyen Ali Malcı’nın kendisinden
söz konusu bu işleri yapabilecek bir kişiyi tavsiye edip edemeyeceğini
sorduğunu, bunun üzerine beni tavsiye ettiğini söyledi. Ben, Ali ile söz konusu
işin yapılması için görüştüm, 15.000 YTL’ye anlaştım. İnşaat mahalline yardımcım
ve özel ölçüm aletimle gittim, hafriyatından çatısına kadar benim yapmam gereken
tüm işlerin ölçümleri ve bilgilerin toplanmasına ilişkin çalışmaları yaptım, iki
hafta gibi uzun bir süre çalıştım, metrajları ve kesin hesapları çıkardım ve bir
dosya halinde Ali’ye teslim ettim.
Bu işler esnasında benim
mahkemece tayin edilmişliğim veya herhangi bir resmiyetliğim yoktur. Ali,
bilirkişi Cevdet’in ricası üzerine ve hafriyat ölçüm aletimin olması nedeni ile
benden yardım talep etmiştir. Ali beni arayarak ödemeyi kendisinin yapacağını
ancak bir miktar ödeyebileceğini söyledi. Bende bunun üzerine Cevdet ile
birlikte Ali’nin .. adresindeki daireye gittik. Burada Ali ve yanında Emin
isimli bir arkadaşı vardı. Burada konuyla ilgili bilgi verdim, Ali’den emeğimin
karşılığı olan paranın bir kısmını içerir 3.000 YTL parayı ben elden aldım.
Karşılığında hakediş ve kesin hesap adı altında bir makbuz kesildi fakat
tarafıma verilmedi. Bende 3.000 YTL‘yi çantamın içinde arka bölüme koyarak
Cevdet ile birlikte iş yerinden ayrıldık. Dairenin kapısından çıktığımız sırada
görevli polis arkadaşlar tarafından şikayet üzerine yakalandığımız tarafımıza
bildirildi. Kesinlikle bu parayı rüşvet adı altında değil emeğimin bir miktar
karşılığı olarak aldım. Gerçekten, Türkiye’nin her yerinde kesin hesap çıkartmak
toplam maliyetlerin %1’i olmasına ve bu rakam bu olayda yaklaşık 40.000-50.000
YTL olmasına rağmen, ben çok daha düşük bir bedelle Ali ile konuşarak ve
pazarlık ederek anlaşmıştık. Tarafıma yapılan suçlamaları kabul etmiyorum.
Alınan ifadesinde,
CMK 147 maddedeki hususlar yerine getirildikten sonra, ifadesi yüksek sesle
kendisine okundu ve ifadesini okuduktan sonra doğruluğunun anlaşılması üzerine
imzası ile tasdik etti ve edildi. 02.04.2006 Günü Saat 16.40
İFADEYİ ALAN
İFADEYİ YAZAN İFADE VEREN
(adı soyadı)
(adı soyadı) Çelik Ölçüm
Komiser Polis Memuru Şüpheli
·
ŞÜPHELİ ÇELİK ÖLÇÜM’ÜN İFADESİNE GÖRE MADDİ OLGULAR BÜTÜNÜ
1)
Cevdet Bilgili’nin bilirkişi atandığı bir binanın hiçbir ölçüm işi olmadığından
dolayı bilirkişi raporunu vermesinin mümkün olmadığını, bu iş için kendisini
tespit isteyen Ali Malcı’ya tavsiye ettiğini söylemesi,
2)
Çelik Ölçüm’ün bilirkişi Cevdet Bilgili’nin tavsiyesi üzerine Ali Malcı ile
görüşmesi, inşaatın gerekli ölçüm işiyle ilgili 15.000 YTL’ye anlaşması,
Çelik’in bu konudaki beyanı :“Kesinlikle bu parayı rüşvet adı altında değil
emeğimin bir miktar karşılığı olarak aldım. Gerçekten, Türkiye’nin her yerinde
kesin hesap çıkartmak toplam maliyetlerin %1’i olmasına ve bu rakam bu olayda
yaklaşık 40.000-50.000 YTL olmasına rağmen, ben çok daha düşük bir bedelle Ali
ile konuşarak ve pazarlık ederek anlaşmıştık”
3)
Çelik’in İnşaat mahalline yardımcısı ile gitmesi, özel ölçüm aletiyle
hafriyatından çatısına kadar Ali ile anlaşmasına göre yapması gereken işlerin
ölçümleri ve bilgilerin toplanmasına ilişkin çalışmaları yapması, metrajları ve
kesin hesapları çıkarması ve bir dosya halinde Ali’ye teslim etmesi,
4) Ali’nin Çelik’i kısmi ödeme için araması üzerine Cevdet ile birlikte Ali’nin
işyerine gitmesi, Ali ve yanında Emin isimli bir arkadaşı varken, Ali’den 3.000
YTL parayı ben elden alması ve karşılığında hakediş ve kesin hesap adı altında
bir makbuz kesilmesi,
5)
Çelik’in 3.000 YTL‘yi çantasına koyarak Cevdet ile birlikte iş yerinden
ayrılması ve dairenin kapısından çıktıklarında polisin şikayet üzerine
yakalandıklarını bildirmeleri.
·
ALİ
MALCI’NIN EMNİYETÇE ALINAN EK İFADE TUTANAĞI :
EK İFADE TUTANAĞI
(Kimlik bilgileri)
.. 22.03.2006 tarihinde
konuyla ilgili makamınıza verdiğim ifadeye ek olarak ifademi veriyorum. Tespit
raporunun kısa süre de çıkması için 15.000 YTL isteyen bilirkişi Cevdet Bilgili
ile Çelik Ölçüm’ün istediği rüşveti ispat etmek ve şahısları yakalatmak için
01.04.2006 günü kendilerini telefon arayarak, 02.04.2006 günü büromda ödeme
yapacağımı söyledim, şahıslar zaten devamlı olarak arayarak paranın biran önce
ödenmesini istiyorlardı, durumu polise bildirdim, polis memurları bu kişiler
gelmeden işyerinde tertibat aldılar, Cevdet ve Çelik geldiler, o sırada yanımda
arkadaşım Emin Doğrucu vardı, büroda kendilerine önceden seri numaraları alınan
3.000 YTL parayı verdim, paranın diğer kısmını on gün sonra vereceğimi söyledim,
şahıslar 3.000 YTL’yi aldılar, kendilerinden bu parayı aldıklarına dair avans
makbuzunu imzalattım, ikisi işyerinden ayrılacakları sırada odada tertibat alan
görevli polisler tarafından yakalandılar dedi doğruluğunu okuduktan sonra imzası
ile tasdik etti ve edildi.
02.04.2006 saat 15.20
İFADEYİ ALAN
İFADEYİ YAZAN İFADE SAHİBİ
(adı soyadı)
(adı soyadı) Hüseyin Öztürk
Komiser Polis Memuru Şüpheli
·
TANIK
EMİN’NİN EMNİYETÇE ALINMIŞ İFADESİ :
TANIK İFADE TUTANAĞI
(Tanık Hasan’ın kimlik bilgilerine ilişkin kısmı
burada da aynıdır).
… C.
Başsavcılığının …..2006 gün ve Hz: 2006/…. sayılı talimat yazıları ekinde
Müdürlüğümüze gönderilen şikayet dilekçesine istinaden Tanık sıfatıyla alınan
ifadesinde ;
SORULDU :
Ben yukarıda açık adresimi vermiş olduğum yerde çalışmaktayım. Tarihini net
olarak hatırlayamadığım bir gün arkadaşım Ali Malcı’nın işyerine bir konuyu
görüşmek üzere uğramıştım. Ali bana polisin bir rüşvet işi için işyerinde
tertibat aldığını söyledi. Bu arada, işyerine iki kişi geldi, Çelik adlı kişi
söz konusu işleri yaptığını Ali’ye söyledi, para istedi, Ali kendisine makbuz
imzalattı, parayı Çelik aldı, çantasına koydu, diğer Cevdet adlı kişi parayı
almadı, iki kişi işyerinden çıktığı sırada polis yakaladı, bildiklerim bundan
ibarettir dedi, ifadesi okundu, doğruluğunu imzası ile onayladı. 02.04.2006
İfadeyi Alan İfadeyi yazan
Tanık
(Adı soyadı) Kom. (imza) (Adı soyadı) Pol. Me.
(imza) Emin Doğrucu (imza)
·
TANIK
EMİN’İN BEYANINA KONU MADDİ OLGULAR
1)
Cevdet ile Çelik’in Ali’nin işyerine gelmeleri, Çelik’in söz konusu işleri
yaptığını Ali’ye söylemesi ve para istemesi üzerine, Ali’nin kendisine makbuz
imzalatması, parayı Çelik’in alıp çantasına koyması,
2)
Cevdet adlı kişinin parayı almaması,
3)
işyerinden çıktığı sırada polisin Cevdet ve Çelik’i yakalaması.
Cumhuriyet Savcısı, talimatı üzerine yapılan ve fezleke ile tarafına iletilen
emniyetin soruşturmasına ek olarak bir ifade almamış ve araştırma yapmamıştır.
Cumhuriyet savcısı, soruşturmada toplan deliller suçun işlendiği konusunda
yeterli şüphe oluşturuyorsa, iddianamesini düzenler ve kamu davasını açar (CMK
170/1,2). İddianame kamu davasını açan belgedir. İddianamede yer alması zorunlu
unsurların neler olduğu CMK 170/3 ve 4’de gösterilmiştir.
CMK
170/3 ve 4’e göre, “Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede
;
a) Şüphelinin
kimliği, b) Müdafii, c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği, d)
Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanuni temsilcisi, e)
Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği, g)
Şikayetin yapıldığı tarih, h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun
maddeleri, i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, j) Suçun
delilleri, k) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı ; tutuklanmış ise, gözaltına alma
ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri, Gösterilir. / İddianamede,
yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek
açıklanır”.
Ayrıca,
“İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine değil, lehine olan
hususlar da ileri sürülür”. (CMK 170/5).
Cumhuriyet savcısı, şüpheli Cevdet Bilgili ile Çelik Ölçüm hakkında yapılan
soruşturmada toplanan delillerin suç işlendiği konusunda yeterli şüpheyi
taşıdığını kabul ile İddianamesini hazırlamış ve Ağır Ceza Mahkemesine kamu
davasını açmıştır.
T.C.
……….
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
HAZIRLIK NO : 2006/…..
ESAS NO : 2006/….
İDDİANAME NO : 2006/….
İ D D İ A N A M E
……… ( ) AĞIR CEZA MAHKEMESİNE
DAVACI : K.H.
SANIKLAR
: 1- Cevdet Bilgili, (baba adı) ve (ana adı) …. oğlu …. d.lu ….
nüfusuna kayıtlı olup halen …
adresinde oturur.
2- Çelik Ölçüm, (baba adı) ve (ana
adı) …. oğlu …. d.lu ….
nüfusuna kayıtlı olup halen …
adresinde oturur.
MÜŞTEKİ
: Ali Malcı, … oğlu .. d.lu halen … adresinde oturur.
SUÇ
: Rüşvet Almak ve Bu Suça Aracı Olmak
SUÇ DUYURUSU TARİHİ
:
19.03.2006
SUÇ TARİHİ
:
02.06.2006
Hazırlık Evrakı Okunup İncelendi
:
Yukarıda ismi
yazılı müştekinin yüklenici Bekir İnşaatçı ile anlaşmazlığının bulunduğu, bu
nedenle Sulh Hukuk Mahkemesinden inşaatların ve tesisatların bedellerinin
tespiti talebinde bulunduğu, Sulh Hukuk Mahkemesince 2006/… değişik işler dosya
nosu ile sanık Cevdet ve iki arkadaşının bilirkişi atandığı, 16.03.2006
tarihinde sanık Cevdet’in yanına diğer sanık Çelik’i alarak mahkemenin bilgisi
dışında Ali’nin işyerine giderek yapacakları işin çok kapasiteli olduğunu,
raporun bir an evvel çıkması için Çelik ile anlaşmaları gerektiğini söylediği,
bunun üzerine Çelik’inde haricen 15.000 YTL ödendiği taktirde bütün ayrıntıların
en kısa zamanda çıkarılarak tespit edileceğini, bu bilgilere göre raporun Cevdet
tarafından hazırlanacağını söylediğini, daha sonrada müştekinin bu durumu
dilekçeyle Sulh Hukuk Mahkemesine bildirdiği mahkemenin de durumu savcılığa
intikal ettirdiği, bilahare müştekinin savcılığımızca beyanına başvurularak
evrakın Emniyet Amirliğine havale edildiği, görevlilerce 02.04.2006 tarihinde
Cevdet ile aracı kıldığı Çelik’in Ali’nin işyerine gidip istedikleri 15.000
YTL’ye mahsuben 3.000 YTL parayı alıp, işyerini terk ederken aldıkları paralarla
suçüstü yakalandıkları iddia, elde edilen paralara ait zabıtlar, tanıklar Hatice
Sekreter, Hasan Durmuş, ve Emin Doğrucu’nun beyanları ve tüm evrak kapsamı ile
anlaşılmıştır.
Sanıkların üzerlerine atılı
suçtan yargılanarak ; Bunlardan Cevdet’in TCK 252/1,2, 63 maddeleri uyarınca,
Çelik’in TCK 39, 252/1,2, 63 maddeleri uyarınca cezalandırılmaları kamu adına
iddia olunur.
26.06.2006
Adı soyadı - sicil
Cumhuriyet Savcısı
·
İDDİANAMENİN İADESİ
5271/CMK 174 ile, 1412/CMUK’tan farklı olarak, kamu davasının açıldığı
mahkemenin, iddianamenin belirtilen koşulları taşımaması halinde Cumhuriyet
Başsavcılığına iadesi düzenlenmiş ve 5353 sayılı Kanunla değiştirilmiştir.
5353 sayılı kanunla değişik CMK 174/1’e
göre, “Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği
tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler
incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle ;
a)
170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b)
Suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan
düzenlenen,
c)
Önödemeye veya uzlaşmaya tabi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan
işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir”.
İddianame, fiilin hukuki nitelendirilmesine ilişkin nedenlerle, örneğin, suçun
hatalı nitelendirilmesi gerekçesiyle iade edilemez (CMK 174/2). Mahkemece, en
geç birinci fıkrada belirtilen sürede iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş
sayılır (CMK 174/3).
Ağır
Ceza Mahkemesi, iddianameyi, CMK 170/5’deki şüphelilerin lehine olan hususların
belirtilmemesi nedeniyle, CMK 174/a maddesi gereğince Cumhuriyet Başsavcılığına
iadesine itirazı kabil olmak üzere karar vermiştir. Mahkeme iddianamede şüpheli
yerine sanık denilmiş olmasını göz önüne almamıştır. Cumhuriyet savcısı, iade
kararına karşı itiraz etmemiştir (CMK 174/5).
Cumhuriyet Savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, şüphelilerin ifadelerinin
özetini vermek suretiyle yeniden iddianamesini düzenlemiş ve mahkemeye
göndermiştir (CMK 174/4)
.
Böylece, kamu davası açılmış, kovuşturma evresi başlamış, şüpheli sıfatı
sanıklığa dönüşmüştür. Mahkeme, iddianameyi mahkemenin esas defterine kaydetmiş
ve 2006/666 esas sayısını vermiştir.
SORU
1 : İddianamede Cevdet Bilgili ile Çelik Ölçüm’ün sanık olarak gösterilmesi CMK
2’deki tanımlar karşısında doğru mudur ?
SORU
2 : Mahkemenin iddianamede şüpheliler için sanık yazılmasına ses çıkarmaması,
CMK 170/3,a ve 174/1,a maddelerine uygun mudur ?
CEVAP :
Yukarıdaki iddianamede
Cumhuriyet Savcısı, Cevdet Bilgili ve Çelik Ölçüm’ü “sanık” olarak
nitelendirmiştir. Türk Ceza Muhakemesi’ne yeni bir sistem getiren Yeni Ceza
Muhakemesi Kanunu’nda madde 2 de tanımlar yer almaktadır.
Madde 2/1a : Şüpheli soruşturma evresinde
suç şüphesi altında bulunan kişiyi ifade eder.
Madde 2/1b : Sanık kovuşturmanın
başlamasından itibaren hükmün kesinleşmesine kadar, suç şüphesi altında bulunan
kişiyi ifade eder.
Cumhuriyet Savcısının kamu
davası açmaya yönelik düzenlediği iddianame, CMK 170’e mutlak surette uygun
olmalıdır. Aksi halde, 174/1a’ya göre 170. maddeye aykırı olarak düzenlenen
iddianamenin mahkeme tarafından Cumhuriyet Savcılığına iadesine karar verilir.
CMK da düzenlenen bu hükümler
göz önünde bulundurulduğunda, iddianamede şüphelinin kimliği bölümüne “sanık”
sıfatı ile kimlik tayininde bulunulması, en başta CMK 170’e aykırı olup,
174/1a’ya göre iddianamenin iadesi gerekmektedir.
Bu meseleyi, sadece Ceza Muhakemesine ilişkin bir
hukuki mesele olarak ele almak yetersiz kalacaktır. Ceza Muhakemesine yeni bir
sistem getiren YCMK, “hakkın yerine getirilmesi” maksadı ile davaların makul
sürede sonuçlanmasına hizmet edecek olan, “Cumhuriyet Savcısının iddianamesini
170. maddeye uygun ve eksiksiz düzenleme yükümlülüğü” YCMK’nın hedeflediği İnsan
Hakları’na saygılı bir muhakemenin en temel taşıdır.
Bilindiği gibi, Cumhuriyet
Savcısı, Ceza Muhakemesinin imparatorudur ve muhakemenin başarılı sonuçlanması
onun elindedir. Bu sebeple, YCMK getirdiği sistem ile muhakemeyi hükümlere
bağlamış olup, hakimin, savcının, müdafiinin bu hukuki düzenlemeyi, lafzi
yorumdan öte gayi yorumu da önemseyip, YCMK’nun neyi hedeflediğini bilerek,
muhakemenin aksamadan sonuçlanmasını sağlamalıdır. Yürürlükteki bu CMK’nın
amaçladığı sistemi işletebilmek için savcının iddianameyi kusursuz olarak
düzenlemesi gerekir. Bu sebeple, İnsan Haklarına aykırılık teşkil eden
“şüphelinin, sanık olarak nitelendirilmesi” fahiş hata olup, mutlak surette
mahkeme iddianameyi iade etmelidir.
Şüpheli sıfatı, yetkili mercilere suç şüphesinin
öğrenilmesiyle başlar, kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesine veya
iddianamenin kabulüne kadar devam eder. Sanıklık sıfatı ise, iddianamenin
kabulüyle başlar ve son hükmün kesinleşmesine kadar devam eder. Henüz bu
sıfatların ayırtına varamamak, yeni ceza muhakemesinin işlerliği açısından
duraksama yaratacaktır.
Sonuç olarak, Ceza
Muhakemesinde görevini ifa eden ve faaliyette bulunan her hukukçu, bu üstün
görevi eksiksiz ve kusursuz olarak yerine getirmeli ki bugüne kadar süregelmiş
aksaklıklar, hakkın yerine getirilmemesi, insan hakları ihlalleri ortadan
kalksın ve “Hukuk Devleti”nin gerçekleşmesine hizmet etsin.
FATMA GÜL BAŞAR
·
DAVANIN
YARGILAMA AŞAMASI
CMK
191’de “Duruşmanın başlaması” altında duruşmada neler yapılacağını göstermiştir
.
Duruşmayı toplu mahkemelerde başkan diğer mahkemelerde yargıç yönetir.
Rüşvet
davası Sincan Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/666 esas dosyasında görülmektedir. İlk
duruşma günü 03.06.2006 tarihidir. Duruşma, mahkemenin duruşma salonunda
yapılacaktır. Tensip tutanağı ile birlikte ilk duruşmada yapılacak işler
belirlenmiştir. İlk duruşmaya sanıklar Cevdet Bilgili, Çelik Ölçüm, şikayetçi
Ali Malcı ile tanıklar Hatice Sekreter, Hasan Durmuş, Emin Doğrucu davetiye ile
çağrılmışlardır.
Mahkeme
başkanı duruşmayı açmış ve sanıkların, müdafilerinin, şikayetçi ile tanıklardan
Hatice Sekreter ile Hasan Durmuş’un geldikleri ve duruşma salonunda yerlerini
aldıkları anlaşılmıştır.
T.C. SİNCAN Duruşma Tarihi:
03/06/2006
AĞIR CEZA MAHKEMESİ Oturum no: 1
sayfa no:1
DURUŞMA TUTANAĞI
Esas No : 2006/00666
Başkan : MEHMET HÜKÜM
- 0123456
Üye : SELİM KARAR -
0178933
Üye : NEVİN UYMAZ -
0289911
Cumhuriyet Savcısı : ALPER İDDİA -
0211983
Katip : HÜLYA YAZICI -
0826124
BELLİ GÜN VE SAATTE CELSE AÇILDI: Yakınan ile sanıklar ve
sanık vekilleri hazır açık yargılamaya başlandı.
Yakınan Ali Malcı Yusuf oğlu 1967 d.lu …. Sincan
adresinde ikamet eder.
Sanık Cevdet Bilgili : … oğlu ……’den olma …. … D.lu
aslen Ankara Sincan Yenikent … Mah. Nüfusuna kayıtlı olup halen …… Ankara
adresinde ikamet eder, evli 1 çocuklu okur yazar, Mühendis.
Sanık Çelik Ölçüm : … oğlu ….’dan olma …. D.lu
aslen …… nüfusuna kayıtlı olup halen ……….. Ankara adresinde ikamet eder, evli 2
çocuklu okur yazar, inşaat mühendisi, sabıkasız.
CMK nın 147. maddesi uyarınca sanıklara yasal
hakları hatırlatıldı, sanıklar susma hakkımızı kullanmıyoruz savunmamızı
yapacağız demekle, … C.Savcılığının 26.6.2006 ve 2006/… sayılı iddianame ve
ekleri okundu sanıklardan savunma ve delilleri soruldu.
SANIK CEVDET BİLGİLİ
SAVUNMASINDA:
Suçlamayı kabul etmiyorum,
suçlama iftiradan ibarettir, Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/… D.iş dosyasında üç
kişilik bilirkişi heyetinden biride benim diğer arkadaşlar Makine Mühendisidir,
biz mahkeme heyeti ile mahalline gittik şikayetçi Alı Malcı’ya ait 2 bloktan
oluşan ve 24 dairelik %99’u tamamlanmış durumdaki inşaatları gördük rapor
tanzimi aşamasına geldik ben (A) Belediyesine gittim oradan yaptığım araştırmada
inşaatın projesinin bulunmadığını inşaatlar hakkında her hangi bir başvuru
yapılmadığını tespit ettim yine inşaatın ruhsatının olmadığını tespit ettim bu
durumda rapor yazmamızda olanak yoktu temel hafriyatının çıkartılması
gerekiyordu bunu Ali Malcı’ya anlattım temel hafriyatının çıkartılıp bize
verilmesini bildirdim Ali Malcı kendisinin tanıdığının bulunmadığını bana
söyleyerek bunu benim yaptırmamı söyledi ben birkaç arkadaşla görüştüm ama Çelik
Ölçüm’ü buldum çünkü onun ölçme aleti vardı Ali Malcı ile Çelik Ölçüm görüştüler
anlaşmışlar beni de çağırdılar saat 14.00 civarında oraya gittim ve 14.45’de
oradan ayrıldım 3-4 gün sonra Çelik beni arada mahalline ölçmeye çıktığını
söyledi ve arkasından hesapları getirdi biz bu hesaplarla keşifte tespit
ettiğimiz bulguları karşılaştırdık raporumuzu hazırladık raporumuzu verdik ben
raporu verdikten sonra Çelik beni telefonla aradı Ali Malcı’nın bürosunda
bulunduğunu söyleyerek ısrarla benim oraya gelmemi istedi ben de gittim orada
otururken Ali’nin arkadaşı olduğunu anladığım Emin adındaki kişi Ali ve benim
yanımda bir miktar parayı Çelik’e verdi bu parayı Çelik saydı ve parayı aldığına
dair makbuz imzalayıp bu kişiye teslim etti bu para alış verişi ile ve para ile
herhangi bir ilgim yoktur bunlar benim bilgim dışında gerçekleşmiştir dedi.
Eğer temel hafriyatının satın alması gerekiyorsa bunun için mahkemeye
başvurmaları ve mahkeme onayını aldıktan sonra bu konuda gerekli incelemeyi
yapmaları gerektiği hatırlatılarak
Sanık Cevdet Bilgili’den
soruldu Ali işinin çok acele olduğunu bildirerek bu konuyu mahkemeye aktarmadan
yaptık kötü bir niyetimiz yoktur dedi.
Sanığın daha önce alınan
savunmaları okundu, benzer olduğu görüldü o savunmalarımı da tekrar ederim dedi
.
Bu sırada yakınan vekili Av. Selma Atak da geldi
yerine alındı Av. Selma Atak vekaletname örneği ile davaya katılma istemini
taşıyan dilekçesini verdi alında dosyasına konuldu.
SANIK ÇELİK ÖLÇÜM SAVUNMASINDA:
Cevdet Bilgili’nin savunmasına katılıyorum. Bunun dışında
binanın temelinden çatısına kadar tüm kalemleri hesaplayacaktım bunun için ölçme
aletine ihtiyaç vardı bu alet bende bulunduğu için Cevdet Bey beni aradı Ali
Malcı ile görüştüm, mahallini gördükten sonra Ali Malcı ile görüştüm 15.000
YTL’ye anlaştık, 02.04.2006 günü ben Ali’nin bürosuna gitmiştim Ali Cevdet
Bilgili’yi de çağırmamı istedi ısrarla bunu istedi Emin adındaki kişi bana bir
miktar para verdi ve “...makbuz vermenize gerek yok...” diye söyledi ben de buna
karşılık “.. öyle şey olmaz ticari iş için para veriyorsunuz verilen paranın
ticari deftere geçmesi için makbuz düzenlenmesi gerekir diyerek..” makbuz
düzenlettim düzenlenen makbuzu da imzalattım suçlamayı kabul etmiyorum dedi
Sanığın daha önce alınan savunmaları okundu benzer
olduğu görüldü tekrar ederim dedi.
YAKINAN ALİ MALCI ŞİKAYETİNDE:
Ben tespit yapılan inşaatların bulunduğu arsanın
malikiyim Cevdet Bilgili Sulh Hukuk Mahkemesinin dosyasında atanan
bilirkişilerden birisidir. Mahkeme bilirkişi heyeti ile inşaatları gördü 2-3 gün
sonra Cevdet Bilgili işin ayrıntılı olduğunu ve uzun süreceğini ama yanında
getirdiği Çelik ile anlaştığımız taktirde Çelik’in bir an önce hesapları
çıkartacağını, Çelik’in çıkartacağı hesapları imzalayacağını, raporu vereceğini
bana söyledi, ben bunun üzerine Çelik Beyle konuştum, Çelik Ölçüm yapacağı işe
karşılık 15.000 YTL istedi ben bunu kabul ettim arkasından avukatıma konuyu
açtım Avukatım bunun suç olduğunu bildirince mahkemeye dilekçe verdik mahkeme
bizi savcılığa sevk etti savcı bey bize bunun kanıtlanabilmesi için suçüstü
yaptırmamız gerektiğini bize anlattı bizde bunun üzerine bir miktar para
hazırladık parayı vereceğimiz günü Çelik’i ben çağırdım Cevdet Bilgiliye de
arkadaşım Emin Doğrucu telefon etti Cevdet Bilgili geldi para bende idi parayı
Emine teslim ettim Emin de parayı Çelik Ölçüm’e verdi olay yerinde tertibat alan
polisler olaya el koydular davacıyız dedi.
Yakınandan tekrar soruldu yüklenicinin işleri doğru
yapmadığını, sözleşmeye aykırı davrandığını öğrendim bunu tespit ettirip
yükleniciye dava açacaktım bu amaçla mahkemeye başvurmuştuk dedi.
Yakınanın daha önce alınan ifadeleri okundu o
ifadelerimde doğrudur dedi.
TANIK HASAN DURMUŞ: … oğlu …..D.lu … adresinde ikamet eder. Tanıkları olay
nedeni ile tanır engel hali yok usulen yemini yaptırıldı, soruldu.
Ali Malcı arkadaşım olduğundan olay gün ben
bürosunda Ali’nin yanında bulunuyordum sanıklar oraya geldiler Cevdet Bilgili
“.. işin bir ayrı ayrıntısı var bunu bir günde yetiştirmemiz mümkün olmayacak
eğer Çelik’ gerekli hesapların çıkartılması işi verilirse raporu
tamamlayabiliriz Çelik bu iş için 15.000 YTL para istiyor ne dersiniz..” diye
söyledi sanık Çelik de bu sözlere katıldı. Ali bir düşüneyim size gereken
cevabı veririm dedi sanıyorum avukatı ile görüşmüş teklifi kabul eder göründü
Çelik gerekli işleri yapmış dedi.
Tanığın daha önce alınan ifadesi okundu soruldu.
O ifademde doğrudur tekrar ederim dedi,
Yakınan ALİ Malcı’dan tekrar soruldu, para bende
idi bu arada sekreterim gelince ben kapıyı açtım parayı masanın üzerine koydum
parayı Emin verdi biz para konusunu sanıklarla konuşurken Avukatımla görüşüp
ondan sonra kesin cevabı vereceğimi bildirdim Avukat ile görüştüm avukat bunun
suç olduğunu anlatınca bunun üzerine sanıkları aradık teklifi kabul eder
göründük bundan sonra diğer olaylar gelişti dedi.
TANIK HATİCE SEKRETER: … kızı, … doğumlu …. adresinde ikamet eder,
sanıkları olay nedeni ile tanır engel hali yok usulen yemini yaptırıldı soruldu.
Ben Ali Malcı’nın yanında sekreter olarak
çalışıyorum, tarihini hatırlamadığım bir gün sanıklar Cevdet ile Çelik beraber
geldiler içeride neler konuştuklarını ben bilmiyorum. Ben daha sonra görevden
ayrıldığım için para verilme sırasında orada değildim başka bir şey bilmiyorum
dedi.
Tanığın daha önce alınan ifadesi okundu, o ifadem
doğrudur ben pazartesi günü işyerine gitmiştim geldiğimde Ali Malcı
“..bilirkişiler para istiyor kendilerini şikayet edeceğiz seni de tanık olarak
göstermek istiyoruz..”diye söylemişti ama ben olaya tanık olmadım dedi.
Yakınan vekili tanıklara sorduracağımız bir husus
yoktur dedi.
Sanık vekilleri bizim de tanıklara sorduracağımız
bir husus yoktur daha sonra ifadeleri değerlendireceğiz dediler.
Sanıklardan soruldu, tanık ifadelerine şimdilik bir
diyeceğimiz yoktur dediler.
Sanıklara ait kayıtlar okundu. Sanıklardan soruldu
okunan kayıtlar bize aittir doğrudur dediler.
02.04.2006 tarihli yakalama, zapt etme tutanağı,
para teslim tutanağı, Sulh Hukuk Mah. 19.3.2006 tarihli ihbar yazısı diğer
belgeler okundu.
Sanıklarda soruldu aleyhimize olan hususları kabul
etmiyoruz dediler.
Sanık Erdal Akgül vekilinin duruşma arasında
verdiği 1.6.2006 tarihli dilekçesi ve dilekçe ekinde ibraz edilen ekleri okundu.
Sanık vekilinden soruldu dilekçemizi tekrar ederiz
karşı taraf müvekkilim gerekli çalışmayı yaptığını kabul ettiğine göre Çelik
Ölçüm’le birlikte mahallinde çalışma yapan ve hesapları hazırlayanlar Ahmet
Demir ve Erhan Orhan dinlenmeyebilirler, takdir mahkemenindir dedi.
Sulh Hukuk Mahkemesinin yazıları 10.3.2006 tarihli
bilirkişilerin atanmasına ilişkin tutanak fotokopisi okundu.
Sanıklardan soruldu bir diyeceğimiz yoktur dediler.
Sanık Cevdet vekili, mahkemenin ihbar yazısı
19.3.2006 tarihini taşımaktadır olay ise 2.4.2004 tarihinde meydana gelmiştir.
1.4.2004 tarihinde rapor verilmiştir. Belli ki karşı taraf bu süre içerisinde
adeta delil toplamak için zaman kazanmıştır olay soyut iddiadan ibarettir dedi.
Sanık Çelik vekili bizim bir diyeceğimiz yoktur
dedi.
Dosya incelendi.
G.D.İSTEK GİBİ:
5-
Sulh Hukuk Mah.
2006/… D.iş sayılı dosyasının istenmesi için yazı yazılmasına
6-
Sulh Hukuk
Mahkemesinin 2006/.. D. İş sayılı dosyasına Osman Konuşur ve Savaş Susar adlı
bilirkişilerin adreslerinin sorulması için yazı yazılmasına, adresleri
geldiğinde tanık sıfatı ile davetiye çıkartılmasına
7-
Suçtan zarar
gören durumunda bulunan Ali Malcı’nın davaya katılma isteminin kabulüne,
8-
Sanık Çelik’in
işle ilgili metraj hesabı yapıldığını taraflarca kabul edildiğinden Ahmet Demir
ve Erhan Orhan’ın dinlenmelerinden vazgeçilmesine,
Bu sebeplerle duruşmanın
11.07.2006 saat 09.25 e bırakılmasına oy birliği ile karar verildi.
Başkan Üye
Üye Katip
0123456 0178933
0289911 0826124
·
26.02.2007
DERS GÜNÜ NOTLARI :
·
ÖRNEK DAVA
1 : RÜŞVET DAVASI
·
OLAY :
Ali Malcı, arsa niteliğinde bir taşınmazın malikidir. Ali Malcı, yüklenici Bekir
İnşaatçı ile, taşınmazına, % 50 - % 50 oranında bina yapılmak üzere arsa payı
karşılığında kat yapımı sözleşmesi (veya yap sat sözleşmesi) düzenlemiştir.
Yüklenici Bekir İnşaatçı, Ali Malcı’nın arsasında, imar hukuku ve mevzuatına
göre bina yapılabilmesi için varlığı zorunlu olan, Belediye İmar Müdürlüğünden
onaylanmış projeler ve inşaatla ilgili ruhsatlar olmaksızın, yani hukuken değil
fiilen (kaçak) inşaata başlamış ve kaba inşaatı bitirmiştir. Bu aşamada, arsa
maliki Ali Malcı ile yüklenici Bekir İnşaatçı arasında anlaşmazlık çıkmıştır.
Arsa maliki Ali Malcı, sözleşmeyi feshetmiştir.
Arsa maliki Ali Malcı, yüklenici Bekir İnşaatçı’nın yaptığı inşaatın ve yapılan
işlerin parasal değerinin keşfen delil tespiti yoluyla belirlenmesi amacıyla,
06.03.2006 tarihinde Sulh Hukuk Mahkemesine başvurmuştur. Ali Malcı, bu
dilekçesi ekinde inşaata ait projeleri vermemiştir.
Mahkeme, inşaat, elektrik tesisatı ve diğer tesisatlarla ilgili işlerin ve
değerlerinin tespiti için her bir işle ilgili üç ayrı mühendisten oluşan
bilirkişi kurulu oluşturmuş ve incelemenin keşifle yapılmasına karar vermiştir.
Mahkeme, 11.03.2006 tarihinde keşif yapılmak üzere bilirkişilerle birlikte
inşaatın bulunduğu yere gitmiş, bilirkişiler ön bilgilere ilişkin notlarını
almışlar, detaylı çalışmalarını sonradan inşaata gelmek suretiyle yapacaklarını
ve sonucuna göre raporlarını vereceklerini keşif sırasında bildirmişlerdir.
Mahkeme, bu durumu keşif tutanağına geçirmiştir.
Bilirkişiler, sonradan, kararlaştırılan günde, birlikte inşaata gitmişler, her
biri uzmanlık konusuna göre detay çalışması yapmıştır. İnşaat işleriyle ilgili
bilirkişi Cevdet Bilgili, bu çalışma sırasında, arsa maliki Ali Malcı’dan
binanın onaylı mimari, betonarme, statik projelerinin ve röleve, ataşman, metraj
gibi teknik belgelerin olmadığını öğrenmiştir. Bunun üzerine, bilirkişi Cevdet
Bilgili, arsa maliki Ali Malcı’ya, bu projeler ve teknik belgeler olmaksızın,
özellikle inşaatın hafriyat ve kazı işlerinin miktarı ve bedelinin
hesaplanamayacağını “sözlü” olarak bildirmiştir.
Ancak, bilirkişi Cevdet Bilgili, projeler ve teknik belgeler mevcut olmadan,
bilirkişilik görevine giren işlerden olan inşaatın hafriyat ve kazı işlerinin
miktarı ve bedelinin hesaplanamayacağını, kendisini görevlendiren mahkemeye
bildirmemiştir.
Ali Malcı’nın iddiasına göre, bilirkişi Cevdet Bilgili, kendisine, inşaatla
ilgili temel ve saha ölçümlerini bu işle ilgili özel bir ölçüm aletine sahip
olan ve tanıdığı üçüncü kişi Çınar Ölçüm’ün parası karşılığında inşaatın
hafriyat işlerine ait hesapları ve metrajını çıkarabileceğini söylemiştir.
Olayda, üçüncü kişi Çınar Ölçüm ile yardımcısı, inşaat alanında söz konusu özel
ölçüm aleti ile söz konusu çalışmasını yapmış, kesin hesap ve metrajlarını
çıkarmış ve Ali Malcı’ya teslim etmiştir. Bilirkişi Cevdet Bilgili, üçüncü kişi
Çınar Ölçüm’ün teknik çalışmasının kendisine verilmesi üzerine inşaatla ilgili
işleri ve bedelinin tespitine ilişkin raporunu vermiştir. Ali Malcı, Çelik
Ölçüm’ün bu teknik çalışmasını, yüklenici Bekir İnşaatçı’nın açtığı alacak
davasına savunma kanıtı olarak vermiştir.
Buna karşın, Ali Malcı, bu aşamada, 19.03.2006 tarihli bir dilekçe ile delil
tespitini yapan mahkemeye başvurmuş, bilirkişi Cevdet Bilgili’nin yanında üçüncü
kişi Çınar Ölçüm ile geldiğini, inşaatla ilgili raporun erken verilmesinin
kendilerine 15.000 YTL verilmesine bağlı olduğunu söylediklerini, bilirkişinin
haksız para talep ettiğini, oysa, mahkemenin uygun görmesi halinde ek ücret
vermeye hazır olduğunu, bilirkişinin haksız para talebinin suç oluşturacağını
bildirmiştir
.
Bunun üzerine, mahkeme, ekinde arsa maliki Ali Malcı’nın dilekçesi bulunan
19.03.2006 tarihinde suç duyurusu ile gerekli yasal işlemin yapılması için
Cumhuriyet Başsavcılığına başvurmuştur.
Burada, Ali Malcı’nın Çınar Ölçüm’ün inşaatta çalışma yaptığı ve oluşturduğu
teknik ölçüm ve teknik hesaplara ait teknik belgeyi aldığı olgularına yer
vermediği dikkati çekmektedir.
Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhuriyet Savcısı Ali İddia’yı soruşturma ile
görevlendirmiştir. Cumhuriyet Savcısı ise, 22.03.2006 tarihinde sadece Ali
Malcı’nın ifadesini almış, şüpheli bilirkişi Cevdet Bilgili ile Çelik Ölçüm’ün
ifadesini almamıştır.
Cumhuriyet Başsavcılığı, 22.03.2006 tarihli talimat yazısı ile soruşturmanın
yapılmasını Emniyetten istemiştir. Emniyet, 22.03.2006 tarihinde şikayetçi Ali
Malcı ve tanıkları sekreteri Ayşe Beyaz’ın, Durmuş Tanık ve Enver Şahit’in
ifadelerini almıştır.
Ali Malcı’nın ve tanıkların “rüşvet sözleşmesi” yapıldığı beyanları karşısında,
Ali Malcı, Çelik Ölçüm’den bilirkişi Cevdet Bilgili ile birlikte para ödemesi
amacıyla işyerine gelmesini istemiştir. Bu arada, polis işyerinde önlem
almıştır. Çelik Ölçüm, bilirkişi Cevdet Bilgili ile birlikte işyerine gelmiş ve
Ali Malcı ile odasında görüşmeye başlamışlardır.
Çelik Ölçüm, imzaladığı makbuz karşılığında Ali Malcı’dan 3.000 YTL almış ve
çantasına koymuştur. Polis, Çelik Ölçüm ile bilirkişi Cevdet Bilgili’yi Ali
Malcı’nın işyerinden çıkarken durdurmuş, usulüne uygun kimlik tespiti ve üst
araması yapmış ve Çelik Ölçüm’ün elinde bulunan çantayı açtırmış, çantada
bulunan önceden seri numaraları alınmış, 15 adet 100 YTL, 30 adet 50 YTL olmak
üzere toplam 3.000 YTL’ye soruşturma nedeniyle geçici olarak el koymuştur. Durum
usulüne uygun olarak tutanağa bağlanmıştır.
Emniyet, Cevdet Bilgili ile Çelik Ölçüm’ü üst araması ile yasal deyimiyle
“yakalamışlardır” (CMK 90). Böylece, 02.04.2006 tarihinde, şüpheliler hakkında
CMK’nın yakalama hükümlerinin gereği olarak, a) Şüpheli Ve Sanık Hakları Formu,
b) Yakalama Ve Zaptetme Tutanağı, c) Adli Tıp Şube Müdürlüğünün sağlık raporu
düzenlenmiştir.
Emniyet, bu işlemlerinden sonra, aynı gün, 02.04.2006 tarihinde, bilirkişi
Cevdet Bilgili ile Çelik Ölçüm’ün “şüpheli” sıfatıyla ifadeleri ile birlikte Ali
Malcı’nın ek ifadesini almıştır.
Emniyet olaya ilişkin soruşturmasını yapmış, 02.04.2006 tarihli Fezlekesi ve
ekleri soruşturma evrakı ve mühürlü zarf içerisinde 1 adet avans mektubunu
Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.
Emniyetin, Cumhuriyet
Başsavcılığına yazılan 02.04.2006 tarihli Fezlekesinde, olay, aynen, “Rüşvet
almak üzere 02.04.2006 günü saat 11.35 Ali Malcı’nın bürosu olan ilimiz Lale
Caddesi Sümbül İşhanı Kat : 2 No : 16 sayılı adrese gelecek olan Cevdet Bilgili
ve rüşvet almaya aracılık yapan Çelik Ölçüm’ün gelmesinden yarım saat kadar önce
Emniyet Amirliğimiz görevlilerimizce Ali Malcı’nın Sekreter odasında tertibat
alınmış, rüşvet almaya gelecek olan Cevdet Bilgili ve arkadaşı Çelik Ölçüm’ün
12.00 sıralarında büroya gelerek çalışma odasına geçtikleri ve burada bulunan
Ali Malcı ile yanındaki Enver Şahit’in bulunduğu ortamda seri numaraları daha
önce görevlilerimizce tespit edilen 15 adet 100 YTL, 30 adet 50 YTL toplam 3.000
YTL parayı alarak bürodan çıktıkları müşteki Ali Malcı’nın bildirmesi üzerine,
görevlilerimizce olarak 3.000 YTL parayı alan Cevdet Bilgili ve Çelik Ölçüm adlı
şahıslar yakalanmışlar, şahıslardan Çelik Ölçüm’ün elinde bulunan kahverengi
evrak çantasının ön yüzündeki bölümde görevlilerimizce alınarak tespit edilen 15
adet 100 YTL, 30 adet 50 YTL 3.000 YTL’lik para görevlilerimizce alınarak
yapılacak tahkikata esas olmak üzere geçici olarak zapt edilmiştir. Konu ile
ilgili talimatlarınız gereği seri numaraları tespitli zapt edilen 3.000 YTL para
müşteki Ali Malcı’ya teslim edilmiş, ayrıca verilen 3.000 YTL parayla ilgili
rüşvet alan şahıslardan Çelik Ölçüm’e imzalattırılan avans makbuzu müşteki Ali
Malcı tarafından görevlilerimize ibraz edilerek zapt edilmiştir. Rüşvet almak
suçundan haklarında yasal işlem yapılan Cevdet Bilgili ve Çelik Ölçüm isimli
şahıslar haklarında düzenlenen tahkikat evrakı ve suç unsurları ile birlikte
memura teslimen mevcutlu olarak gönderilmişlerdir”.
Cumhuriyet savcısı, şüphelilerin salıverilmesine karar vermiş, Sevk / Serbest
Bırakma Tutanağı” düzenlenmiştir.
Cumhuriyet Savcısı, soruşturma sonucunda, 07.05.2006 tarihli iddianame ile,
Cevdet Bilgili ve Çelik Ölçüm haklarında, bilirkişi Cevdet Bilgili’nin rüşvet
aldığı, üçüncü kişi Çelik Ölçüm’ün rüşvete aracılık ettiği iddiasıyla Ağır Ceza
Mahkemesine kamu davası açmıştır.
·
SORUŞTURMA AŞAMASI
“Soruşturma : Kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden
iddianamenin kabulüne kadar olan evreyi” ifade eder (CMK 2). Özel soruşturma
usulleri dışında soruşturma yapma yetki ve görevi Cumhuriyet Savcısına aittir.
“Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir surette bir suçun işlendiği izlenimini
veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar
vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar” (CMK 160/1).
Olayda, Cumhuriyet Savcısı, Sulh Hukuk Mahkemesinin ekinde arsa maliki A’nın
dilekçesi bulunan suç duyurusu (ihbarı)
ile,
yasal deyimiyle, “suçun işlendiği izlenimini veren duruma” bilgi edinmiştir.
“Suça ilişkin ihbar veya şikayet, Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk
makamlarına yapılabilir” (CMK 158/1). “İhbar veya şikayet yazılı veya tutanağa
geçirilmek üzere sözlü olarak yapılabilir” (CMK 158/5).
“Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adli kolluk görevlileri
aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir” (CMK 161/1). Olayda, Cumhuriyet
Savcısı, soruşturmayı kendisi yapmamış, emir ve otoritesi altında adli kolluk
görevlilerine yaptırmıştır
.
SORULAR :
SORU 1 : Olayda soruşturmaya yetkili organ hangisidir, Sulh Hukuk Mahkemesi
midir, Cumhuriyet Başsavcılığı mıdır ? Cumhuriyet Başsavcılığıdır (CMK 160/1).
Mahkeme yargı organıdır, savcılık takip organıdır.
SORU 2 : Ali Malcı, Sulh Hukuk Mahkemesi yerine işyerinin bulunduğu yerin
karakoluna dilekçesiz suç ihbarında bulunabilir miydi ? Evet (CMK 158/1).
SORU 3 : Dilekçe suçun ihbarının bir koşulu mudur ? Hayır, ihbar, tutanağa
geçirilmek üzere sözlü olarak yapılabilir (CMK 158/5).
SORU 4 : Delil tespiti hukuki bir kurum olarak HUMK’nun Sekizinci Kısmında
368-374 maddelerinde düzenlenmiştir. CMK 158/2 ile mahkemeye yapılan ihbardan,
CMK 158/4
ile
bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı
olarak işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle ilgili kurum ve kuruluş
idaresine yapılan ihbardan söz edilmektedir. Sulh Hukuk Mahkemesinin ihbarı, CMK
158/2 kapsamında mıdır, CMK 158/4 kapsamında mıdır ? Mahkeme yargı organıdır,
idare yürütme organı içindedir. Mahkemenin ihbarı CMK 158/2 kapsamındadır.
SORU 5
: Olayda rüşvet suçu iddiası vardır. Rüşvet suçu (TCK 252), şikayete bağlı
suçlardan değildir (TCK 73). Mahkemenin Cumhuriyet Başsavcılığına bir yazı ile
ekinde Ali Malcı’nın dilekçesini gönderme yazısı şikayet midir, ihbar mıdır ?
Olayda resen takibi gereken suç söz konusudur. Mahkemenin yazısı ihbar
yazısıdır. İhbarın kime, nasıl, ne şekilde yapılacağını, yapılmamanın
yaptırımını kanun göstermiştir. Şikayeti ise sadece hak sahibi yapar.
·
MAHKEMENİN
SUÇ DUYURUSU YAZISI
Mahkeme
ile bir kamu görevi ifa eden kurum ve kuruluş farklı erklere bağlıdır. Mahkeme
yargı organıdır, yargı erkine bağlıdır (AY 9). Kamu görevi ifa eden kurum ve
kuruluş ise İdarenin içindedir (AY 123), yürütme erkine bağlıdır (AY . CMK,
ihbar ve şikayetin yapılacağı makamları, suçu takiple yetkili olan Cumhuriyet
Başsavcılığı ve kolluk makamları olarak göstermiştir (CMK 158/1). Valilik,
kaymakamlık, mahkeme ve yurt dışında Türkiye’nin elçilik ve konsoloslukları,
kendilerine yapılan ihbar ve şikayeti ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına
gönderirler.
Olayda,
Ali Malcı şikayet dilekçesini Sulh Hukuk Mahkemesine vermiştir. Mahkeme,
19.03.2006 günlü suç duyurusu yazısını
ekinde şikayet dilekçesi birlikte Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.
Olayda,
Sulh Hukuk Mahkemesi, HUMK 368-374 ile delil tespiti yapmakla yetkili bir
mahkemedir. Arsa maliki Ali Malcı’nın ihbarına konu işlendiği iddia edilen suça
konu fiil, Sulh Hukuk Mahkemesinin delil tespiti göreviyle bağlantılıdır.
Burada, CMK 158/2 ile CMK 158/4’ün her ikisinin kapsamına giren bir durum
görünüşü vardır. Ama, mahkeme ile kamu kurumu arasındaki erkler farklıdır,
mahkeme yargı organıdır, kamu kurumu yürütme organıdır. CMK 158/4 salt kamu
kurumu ve kuruluşundan söz etmektedir. CMK 158/4’ün muhatabı sadece kamu
kurumudur ve ihbar ve şikayeti alıp ilgili makamlara bildirmeyi ihmal eden veya
geciktirenlerin fiili TCK 279’daki
suçu
oluşturur.
·
ŞÜPHELİLERİN YAKALANMASI VE İŞLEMLERİ
CMK,
şüpheliyi, soruşturma evresinde, suç şüphesi altında bulunan kişi olarak
tanımlamıştır (CMK 2/1,a). Buna göre, suç şüphesi altındaki kişinin şüpheli
durumu, yetkili makamın suç şüphesini öğrenmesinden, iddianamenin kabulüne kadar
devam eder. Olayda bilirkişi Cevdet Bilgili ve Çelik Ölçüm, Sulh Hukuk
Mahkemesinin yazısının Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi ve 22.03.2006
tarihinde kayda alınmasıyla birlikte “şüpheli” durumuna girmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığınca görevlendirilen Cumhuriyet savcısı, 22.03.2006
tarihinde sadece Ali Malcı’nın ifadesini almış, ama, soruşturmayı bizzat
yapmamış, adli kolluk tarafından yapılması talimatını vermiştir (CMK 161/1).
Şüpheliler Cevdet Bilgili ve Çelik Ölçüm’ün Ali Malcı’nın işyerinden çıkıp
binanın kat asansörü önünde polis tarafından usulüne uygun olarak üst araması
işlemi yapılmış, olayda belirtildiği üzere Çelik Ölçüm’ün evrak çantasında
önceden seri numaraları alınmış paralar ele geçirilmiştir. Bunun üzerine “Para
Tespit Tutanağı”
düzenlenmiştir.
Şüphelilerin rüşvet iddiasına konu seri numaraları önceden
tespit edilen paraların Çelik Ölçüm’ün üstünde ele geçirilmesiyle birlikte
“yakalanmaları” söz konusu olmuştur.
Emniyet,
şüphelilere karar olmaksızın yakalama hükümlerini uygulamışlardır
(CMK
90/2
).
Yakalamanın tanımı, Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliğinin 4.
maddesinde verilmiştir
.
Kolluk,
yakalanan kişiye kanuni haklarını derhal bildirir” (CMK 90/4). Bu bağlamda,
02.04.2006 tarihinde, şüphelilere hakları bildirilmiş, buna ilişkin Şüpheli Ve
Sanık Hakları Formu (CMK 90/4) ve Yakalama Ve Zaptetme Tutanağı
(CMK
97 )
düzenlenmiştir. Şüpheliler yakalama işleminin haber verilmesini istememişler,
buna göre yakalama işleminden yakınları bilgi edinememiştir.
Şüphelilerin ifadelerinin alınmasından önce, Adli Tıp Şube
Müdürlüğünde sağlık kontrolleri yaptırılmış ve sağlık raporu
düzenlenmiştir
(CMK
99 ).
SORU 1 : Emniyetin “yakalama emri” olmadan şüpheliler
hakkında kanunen yakalama işlemi yapması mümkün müdür ? Evet (CMK 90/2
).
Şüphelilerin rüşvet iddiasına konu seri numaraları önceden tespit edilen
paraların Çelik Ölçüm’ün üstünde yakalanması nedeniyle, olayda yasal deyimiyle
“yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hal”
söz
konusudur. Çünkü, üst araması sonucunda şüpheliler hakkındaki suç şüphesi ve
kaçmaları olasılığı yoğundur.
SORU 2 : Şüphelilerin yakalama işleminin yakınlarına haber verilmesini
istememeleri nedeniyle haber verilmemesi yasaya uygun mudur ? Hayır. CMK 95/1’e
göre yakalama işleminin şüphelinin yakınına bildirilmesi kanun emridir
.
Şüphelinin iradesine bağlı değildir.
SORU 3 : Emniyetin şüphelilerin ifade tutanaklarından ifade almanın saat 15.02
başladığı kaydı vardır. Buna karşın, sağlık raporundan şüphelilerin sağlık
kontrollerinin saat 15.25’de yapıldığı anlaşılmaktadır. Burada usule aykırı bir
iş var mıdır ? Hayır. Tutanağa ifadeye başlama saati 15.02 olarak yazılmış,
ancak, Adli Tıp Şube Müdürlüğüne götürülüp, muayenenin saat 15.25’de yapılmasına
göre, ifadeden önce sağlık kontrolünün yapıldığı anlaşılmaktadır.
SORU 4 : İfadeye başlamadan önce şüphelinin sağlık kontrolünün yapılmasındaki
amaç nedir ? İfadeden önce veya ifade sırasında şüpheliye kötü muamele
yapılmadığının ortaya koyulmasıdır.
·
YASAL
HAKLARIN BİLDİRİLMESİ TUTANAĞI
:
T.C.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
ŞÜPHELİ VE SANIK HAKLARI FORMU
ŞAHSIN KİMLİKİ BİLGİLERİ:
Soyadı : …. Doğum tarihi :
…..
Adı :
C Doğum yeri : ….
Baba adı : ….
Cinsiyeti : Erkek
Ana adı :
….. Nüf.Kayıtlı (il-ilçe-köy) :
…..- ……- ……
ŞAHSIN GÖZALTINA ALINDIĞI:
Tarih-Saat : 02.04.2006 Saat 14.10
Yer (Cad. Sok.
vs..) : ……..
RÜŞVET ALMAK suçu
isnadı ile göz altına alındınız, başka suçlara karışmış olma ihtimaliniz de aynı
zamanda soruşturma kapsamındadır. Yürürlükteki mevzuata göre aşağıda belirtilen
haklarınız bulunmaktadır.
1-
Kimliğinizle ilgili sorulara doğru cevap vermek zorundasınız. Kimliğinizle
ilgili bilgileri vermemeniz veya yanlış bilgi vermeniz suç teşkil edecektir.
2-
İsnat
edilen suç hakkında açıklamada bulunmama, yani susma hakkına sahipsiniz.
3-
Yakalandığınızı ve/veya göz altına alındığınızı yakınlarınıza haber verme
hakkınız vardır
soruşturma konusunun açığa çıkması bakımından kesin bir mahsur doğmayacaksa
haber vermek istediğiniz yakınınıza veya Büyükelçiliğinize/ Konsolosluğunuza
durum derhal bildirilecektir.
4-
Aleyhinize
var olan şüpheleri ortadan kaldırmak için lehinize hususları öne sürebilirsiniz.
Müdafi tayin
hakkınız vardır. Müdafi ile görüşme ve konuşma hakkınız vardır. Müdafiiniz ifade
alma esnasında hazır bulunabilir.
5-
Yakalamaya
ve gözaltı süresinin uzatılmasına karşı hakime itiraz hakkınız vardır.
İsnat olunan suçla ilgili olarak tarafıma okunan form olarak bir nüshası verilen
haklarımın neler olduğunu anladım.
Şahsın İmzası
.........
Yukarıda adı ve açık kimliği yazılı
Şüpheliye/sanığa isnat olunan suçla ilgili haklarını açıkladım ve kendisi
tam anlamıyla anlayarak imzaladı. Formun bir nüshası kendisine verildi.
02.04.2006
GÖREVLİNİN:
SİCİLİ :
BİRİMİ : ..
Emniyet Amirliği
İmzası :
-
CEZA
YARGILAMASI HUKUKUNA İLİŞKİN GENEL NOTLAR
·
YARGILAMA
FAALİYETİNDE GÖREVLİLERİN YARGININ KALİTESİNE ETKİLERİ
Türk yargısında
(AY 2), yargılama yapacak organ Anayasa (AY 9, 138), ceza yargılamasına
katılacaklar, usul ve esaslar, genel olarak 5271/CMK ile gösterilmiştir. Kamu
davasında, iddia, savunma, karar organı ve kişi olarak görevli kişiler, farklı
yasalarla farklı derecelerdeki yetkilerini yargı erkinden alırlar (AY 9). Ceza
yargılamasında görevli organlar, mahkeme, iddia makamı (savcılık), savunma
makamıdır (müdafi). Kişi olarak görevliler ise yargıç, savcı, avukattır (CMK
2).
Yargının, toplumun korunması, toplumsal barışın sağlanması ve geliştirilmesi vb
işlevleri vardır. Yargının hukuki anlaşmazlıkları sona erdiren kararları, bir
ceza normu
olan
hüküm fıkrasının
sonuçlarıyla birlikte uygulanmasının zorunlu olması nedeniyle “otorite” taşırlar
(normun etkinliği)
.
Yargı kararı, muhataplarının karara uygun davranmalarını sağlar
. Bu
yönü ile, yargı kararının etkinliği, soyut kuralın somut olaya uygulanmasındaki
başarısına, yani hukuka uygunluğuna ve süresine bağlıdır. Yargı, bu etkisi ile
bir amaç olduğu kadar, toplumu düzenleyen araçlardan birisidir. Yargının bu
etkisinin gücü kalitesi ile orantılıdır. Yargının kalitesi, yargı kararının
adilliği ve etkinliği ile sıkı biçimde ilgilidir.
Bu
bağlamda, yargının kalitesi, uygulama, yani soyut hukuk kuralının somuta olaya
uygulanmasındaki dikkat, özen, mesleki beceri ile ilgilidir. Bu demektir ki,
yargının kalitesi, aynı zamanda yargılama faaliyetinde görev alanların mesleki
kişilikleri ve işlerinin kalitesi ile bağıntılıdır.
Yargıç,
savcı ve avukatın, yargılama faaliyetinin iki ana elemanı olan, a) somut olayı,
yani dava konusu çekişmeli ve çekişmesiz maddi olguları veya olgular bütününü,
b) somut olaya uygulanacak hukuk kuralını iyi belirlemeleri ve uygulamaları
gerekir. Mahkemelerin çok sayıda davaya baktıkları, ağır iş yükü altında olduğu
doğrudur. Ama, bu durum, mahkemelerin daha kaliteli iş yapmalarına engel
değildir.
Yargıç,
savcı, avukatın, görev aldıkları somut olaylardaki mesleki bilgi, özen ve
becerileriyle yargılamaya yaptıkları bireysel ve ortak çaba ve katkı, somut
olaydaki yargının kalitesini belirler. Somut olaylardaki yargı kalitesinin
artışı, Türk yargısının kalitesini artıracaktır. Yargının kalitesinin artışı,
toplumun ortak yararıdır. Yargının kalitesinin yükselmesi, bir anlamda, sonunda
toplumun kalitesinin yükselmesidir. Hukuk devleti niteliği ve hukukun üstünlüğü
ilkesi ile yargının etkinliği ve kalitesi arasında açık bağıntı vardır.
Tüm
yargılama görevlileri, dava konusu maddi olgulara uygulanacak hukuk kuralına
ilişkin olarak, a) emsal (örnek) yargısal kararları, b) bilimsel görüşleri
araştırıp, inceleyip, kararına, iddiasına / savunmasına esas almak suretiyle,
somut olaydaki yargının kalitesini artırma olanağına sahiptirler.
Yargıç, soyut kuralı somut olaya uygulayan, yani karar veren kişidir. Yargıç,
farklı işlere bakmaktadır. Farklı işlerde olsa, ceza yargılamasının usul ve
kuralları değişmemektedir
.
Ceza kanunlarında kanunilik ilkesi gereğince “buluşa” yer yoktur
,
hukuki kalıpların ve normun olaya “doğru uygulanması” vardır. Yargıç, soyut
kuralı, somut olayda ceza usul hukuku ilke ve kurallarına göre uygulayacaktır.
Dolayısıyla, yargıç, her davada, uyuşmazlık konusu fiilleri ve maddi olguları
belirleyecek, usuli işlemlerin ve ispat araçlarının (delilleri) hukuka uygun
yapılmasını, toplanmasını sağlayacak ve ispatın sonucuna göre soyut kuralı somut
olaya uygulayacak, önce, suçun unsurlarının oluşup oluşmadığını belirleyecek,
sonra suç oluşmuşsa, cezayı saptayacak ve bireyselleştirecektir.
Ceza
yargılamasında resen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu tür davalarda, maddi
gerçeği resen araştırmakla görevli olan yargıcın, yargılamayı resen yürütmesi,
avukatın ve savcının yargının kalitesindeki sorumluluğunu azaltmamaktadır.
Kuşkusuz, yargıç için söylenenlerin daha fazlası avukatlar için geçerlidir.
Avukatlar, mesleki bilgi, deney ve becerileriyle, taraflarla ilk bağı kuran,
iddia ve savunmayı oluşturan, dava malzemesini toplayan, yani kişinin elinde
olan belge, bilgi, kayıtlardan oluşan yazılı kanıtları ve bildireceği sözlü
kanıtları alır, Avukatlık Kanunun 2. maddesinin verdiği yetki çerçevesinde
ilgili kurumlardaki konuyla ilgili belgeleri inceler ve örneklerini alır,
yargılamada, duruşmada ve sonrasında, dava malzemesini işleyen ve değerlendiren,
iddianın ve savunmanın kaliteli yapılmasını sağlayan, bu suretle, kararın
kalitesini doğrudan etkileyen meslek insanlarıdır. Avukatların yargının
kalitesindeki sorumluluğu, yargıcın sorumluluğundan daha fazladır. Çünkü,
avukatların iş sayısı ve yükü mahkemelerin iş yükü ile karşılaştırılamaz.
Özellikle, avukatların, dava malzemesinin toplanması, iddia ve savunmanın
oluşturulmasındaki yetki ve görevleri nedeniyle, yargının kalitesi açısından
yargılama faaliyetindeki konumları ve sorumlulukları, yargıca ve savcıya göre
önceliklidir
.
Cumhuriyet Savcısının görevi ise, bir olayda, kamu adına kuşkunun yenilmesini
sağlamak suretiyle maddi gerçeğin araştırılmasına yardımcı olmaktır. Cumhuriyet
Savcısı, ceza yargılamasının doğru yapılmasını sağlama ve kamu adına kuşkunun
yenilmesinin sağlanması için tarafların, öncelikle sanığın lehine ve aleyhine
olan kanıtların tam ve gereği toplanmasını, işlenmesini sağlamakla görevlidir
.
Bu
bağlamda, savcıların, yargının kalitesindeki sorumlulukları önemlidir. Çünkü,
kamu düzeninin korunmasını sağlamakla görevli olan savcılar, başta delillerin
tam olarak toplanması, değerlendirilmesi, buna göre kamu davasının açılıp
açılmaması, açılacak davalarda sanığın lehine veya aleyhine dava malzemesinin
toplanması, işlenmesi ve buna göre kamu adına görüşte bulunmakla
görevlidirler.
·
YAKALAMADA
YAKINLARA HABER VERİLMESİ KANUN HÜKMÜNE YÖNETMELİKLE KISITLAMA
GETİRİLEMEMESİ
Yakalama, kanunen konulan koruma önlemlerinin ilk derecesi ve gözaltından önceki
aşamasıdır. Yakalama ile birlikte kişi özgürlüğünü kısıtlayıcı yasal işlemler
yapılmaktadır. Yakalama önlemi, kişinin yakalanması ile gözaltına alınması
arasındaki sürede devam eder. Bu önleme ait süre, kişinin bırakılması veya
gözaltına alınması ile sona erer.
Gerçekten, Anayasa, şüphelinin yakalanması ile, kişi özgürlüğünün korunması
kapsamında, yakalamanın, şüphelinin yakınlarına bildirilmesini düzenlemiştir.
“Kişinin yakalandığı veya tutuklandığı, yakınlarına derhal bildirilir” (4709/4
ile değ. AY 19/VI). Bu nedenle, şüpheli yakalandığında, Cumhuriyet savcısının
emriyle bir yakınına veya belirlediği bir kişiye gecikmeksizin haber verilir
(CMK 95/1). Görüldüğü üzere, yakalamanın şüphelinin yakınına haber verme kolluk
makamı ve Cumhuriyet savcısı için kanun emridir. Burada görev söz konusudur.
Kanun, bu görevin yerine getirilmesinin sağlanmasını ve takibini doğrudan
doğruya Cumhuriyet savcısına görev olarak vermiştir. Adli kolluk görevlileri,
kanunda gösterilen durumlarda yakalama emri olmadan yakalama işlemi yapma
yetkisine sahiptirler (CMK 90/2). Adli kolluk görevlileri, yakalanan kişileri ve
uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhal
bildirmekle yükümlüdürler (CMK 161/2). Cumhuriyet savcısı, kendisine bildirilen
yakalama işleminin şüphelisinin yakınlarına haber verilmesini sağlayacaktır.
CMK 95/1 ile Türk vatandaşlarının, CMK 95/2 ile yabancıların yakalanmalarında
yakınlarına haber verilmesi düzenlenmiştir. Her iki düzenleme arasında bir
ayrıma yer verilmiştir. Yabancının yazılı olarak karşı çıkması, bu görevin
yapılmasına engel oluşturur. Bu durumda yabancının vatandaşı olduğu devletin
konsolosluğuna durum bildirilmez. Bu olumsuz koşul dışında, yasal görevin gereği
olarak, Türk vatandaşları ile yabancıların yakalanmasında yakınlarına haber
verilmesi asıldır.
Kanun, Türk vatandaşları için yakalamada bu görevin yerine getirilmesine istisna
getirmemiştir. Bu demektir ki, yakalananın yakınlara haber verilmesinde,
Cumhuriyet savcısının takdir hakkı bulunmamaktadır. Cumhuriyet savcısı kanunun
verdiği görevi derhal yerine getirmek zorundadır.
Oysa, Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği (YGAİAY) ile, bu yasal
görevin yerine getirilmesine istisna getirilmiştir. Yönetmeliğe göre, “Yakalama
sırasında kişinin yakalandığının yakınlarına derhal duyurulması, soruşturmanın
kapsam ve konusunun açığa çıkması bakımından kesin bir sakınca doğmamasına
bağlıdır” (YGAİAY 6/V,2).
Kanun, bu görevin yerine getirilmesini görev olarak düzenlemiş, yabancıların
yazılı olarak karşı çıkması koşulu dışında, soruşturmayla ilgili sakınca
doğmamasını görevin yerine getirilmesinde bir koşul olarak getirmemiştir.
Aksine, kanun, yakalama ve yakalamanın daha ağır aşaması olan gözaltı ve
gözaltının uzamasında, yakalanan kişi ile birlikte müdafii veya kanuni
temsilcisine, eş ya da birinci veya ikinci derecede kan hısımına hemen serbest
bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hakimine başvurma hakkı getirmiştir (CMK
91/4). Burada amaç, kişi özgürlüğünü kısıtlayan yakalama işlemine
karşı, yasal deyimiyle hemen serbest bırakılmayı sağlamak için mahkemeye başvuru
hakkının en kısa sürede ve ivedi biçimde kullanılmasının olanaklı hale
getirilmesidir. Bunun için yakalanan kişi dışındakilere de başvuruda bulunma
hakkı tanınmıştır
.
Gerçekten, yakınlara haber verme görevi, insani yönü dışında hukuken bu başvuru
hakkının kullanılması hakkı ile bağıntılıdır.
Ancak, yakalanan kişinin kimliğinin, adresinin ve/ya yakınlarının kimler
olduğunun belirlenememesi veya usulüne uygun yapılan başvurulara karşın
yakınlara ulaşılamaması gibi yakınlara haber verilmesi olanağı bulunmayan
durumlarda, yakalanan kişi, bizzat veya müdafi aracılığıyla
(CMK
150) bu başvuru hakkına kullanabilir.
Soruşturmayla ilgili sakınca doğmamasını, yakalamanın kişinin yakınlarına haber
verilmesi göreviyle ilgili koşul yapılması, kişi özgürlüğü kapsamında anayasal
güvenceye bağlanan bu hakkın kısıtlanması sonucunu doğurur. Temel insan
haklarından olan kişi özgürlüğüne ilişkin her türlü kısıtlama salt kanunla
getirilebilir (AY 19).
CMK 95’de soruşturmayla ilgili sakınca doğması, yakınlara haber vermenin
istisnası olarak düzenlenmemiştir. Bu kısıtlama, CMK’den önce yürürlükte olan
Yönetmelikte düzenlenmiştir. Yönetmeliğin hukuken yok hükmünde olduğu ileri
sürülmüştür
.
Aksi bile olsa, Yönetmeliğin kısıtlama getiren 6/V,2 normunun, CMK 95 karşısında
bir geçerliliği kalmamıştır. Bu nedenle, kişi özgürlüğüne KHK (AY 91/I) ve/ya
Yönetmelikle kısıtlama getirilemez. Bu demektir ki, Yönetmeliğin 6/V,2 maddesi
ile getirilen kısıtlama Anayasa 19’a aykırıdır. Buna karşın, CMK’nin yürürlüğe
girmesinden sonra, Yönetmeliğe göre “soruşturmanın kapsam ve konusunun açığa
çıkması bakımından bir sakınca olduğu” gerekçesiyle, yakınlara haber verilmemesi
veya geç haber verme şeklindeki uygulamalar suç oluşturabilir
.
|